5841 sayılı Yasanın yürürlüğü döneminde karara bağlanan davada hak düşürücü süreden reddedilmişse de, anılan yasa Anayasa Mahkemesince iptal edilmiş olduğundan ve henüz anlaşmazlık hali devam ediyorsa iptalin kapsamına gireceğinden, hak düşürücü süreden reddine ilişkin kurulan kararın Anayasa Mahkemesi’nin anılan iptal kararından sonra doğru olduğunun kabul edilemeyeceği- İşin esasının 28.11.1997 T. 5/3 s. İçtihadı Birleştirme Kararına göre değerlendirilmesi ve davanın kısmen veya tamamen kabulü halinde de, 6099 s. K. hükümleri de gözetilerek uyuşmazlığın çözüme kavuşturulması gerektiği-
5841 sayılı Yasanın yürürlüğü döneminde karara bağlanan davada hak düşürücü süreden reddedilmişse de, anılan yasa Anayasa Mahkemesince iptal edilmiş olduğundan ve henüz anlaşmazlık hali devam ediyorsa iptalin kapsamına gireceğinden, hak düşürücü süreden reddine ilişkin kurulan kararın Anayasa Mahkemesi’nin anılan iptal kararından sonra doğru olduğunun kabul edilemeyeceği-
Mahkemece, davacılardan biri ile davalı arasındaki şuf'a davası (2009/436 esas) nedeniyle zaten tedbir konulduğu ve yeniden tedbir konulmasına gerek bulunmadığı gerekçesi ile tedbir talebinin şimdilik reddine karar verilmişse de, dosya kapsamına göre, şuf'a davasının retle sonuçlandığı, Yargıtay incelemesi sırasında da yalnızca vekalet ücreti yönünden bozulduğunun anlaşıldığı, bu kararın kesinleşmesi ile HMK'nun 397/2 bendi gereğince bu dosya üzerine konulan "davalıdır" şerhinin bir hükmünün kalmayacağı gibi, bu şerhin taşınmazın devir ve temlikini önleyici bir fonksiyonunun da olmayacağı, davacının iddiasında haklı olup olmadığının yargılama sonunda tüm deliller toplandıktan ve incelendikten sonra ortaya çıkacağı, ancak, davaya konu taşınmaz payının başkalarına devri durumunda mahkemece verilecek hükmün infaz kabiliyetinin de ortadan kalkabileceği-
Mahkemece, sicil kayıtlarının illetini teşkil eden idari işlemlerin idari yargı yerinde iptal edilmeleriyle kayıtların dayanaksız kaldığı ve sicil kaydının yolsuz tescil durumuna düştüğü belirlenmek ve benimsenmek suretiyle karar verilmesinde kural olarak bir isabetsizlik bulunmadığı-
İhyasına karar verilen 1239(267) sayılı kök parselin bilirkişi krokisinde (B) harfiyle gösterilen kısmı imar planında park-orman alanında kalsa dahi, imar işlemlerinin İdari Yargı'da iptal edilmeleriyle, bu işlemlerin kapsadığı tüm uygulamaların iptal edilmiş sayılacağı gözetilmeksizin taşınmazın tamamen ihyası yerine kısmen ihyasına karar verilmesinin isabetsiz olduğu-
Mahkeme kararının infaz edilebilmesi için son imar düzenlemesi ile oluşan ve ihdas parselinin kapsamı içerisinde kalan imar parsel kayıtlarının iptaline de karar verilmesi gerekirken, sadece ihdas parselinin ihyasına karar verilmekle yetinilmesinin doğru olmadığı-