Dava konusu taşınmazın davalının murisi adına beyanlar hanesine muhdesatı ile yazımının sağlandığı satış protokolünde zikredilmiş olup, davalının yanı sıra protokolün diğer tarafı olan dava dışı kişilerin de mirasçılar olmasına karşın, icra hukuk mahkemelerindeki tahliye davalarının sadece davalı tarafından açıldığı, elbirliği ile mülkiyet ilişkisi göz önünde bulundurulduğunda tahliye davası açısından bu kişiler arasında zorunlu dava arkadaşlığı bulunduğu ve bu nedenle menfi tespit davasında "tahliyenin durdurulmasına" yönelik ihtiyati tedbir talebinin kabulü gerektiği-
HMK’nın 4. maddesine göre taşınır ve taşınmaz mallarda, sadece zilyetliğin korunmasına yönelik olan davalarda dava konusunun değer veya tutarına bakılmaksızın sulh hukuk mahkemesinin görevli olduğu-
Mirasçılıktan çıkarma isteğine ilişkin davanın asliye hukuk mahkemesinde görüleceği-
Tescil işleminin yaptırılmamış olması nedeniyle Ticaret Borsası YK Kararı ile belirlenen tescil ücreti ve gecikme cezasının davacı tarafça ödenmemesi üzerine başlatılan icra takibi bakımından davacının davalı Borsaya açtığı menfi tespit davası (İİK 72)- İdari işlemlerden dolayı zarara uğrayanların, idare aleyhine, idari yargı yerinde tam yargı davası veya idari işlemin iptali davası açabileceği (İYUK 2/I-b)- Davada “idari nitelikte bir karar ya da işleminin” iptali değil, davacının davalıya herhangi bir borcunun olmadığının tespiti (İİK. 72) talep edildiğinden, uyuşmazlığın çözüm yerinin adli yargı olduğu- İdari yargıda İcra ve İflas Kanunu’na dayalı olarak açılan menfi tespit davasının görülemeyeceği-
“Aile konutunun sağ kalan eşe özgülenmesi” istemine (TMK 652) ilişkin davanın sulh hukuk mahkemesinde görüleceği-
Davacılar, davalının işgalci olduğunu belirterek el atmanın önlenmesi ve ecrimisil alacağının tahsili isteminde bulunmuşlar; davalı ise söz konusu taşınmazı kira ilişkisine dayanarak kullandığını savunmuş olduğundan, uyuşmazlık, davalının kiracı olduğunu bildirerek sunduğu kira sözleşmesi incelenerek karara bağlanacağından, davaya bakmakla görevli mahkemenin sulh hukuk mahkemesi olduğu-
6100 sayılı HMK'nın 4. maddesinin (b) bendinde taşınır ve taşınmaz mal veya hakkın paylaştırılmasına ilişkin davaların, (ç) bendinde de bu kanun ile diğer kanunların, sulh hukuk mahkemesi veya sulh hukuk hakimini görevlendirdiği davaların sulh hukuk mahkemelerinde görüleceğinin, TMK'nın 644/1. maddesinde de bir mirasçı, terekeye dahil malların tamamı veya bir kısmı üzerindeki elbirliği mülkiyetinin paylı mülkiyete dönüştürülmesi isteminde bulunduğu takdirde sulh hakiminin, diğer mirasçılara çağrıda bulunarak belirleyeceği süre içinde varsa itirazlarını bildirmeye davet edeceğinin belirtildiği-
Davanın Türk Medeni Kanunu 652. maddesinde yazılı aile konutunun sağ kalan eşe özgülenmesine ilişkin olması, Hukuk Muhakemeleri Kanunu 4/1-b maddesi gereğince davaya bakma görevinin Sulh Hukuk Mahkemesine ait olduğu gözetilmeden görevsizlik kararı verilmesinin doğru olmadığı-
Davacının muristen kalan taşınmazlara ilişkin diğer paydaş olan davalılar tarafından toplanan kira bedellerinden kendi payına düşen miktarın eksik ödendiğinden bahisle, bu eksik ödenen kira alacağının tahsiline ilişkin açtığı davanın sulh hukuk mahkemesinde görüleceği-
Satın almak suretiyle iktisap ettiği taşınmaza ihtiyacı olduğundan bahisle 6570 s. K. mad. 7/d uyarınca tahliye isteminde bulunan davacının "davalı ile taşınmazı satın aldığı kişi arasında kira akdi bulunmadığı’’ şeklindeki beyanının ıslah sayılmayacağı-