Menfi tespit davasında çekin avans olarak verildiğinin ispat külfetinin davacı-borçluda olduğu-
Davalı alacaklı “ödemenin başka bir borca karşılık olduğunu” savunmuştur. Bu durumda “ödemenin başka bir alacağa ilişkin bulunduğunu” ispat yükü davalı alacaklıda olup, davalı alacaklının bu savunmasını ispat edememesi halinde “ödemenin takip konusu yapılan muaccel olan borca karşılık yapıldığı”nın kabulü gerekeceği-
Senet malen düzenlenmiş olup, güvence bedeli olarak verildiğinin ispato yükü davacı borçludadır. Davacı bu iddiasını yazılı delille kanıtlamalıdır. Mahkemece, bu yönde davacıya yazılı delillerini sunması için mehil verilerek, toplanacak delillere göre karar verilmesi gerekirken, yazılı şekilde hüküm kurulmasının hükmün bozulmasına neden olacağı-
İİK.nun 89/III. maddesi uyarınca haciz ihbarnamesinin kesinleştiği tarihten itibaren 15 günlük hak düşürücü süre içinde menfi tespit davası açılabileceği-
İ.İ.K.nun 72/5 inci maddesi uyarınca takibin yapıldığı anda davalı alacaklının haksız ve kötüniyetli olduğunun kanıtlanması gerekeceği-
Bonoda malen kaydı bulunduğuna göre, davacıya bu bono karşılığında mal teslim edildiğinin kabulü gerekir. “Kendisine mal teslim edilmediğini” iddia eden davacının, bonoya karşı bu yöndeki iddiasını yazılı delille kanıtlaması gerekir. Başka bir anlatımla, somut olayda ispat külfeti davacı taraftadır. Mahkemece ispat külfetinin tayininde hataya düşülerek yazılı şekilde karar oluşturulmasının hükmün bozulmasına neden olacağı-
Dava konusu senette ihdas nedeni bulunmamaktadır. Davacı, “senedin kira borcuna karşılık verildiğini” iddia etmekte, davalı ise “davacıya verilen borç para karşılığında düzenlendiğini” savunmaktadır. Davaya konu senette ihdas nedeni bulunmadığından somut olayda talilden söz edilemeyeceğine göre ve bonoların sebepten arî borç senetleri olmasına ilişkin kural göz önünde tutulduğunda, ispat külfeti davacı taraftadır. Mahkemece dava konusu bono yönünden ispat külfetinin tayininde hataya düşülerek yazılı şekilde hüküm kurulmasının hükmün bozulmasına neden olacağı-
Mahkemece yapılan yargılama sonunda; “davalı şirket tarafından verilen …..... tarihli taahhütname başlıklı belgede, kredi alacaklısı olan bankanın taraflılığı, oluru ve icazeti bulunmadığı, bu nedenle taraflar arasında yapılan sözleşmenin alacaklı olan bankaya karşı ileri sürülemeyeceği, davacının bankanın oluru olmadan başkaları ile yapacağı sözleşme ile müşterek borçlu müteselsil kefaletten kurtulmasının mümkün olmayacağı” gerekçesiyle “davanın reddine” karar vermiş olmasında yasaya aykırı bir yön bulunmadığı-
İİK.’ nun 89. maddesi uyarınca açılan menfi tespit davalarında davacı, “borçlu olmadığını” usulen kanıtlamalıdır. Bu durumda mahkemece davacıdan delilleri sorulup gerektiğinde defter incelemesi de yaptırılarak bir karar verilmesi gerekirken, eksik inceleme ile yazılı şekilde karar verilmesinin hükmün bozulmasına neden olacağı-
Davalının C.Savcılığı ve mahkemedeki beyanı gözetildiğinde, dava konusu bonodaki veriliş nedeni olan nakden kaydını talil ettiği, bir başka deyişle değiştirdiği anlaşıldığından, davalının “davacı yana nakit para verdiğini” usulüne uygun delillerle kanıtlaması gerektiği-