İİK.’ nun 72/4. maddesi uyarınca menfi tespit davası alacaklı lehine neticelenirse ihtiyati tedbir kararı kalkar. Buna dair hükmün kesinleşmesi halinde alacaklı ihtiyati tedbir dolayısıyla alacağını geç almış bulunmaktan doğan zararlarını gösterilen teminattan alır. Alacaklının uğradığı zarar aynı davada takdir olunarak karara bağlanır. Bu zarar herhalde %40’ dan aşağı tayin edilemez. Somut olayda ihtiyati tedbir kararı verildiği ve halen devam ettiğinin bildirildiği dosyadaki yazışmalardan anlaşılmaktadır. Bu durumda mahkemece davalı yararına anılan yasa hükmü uyarınca tazminata hükmedilmesi gerekirken, yanılgılı gerekçelerle “bu yöndeki talebin reddine” karar verilmesinin hükmün bozulmasına neden olacağı-
Mahkemece çekte imzası bulunan dava dışı İ. Ç.’nin 5.piyade Er Eğitim Tugayı Muhasibi sıfatıyla keşideci olarak çeki imzaladığı, daha önce askeri kantin hesabına çift imza ile çek keşidesine yetkili iken kantin başkanlığının bankalara hitaben yazdığı yazılarla bu yetkinin başka şahıslara verildiği davaya konu çekin ise İ. Ç.’in yetkisi sona erdikten ve bu husus bankalara bildirildikten sonra 25/10/2005 tarihinde düzenlendiği, davaya konu çekte en az iki yetkili temsilcinin imzasının bulunması gerektiği halde tek imza ile keşide edilmesine göre de davacının çekten dolayı sorumlu olmadığı, çekte keşideci olarak imzası bulunan İ. Ç.’in TTK’nun 590.maddesi gereğince davalıya karşı şahsen sorumlu olacağına-
Uyuşmazlığa konu alacağın tüketici kredisi niteliğinde bulunan konut kredisinden kaynaklanması halinde uyuşmazlığın çözümünün tüketici mahkemelerine ait olacağı-
Menfi tespit- Hacir altına alınma- Vesayet kararı- Vesayet davasının menfi tespit davası yönünden güçlü delil niteliği-
Mahkemece “araç satışı konusunda harici sözleşme yapıldığı, sözleşme gereğince dava konusu senedin davalıya verildiği, sözleşmenin 2918 sayılı Kanununun 20/d maddesi gereğince geçersiz olduğu, geçersiz sözleşme uyarınca verilen şeylerin Borçlar Kanununun ‘sebepsiz zenginleşme’ hükümlerine göre istenebileceği, aracın davalı adına trafik kaydının bulunmadığı, davalı tarafın ‘davacıya aracın teslim edilip edilmediği yönünde’ yemin teklifinde bulunmadığı” gerekçesiyle verilen “davacının borçlu olmadığının tespitine” ilişkin kararda isabetsizlik bulunmadığı-
Mahkemece, davacının satın aldığı konut üzerindeki ipoteği bilerek devraldığı, ipotek akit tablosunda dava dışı U. Gürpınar’ın tüm borçlarının ipotek kapsamında olduğunun belirtildiği, bu nedenlerle konut kredisi borcunun bitmesiyle ipoteğin fek edilemeyeceği, dava dışı U. Gürpınar’ın kredi kartı ve kefalet borçlarının mevcudiyetinin ihtilafsız olduğu belirtilerek davanın reddine karar verilmesinin gerekeceği-
Şahsi defilerin iyiniyetli hamile karşı ileri sürülemeyeceği
TTK hükümlerine göre çek mücerret borç ikrarını içeren kıymetli evrak niteliğinde olup, çekin keşide edilip lehtara verildikten ve lehtar tarafından da üçüncü kişilere ciro edildikten sonra birlikte hareket etme olgusu ispat edilmeden çekin veriliş sebebindeki eksiklikler ileri sürülerek iptal edilmesinin mümkün olamayacağı, çekin yasaya aykırı şekilde düzenlendiğinin iyi niyetli üçüncü şahıs durumundaki kişi tarafından bilinemeyeceği –
İhdas nedeni hanesi açık bırakılmış olan bonodan kaynaklanan uyuşmazlıkta, davalı bononun davacıya verdiği borç para karşılığında düzenlendiğini savunmuş, davacı ise dosyaya sunulan ve dava dışı şirketle davacı arasında imzalanan sözleşme ile ilişkili olduğunu iddia ettiği bononun sözleşmede bahsi geçen makinenin iade edilmesi nedeniyle karşılıksız kaldığını iddia etmiş olduğundan ve davalı anılan sözleşmenin tarafı olmadığı gibi sözleşmede dava konusu senede ilişkin bir açıklamada bulunmadığından, mahkemece davacının senede karşı ileri sürdüğü iddialarını HUMK.’ nun 290. maddesi uyarınca yazılı delille kanıtlaması gerektiği, yazılı delil sunamaması halinde ise delilleri arasında “vs delil” demek suretiyle yemin deliline de dayanıldığından, yemin hakkı hatırlatılarak sonucuna göre bir karar verilmesi gerekirken, somut olaya uygun düşmeyen gerekçelerle yazılı şekilde karar verilmesinin hükmün bozulmasına neden olacağı-
Her iki tarafında senet nedenini talil etmesi nedeniyle ispat yükünün yer değiştirmediği, ispat yükü kendisinde bulunan davacının “borcu ödediğini” yazılı delille ispatlayamadığı, ortada delil başlangıcı bulunmadığı gibi, tanık dilenmesine davalı tarafın muvafakatının olmadığı, taraflar arasında bir defa senet düzenlenmekle senetle ispat kuralının istisnası olan HUMK’un 203. maddesinin somut olayda geçerli olmayacağı, davasını ispatlayamayan davacının yemin deliline de dayanmadığından davanın reddi gerekeceği -