Davacı-borçlunun imza itirazının icra mahkemesince red edilerek, borçlu aleyhine % 40 (şimdi %20) inkâr tazminatına mahkûm edilmiş olmasının, daha sonra borçlunun açtığı olumsuz tesbit davasının reddedilmesi nedeniyle, borçlunun % 40 (şimdi %20) tazminata mahkûm edilmesine engel teşkil etmeyeceği–
Senedin «hatır senedi» olduğunun «yazılı delille» isbatı gerekeceği–
Olumsuz tesbit davaları soncunda davanın sâbit olması halinde, sadece davacının borçlu olmadığı miktarın tesbitiyle yetinilmesi gerekeceği, ayrıca borçlu olunan miktara faiz yürütülemeyeceği–
Dava dilekçesinde «davalı» gösterilmeyen üçüncü kişinin daha sonra «dahili dava» yoluyla davaya dahil edilemeyeceği–
Gayrimenkul tellallığı akdinin, yazılı şekilde yapılması ve her iki tarafın imzasını içermesi gerekeceği, her iki tarafın da imzası bulunmayan akitte tellallık ücretine hak kazanılamayacağı-
İİK’nun 89. maddesine dayanılarak açılacak olumsuz tesbit davasında, «takip alacaklısı»nın «davalı» olarak gösterilmesi gerekeceği–
Davacısı Türk, davalısı yabancı olan olumsuz tesbit davalarına bakacak mahkemenin yetkisinin Milletlerarası Özel Hukuk ve Usul Hukuku Hakkındaki Kanuna göre belirleneceği–
Delil listesinde yemin deliline dayanmamış olan davalının, davacıya yemin teklif edebileceği–
Sahtelik iddiasına dayanan olumsuz tesbit davasının, «senette yetkili mahkeme olarak gösterilen yer», «davalı-alacaklının ikametgâhlarının bulunduğu yer», «icra takibinin yapıldığı yer» dışında, «senedi sahte olarak düzenlediği ileri sürülen ve davada davalı olarak gösterilen davacı-keşidecinin eski temsilcinin ikametgâhının bulunduğu yer»de de açılabileceği–
Hasımsız olumsuz tesbit davası açılamayacağı–