Mahkemece, “davalı hamil M.T.’ un dava konusu senetlerin ciro yoluyla hamili olduğu, ancak TTK.’ nun 642. maddesi uyarınca protesto keşide etmediği, bu nedenle davacıya karşı senetlere dayalı müracaat hakkını yitirdiği ve temel ilişki konusunda da alacaklı olduğunu kanıtlayamadığı” gerekçesiyle “davalı M.T. yönünden davanın kabulüne, davalı E.K. yönünden husumet yokluğundan reddine” karar verilmesinde yasaya aykırı bir yön bulunmadığı-
BK.’ nun 182/2. maddesi uyarınca aslolan peşin satış olup buna göre aksine adet veya mukavele mevcut değil ise satıcı ile alıcı borçları aynı zamanda ifa etmekle mükellef olduğu- Çek bir ödeme vasıtası olup kural olarak mevcut bir borcun tediyesine yönelik olarak verildiğinin kabul edildiği- Menfi tespit davasında, davacının öncelikle “satışın peşin olmadığı, çeklerin sipariş edilen mallara karşılık avans olarak verildiği” iddiasını yazılı delille kanıtlaması gerektiği- Tahsilat makbuzu başlıklı belge fotokopisi üzerinde davacının iddiasını doğrulayabilecek nitelikte açıklamalar bulunmakta ise de, bu açıklamaların kim tarafından yazıldığı belgenin aslının bulunup bulunmadığı ve davalıyı bağlayıp bağlamadığı konularında araştırma ve inceleme yapılmamış olduğundan, belirtilen yönler gözetilmeden yeterli araştırma ve inceleme yapılmadan 3. kişilerin haklarını etkileyecek şekilde “dava konusu çeklerin davacıya iadesi” biçiminde hüküm kurulmasının hatalı olduğu-
Borçlu tarafından, ”borca itirazın reddi” kararından sonra, genel mahkemede menfi tesbit davası açılmış olması halinde, alacaklı lehine daha önce icra mahkemesince hükmedilen icra inkar tazminatının tahsilinin, menfi tesbit davası sonuna kadar ertelenmesi gerekeceği-
Davaya konu senetteki imzaya yönelik sahtelik iddiasının, senedin tanzim tarihinden önceki tarihlerde atılmış uygulamaya elverişli imzalara havi belgelerin celbedilerek HUMK’nun 317.maddesi yollamasıyla 308 ve 309 maddeleri hükümlerine göre usulüne uygun şekilde konusunda uzman bilirkişi marifetiyle imza incelemesi yaptırılıp, tüm deliller birlikte değerlendirildikten sonra varılacak uygun sonuç dairesinde karar verilmesinin gerekeceği-
Uyuşmazlığın işçi-işveren ilişkisi nedeniyle düzenlenen senetten kaynaklanıyor olması halinde açılacak menfi tespit davasının iş mahkemesinde görülmesi gerekeceği-
Davaya konu bononun geçersizliğine ilişkin açılan davada, davalılar hakkında Cumhuriyet Savcılığına suç duyurusunda bulunulduğundan, davalılar hakkındaki hazırlık soruşturması dosyasının celp edilerek, eğer dava açılmışsa ceza davasının sonucunun beklenmesi gerekeceği-
İİK.72. maddesine göre açılan menfi tespit davasında “menfi tespit şeklinde” karar verilmesi gerekirken, “olumlu tespit” biçiminde hüküm kurulmayacağı-
“İcra takibine konu senetteki imzanın davacıya ait olmadığı” uzman bilirkişi raporu ile belirlenmiş olduğundan, “davanın kabulü ile takip alacaklısının bonoyu ciro yoluyla alması sebebiyle şartları oluşmayan tazminat istemin reddine” karar verilmesi gerekeceği-
Davacının “dava konusu çekteki cirosunun zuhulen iptal edilmeksizin müşterisine iade edildiği” yönündeki soyut ve hiçbir delille desteklenmeyen iddiasına itibar edilmesinin mümkün olmadığı, çekteki cironun, temlik cirosu olduğu, bankaların güven kuruluşu olmaları, görev ve sorumluluklarının yasalarla belirlenmesi ve ciroda imzası bulunan iki kişinin de banka personeli olması nedeniyle, davacı bankanın cirodaki yetkili ve yetkisiz personellerini imzalarından dolayı sorumlu olduğu, kaldı ki davalı şirketin iyi niyetli üçüncü kişi olup, kötü niyetli olduğuna ilişkin somut bir iddia ve delil bulunmadığı gerekçesi ile davanın reddinin gerekeceği-
TBK’nun 207. maddesi uyarınca asıl olan “peşin satış”tır ve peşin satışta mal ve bedelin aynı anda ifa edileceği konusunda yasal karine mevcuttur. Yasal karinenin aksini iddia eden davacının “kendisine mal teslim edilmediği ve bu nedenle çeklerin bedelsiz kaldığı” yolundaki iddiasını kanıtlamakla hükümlü olduğu ve senede karşı ileri sürülen her türlü iddianın yazılı delille kanıtlanması gerekeceği-