Taraflar arasındaki menfi tespit davası-
Yapılan yargılama ve alınan bilirkişi raporlarına göre; bonodaki keşideci imzasının davacıya ait olmadığı anlaşıldığından ve bu def'inin herkese karşı ileri sürülebileceğinden davacının söz konusu bono ile borçlu olmadığının tespitine karar verilmesi gerekeceği-
Anayasanın 141/III hükmüne göre, “Bütün mahkemelerin her türlü kararları gerekçeli olarak yazılır.” HUMK’nun 388’inci (HMK m.297), maddesinde de mahkeme kararının içeriğinde bulunması gereken öğeler açıklanmıştır. Mahkemece verilen kararda HUMK’nun 388’inci (HMK m.297 ) maddesine aykırı davranılarak kararın gerekçesiz olarak yazılmasının usul ve yasaya aykırı olacağı-
Kısa kararda (1-Davanın reddine, 2-İİK'nun 72/4 maddesi gereğince yasal koşulları oluşmadığından davalı lehine icra inkar tazminatına hükmedilmesine yer olmadığına) denildiği halde, gerekçeli kararda (Davanın reddine) denilmesinin, HUMK ' nun 381/2. maddesine aykırılık teşkil ettiğine karar verilmesi gerekeceği-
Dava konusu çekteki keşideci imzasının davacının eli mahsülü olmadığı, davalı yanca davacı aleyhine icra takibine girişilmediğinden davanın kabulü ile çek nedeniyle davacının davalıya borçlu olmadığının tespitine, İİK.nun 72. maddesinde aranan tazminat koşulları bulunmadığından, , davacının tazminat isteminin reddine karar verilmesi gerekeceği-
Davacı abonenin aboneliğe konu işyerini terk ederken abonelik ilişkisini sonlandırmaması nedeniyle bu yerde meydana gelen tüketim bedellerinden sorumlu tutulacağı gerekçesiyle davanın ve koşulları oluşmadığından davalı yanın tazminat isteminin ayrı ayrı reddine karar verilmesi gerekeceği-
Uyuşmazlık, davalının iş yerinde çalışan davacı-işçinin işe girerken verdiği senedin davacının çalıştığı kasada açık vermesi üzerine sonradan doldurularak takibe konulmasından kaynaklanmakta olup taraflar arasındaki işçi işveren ilişkisi nedeniyle görevli mahkeme iş mahkemesidir. Görev kuralları kamu düzeninden olup re’sen gözetilir(HMK. madde-1). Mahkemece görevsizlik kararı verilmesi gerekirken işin esasına girilip yazılı şekilde karar verilmesinin isabetli görülemeyeceği-
Son ödeme tarihinden itibaren istirdat davası açılması için gereken bir yıllık hak düşürücü sürenin geçmiş olduğunun ve borcun ödenmesi durumunda açılacak davanın menfi tespit davası olmayıp istirdat davası olacağının kabulüne karar verilmesi gerekeceği-
Taraflar arasındaki satım akdi feshedilmiş olduğundan herkesin aldığını iade ile yükümlü olduğu, senedin dayanağı olan hukuki ilişkinin hükümsüz kalması dolayısıyla senedin de hükümsüz hale geldiği gerekçesiyle davanın kabulü ile icra takibine konu senet nedeniyle davacının davalıya borçlu olmadığının tespitine karar verilmesi gerekeceği-