Davacının, davanın TMSF'ye ihbarı talebinde bulunduğu, ancak sehven herhangi bir mahkeme kararı olmadığı halde davetiyenin dahili davalı olarak çıktığı, mahkemece TMSF'ye şirketin durumu hakkında yazılan yazıya da davalı Yağmur Mobilya A.Ş.'nin tüzel kişiliğinin devam ettiği, şirkete TMSF'nin kayyım olarak atandığı ve akabinde TMSF tarafından şirket sevk ve idaresinin teminen yönetim kurulunun oluşturulduğunun bildirildiği, bu hali ile TMSF'nin davaya dahil edilmesi gereken bir durum olmadığı, sehven yapılan maddi hatadan dolayı şirkete kayyım olarak atanan TMSF'nin, davalı şirketin borçlarından dahili davalı olarak sorumlu olmasının hakkaniyete uygun olmadığı, bu maddi hatanın düzeltilmesinin hak ve hukuka uygun olacağı-
Uyuşmazlık, menfi tespit-istirdat istemine ilişkindir...
Davacı tarafından işbu dava açılmadan önce ............... tarihinde icra takibinin iptali talebinde bulunulduğu, ............... Asliye Hukuk Mahkemesi (İcra Hukuk Mahkemesi sıfatıyla) .............. sayılı .............. tarihli kararı ile davacı ............ yönünden icra emrinin iptali ile kefillik limiti 100.000,00 TL üzerinden icra emrinin düzeltilmesine karar verildiği, söz konusu kararın eldeki davadan önce verilmiş olduğu dikkate alındığında davacının menfi tespit isteminde hukuki yararı bulunmadığı-
Mahkemece yapılan yargılama neticesinde çeklerin bedelsiz kaldığına dair beyan içeren belgenin asıl davada davalı şirketten sadır olduğunun belirlendiği, asıl dava bakımından dava kabul edilerek, dava konusu çeklerin, asıl davanın davalısına verilme sebebi olan betonun teslim edilmediği ve çeklerin bedelsiz kaldığı gerekçesiyle asıl davanın kabulüne karar verildiği, çeklerin karşılığı olan betonun teslim edilmediği, çeklerin bedelsiz kaldığı def'i alacağın temliki hükümlerine göre faktoring şirketine karşı ileri sürülebileceğinden, faktoring şirketine karşı açılan birleşen davanın da kabulü gerekeceği-
Asıl dava, menfi tespit ve istirdat, karşı dava ise alacak istemine ilişkindir...
Bölge Adliye Mahkemesinin yukarıda tarih ve sayısı belirtilen kararı ile takip konusu senetteki malen kaydının nakten kaydı ile değiştirilmiş olmasına ve bu durumun senedin talili anlamına gelmesine, böyle bir durumda ise senedin talili dolayısıyla ispat yükünün yer değiştirmesine, ispat yükü üzerinde bulunan davalının dosyaya sunmuş olduğu yazılı/imzalı beyanında senedin düzenlenme nedenine ilişkin olarak (kendisince) ''yapılan yatırımların bedeli'' olarak verildi şeklinde genel, soyut ifadeler kullanmış olmasına ve ilk derece mahkemesinin raporları/delilleri takdirinde bir isabetsizlik bulunmamasına göre mahkemece davanın kabulüne karar verilmesinde usul ve yasaya aykırılık bulunmadığı-
Davanın, menfi tespit istemine ilişkin olup, uyuşmazlık, teminat mektubunun nakde çevrilmesi koşullarının varlığına ve tazmin talebinde bulunan muhatabın yetkili olup olmadığına ilişkin olduğu- dava dışı şirket tarafından riskin gerçekleştiği belirtilerek teminat mektubunun tazmininin talep edildiği, teminat mektubu bedelini dava dışı şirkete ödeyen davacı bankanın usul ve yasaya aykırı bir davranışı bulunmadığı, davanın kabulüne yönelik ilk derece mahkemesi kararı usul ve yasaya uygun olduğu, muhatap değişikliği söz konusu olduğu iddia edilmiş ise de, teminat mektubunun hizmet sözleşmesi kapsamında davalı şirket tarafından davacı bankadan alınarak (S) A.Ş.'ye verildiği, (S) 'A.Ş.'nin bölünmeye gittiği, bölünme işleminin ticaret sicil gazetesinde tescil ve ilan edildiği, teminat mektubunun da dava dışı şirketin bölünmesi sonucu bölünen şirketlerden olan (Y) A.Ş. tarafından sunulduğu, buna göre teminat mektubunda muhatap değişikliğinin söz konusu olmadığı, davalı takip başlatmakta haksız ise de kötü niyetli olduğuna ilişkin herhangi bir iddia ve delilde bulunmadığı gerekçesiyle "kötü niyet tazminatı talebinin reddine" yönelik ilk derece mahkemesi kararında usul ve yasaya aykırılık bulunmadığı-
İcra takibine konu edilen 300.000,00 TL bedelli senedin lehtarının dava dışı C olduğu, senedin lehtar tarafından davalı bankaya ciro edildiği, davalı bankanın hileli hareketlerle keşideci davacıya söz konusu bonoyu imzalatıp, onu borçlu hale getirdiğinin iddia edildiği, bu husustaki ispat yükünün davacı keşideci üzerinde olduğu - Takip dayanağı bonodaki imzaya karşı davacının herhangi bir itirazın bulunmadığı, senedin taraflar arasındaki anlaşmaya aykırı olarak doldurduğu iddiasının yazılı delillerle kanıtlanması gerektiği, söz konusu senedin doğrudan bankaya verilen bir senet olmadığı, davalı bankanın senedi lehtardan ciro yoluyla devraldığı, dolayısıyla söz konusu senedin taraflar arasındaki anlaşmaya aykırı olarak doldurulduğu veya hile yoluyla davacının iradesi sakatlanarak alındığı hususlarının kanıtlanamadığı - Bu gerekçeye dayalı yerel mahkeme kararında herhangi bir isabetsizlik veya usul ve yasaya aykırılık bulunmadığı-
davaya konu bono üzerinde düzenleme nedeninin teminat olarak gösterildiği, davalı taraf savunmasında söz konusu bononun taraflar arasında araç alım satımından kaynaklanan borcun ödenmesi amacıyla düzenlendiğini ileri sürerek senedin düzenlenme nedenini talil ettiği, bu durumda ispat yükünün davalıya ait olduğu, ancak davalının bu savunmasını ispatlayamadığı, davalıya son olarak yemin hakkı da hatırlatıldığı, davacının duruşmaya katılarak yeminini yerine getirdiği anlaşıldığından sübut bulan davanın kabulüne karar verilmiş olmasında herhangi bir isabetsizlik bulunmadığı-
Uyuşmazlık, icra takibine konu bono nedeniyle borçlu olmadığının tespiti istemine ilişkindir...