Muris ile davalının gayri meşru ilişki yaşadıkları, murisin evli olmasına rağmen; davacıların murisinin ölmeden önce davalı ile 7-8 yıl boyunca karı koca gibi aynı evde hayatlarını sürdürdükleri, evli bir kimsenin başkası ile olan ilişkisinin devamını temin için verilen bononun BK'nun 19/2 ve 20. maddeleri gereğince ahlak ve adaba aykırılık nedeniyle geçersiz olduğu; davalının senedin borç karşılığında düzenlendiğini iddia etmesinin doğru olmadığı gerekçesiyle davaya konu bonodan dolayı davacıların davalıya borçlu olmadığının tespitine, davacıların %40 kötü niyet tazminatı taleplerinin reddine karar verildiği-
1581 Sayılı Tarım Kredi Kooperatifleri ve Birlikleri Kanunu'nun 19/B-a maddesi uyarınca bu kooperatiflerin, davacı oldukları davalarda harçtan muaf olduğu uyuşmazlıkta ise, Tarım Kredi Kooperatifi davalı konumunda olduğundan harç alınması gerektiği-
İstirdat davasının İİK.'nın 72. maddesinde öngörülen 1 yıllık hak düşürücü süre içinde açılmamış olmasına ve Kırıkkale 4. İcra Müdürlüğü'nün 2008/1649 sayılı takip dosyası ile ilgili dava yönünden ise taleple bağlı kalınarak hüküm kurulması gerekeceği-
Taraflar arasındaki menfi tespit davası-
Taraflar arasındaki menfi tespit davası-
İİK.nun 72/3. maddesi uyarınca icra takibinden sonra açılan menfi tespit davasında ihtiyati tedbir yoluyla takibin durdurulmasına karar verilemese de borçlu gecikmeden doğan zararları karşılamak ve alacağın %15 inden aşağı olmamak üzere göstereceği teminat karşılığında, mahkemeden ihtiyati tedbir yoluyla icra veznesindeki paranın alacaklıya verilmemesini isteyebileceği-
BK 53. Maddesi uyarınca ceza mahkemesinin maddi vakıayı saptayan kararları hukuk hakimini bağlayacağından mahkemece belirtilen ceza dosyasının sonucu beklenerek uygun sonuç dairesinde bir karar verilmesi gerekeceği-
Davalılar vekilinin iddianın genişletilmesine muvafakat etmemesi nedeniyle takas mahsup isteğine değer verilmeyeceği, davacının davasını usulüne uygun delillerle ispatlayamadığından davanın reddine karar verilmesi gerekeceği-
Müşterek borçlu ve müteselsil kefil olarak ödenilen miktarın tamamı asıl borçludan istenilebilir ise de müşterek borçlu ve müteselsil kefil olan diğer davalılar yönünden dava, rücu davası olduğundan, kefillerin sorumluluğunun her bir kefile düşen pay ile sınırlı olacağı-