Çekin zayi nedeniyle iptali istemi için açılan davada verilmiş bulunan iptal kararı bir ilam olmayıp tespit niteliğini taşımakla beraber bu kararın, hasımsız olarak tesis edildiği- Bu durumda iptal edilen çeklerin gerçek hamili olduğunu ileri süren kişinin, mahkemeden iptale ilişkin kararın ortadan kaldırılmasını istemesinin mümkün olduğu-
Taşınmazların, kadastro tespiti ya da tapuya tescili sırasında mülkiyet hakkı sahibinin adı, soyadı, baba adı gibi kimlik bilgilerinin kayda eksik ya da hatalı işlenmesi, kayıt düzeltme davalarının kaynağını oluşturduğundan, bu tür davalarda kimlik bilgileri düzeltilirken, taşınmaz malikinin değişmemesi, diğer bir anlatımla mülkiyet aktarımına neden olunmaması ve mahkemece sağlıklı bir inceleme yapılarak kayıt maliki ile ismi düzeltilecek kişinin aynı kişi olduğu kuşkuya yer vermeyecek şekilde saptanması gerektiği- Davada ileri sürülen isteğin aynı kayıt malikinin mirasçılarının dinlenilerek incelenmesi gerekirken, "davacının eda davası açma imkanı varken tespit davası açmakta hukuki yararının olmadığı" gerekçesiyle davanın usulden reddine karar verilmesinin hatalı olduğu-
Velayetin düzenlenmesinde asıl olanın, küçüğün yararının korunması ve geleceğinin güvence altına alınması olduğu ve mahkemece yargılama aşamasında taraflarca ileri sürülen iddiaların, meydana gelen yeni gelişmelerin göz önünde tutularak tüm delillerin büyük bir titizlikle incelenerek sonuca gidilmesi gererktiği- Davacı baba dava dilekçesinde tanık deliline dayanmasına karşın mahkemece davacı tarafa tanıklarını bildirmesi için gerekli imkân tanınmadan, hukuki dinlenilme hakkına aykırı olacak şekilde karar verilmesinin hatalı olduğu- Sadece pedagog tarafından düzenlenen uzman raporu dikkate alınarak bir değerlendirilme yapılmasının hatalı olduğu- Mahkemece davacı tanıkları dinlendikten ve aile mahkemesi bünyesinde bulunan "psikolog, pedagog ve sosyal çalışmacıdan" oluşan üç kişilik bilirkişi heyetinden rapor alındıktan sonra diğer tüm deliller birlikte değerlendirilmek suretiyle velayet hususunda bir karar verilmesi gerektiği-
Gaipliğe karar verilmesi davalarında 6100 sayılı Hukuk Muhakemeleri Kanunu'nun 382/1, 382/2-a.4 ve 383. maddeleri gereğince sulh hukuk mahkemelerinin görevli olduğu-
İsim değişikliğine ilişkin davalar 5490 sayılı Nüfus Hizmetleri Kanunu'nun 36. maddesinde düzenlenen nüfus davalarından olup, anılan madde uyarınca uyuşmazlığın çözümünde asliye hukuk mahkemesi görevli olduğu-
5490 Sayılı Nüfus Hizmetleri Kanunu'nun 36. maddesinde nüfus kayıtlarına ilişkin düzeltme davalarının düzeltmeyi isteyen şahıslar ile ilgili resmî dairenin göstereceği lüzum üzerine Cumhuriyet Savcıları tarafından yerleşim yeri adresinin bulunduğu yerdeki görevli asliye hukuk mahkemesinde açılacağının hükme bağlandığı-
Duruşma açılmak suretiyle inceleme yapılması ve delillerin değerlendirilerek sonuca göre karar verilmesi gerekirken, dosya üzerinden inceleme yapılarak karar verilmesinin doğru olmadığı-
Tapu kayıt maliki ile davacının aynı kişi olduğunun tespiti istemine ilişkin (çekişmesiz yargıya tabi) davanın sulh hukuk mahkemesinde görülmesi gerektiği-
Dava, Dernekler Kanunu'nun 32/k maddesine göre, kayıp belgesi verilmesi istemiyle hasımsız olarak açılmış olup maddede görev konusunda herhangi bir düzenleme bulunmadığından ve dava 6100 sayılı Hukuk Muhakemeleri Kanunu uyarınca çekişmesiz yargı işi kapsamında kaldığından, davanın sulh hukuk mahkemesinde görülüp sonuçlandırılması gerektiği-
Vasi tayini davasının duruşma açılarak görülmesi gerektiği-