Tarafların ortak murisine ait taşınmazın, muris tarafından davalıya verilen vekalet yetkisi kullanılarak yapılan satışı nedeniyle, satış bedelinden davacı hissesine düşen kısmın tahsili amacıyla yapılan icra takibine vaki itirazın iptali istemi-
Kural olarak mevcut bir borç için senet verilmesinin o borcun Borçlar Hukuku anlamında yenilendiği anlamına gelmeyeceği- Bir borcun mevcudiyetini kabul ederek alacaklıya senet verdiğini iddia eden tarafın bu iddiasını ispatlamakla yükümlü olduğu- Vekilin müvekkile hesap verme yükümlülüğü olup, bu yükümlülüğün yerine getirildiğini ispatlamada ispat yükünün vekile ait olduğu-
Vekilin müvekkili adına satıp tahsil ettiği parayı müvekkiline verme borcunda, yaptığı işten dolayı müvekkiline hesap verme zorunluluğunu yerine getirmediği sürece beş yıllık zamanaşımı süresinin işlemeyeceği, bir başka anlatımla zamanaşımı süresinin vekilin hesap vermesi ile başlayacağı-
Vekalet sözleşmesinden doğan alacağın tahsili yönündeki takibe vaki itirazın iptali istemine ilişkin davada, davacı vekilin, takip ettiği iş ve işlemlerde kullanılmak üzere 14 imzalı boş belge aldığı anlaşılmış olup davacı vekilin hesap verme yükümlülüğü çerçevesinde, davalının savunması doğrultusunda, bu imzalı kağıtların nerelerde sarf edildiğini, belge asıllarının bulunduğu yerleri de bildirmek suretiyle, iade veya iptal edilmiş ise davalının da yer aldığı yazılı bir belge veya kesin delillerle ispatla mükellef olduğu- Ek protokolde bu belgelerin sarf edildiğinin yazılı olmasının, davacının iddiasını ispatı için elverişli sayılamayacağı- Mahkemece bu husus araştırıldıktan sonra, tamamının vekalete dayalı olarak kullanıldığı yahut iade/iptal edildiği ispatlanır ise taraflar arasındaki ibranameden sonra davacının davalı şirkete herhangi bir hizmet verip vermediği, ilgili yerlerden sunulacak deliller toplanarak, açığa imzanın kötüye kullanılmasına dair davacı hakkındaki ceza davasının da neticesi beklenip karar verilmesi gerektiği-
Davacının dilekçesinin davanın kamilen ıslahı mahiyetinde mi yoksa maddi vakıaların açıklanması niteliğinde mi olduğu konusunda bir değerlendirme yapılarak, davalı vekilinin öne sürdüğü "zamanaşımı definin savunmanın genişletilmesi mahiyetinde bulunup bulunmadığı" tartışılarak davacı vekilinin dilekçesinde davalı yanca savunmanın genişletilmesine muvafakat etmediklerini bildirdiği de nazara alınmak suretiyle HMK. mad. 141 uyarınca  davalı yanın zamanaşımı definin öncelikle süresinde olup olmadığı ile ilgili bir karar verilmesi, süresinde olduğu kanısına varılması halinde ise 818 s. BK’nın 392. maddesine (vekilin hesap verme yükümlüğüne) dayalı işbu davada, varlığı iddia olunan alacağın muacceliyet tarihi ile bu borca ilişkin olarak verildiği ileri sürülen senedin vade tarihi ve BK. mad. 114 uyarınca davalının zamanaşımı defi konusunda denetime elverişli bir karar verilmesi gerekirken, bu hususlarda değerlendirme yapılmaksızın ve üstelik davanın hukuki nitelendirmesinde hataya düşülmek suretiyle zamanaşımı definin reddine karar verilmesinin isabetsiz olduğu-
BK’nun 392. maddesi gereğince vekilin, müvekkilinin talebi üzerine yapmış olduğu işin hesabını vermeye ve bu iş dolayısıyla her ne nam altında olursa olsun almış olduğu şeyi müvekkiline iade etmeye mecbur olduğu–
  • 1
  • 2
  • 3
  • 4
  • kayıt gösteriliyor