Takip konusu çekin arkasında ibraz şerhi bulunmuyorsa, çeke alonj eklenmemişse yani bankaca düzenlenen A4 kağıda yazılan yazı ile çek ibraz edilmişse, işbu yazının ibraz şerhi niteliğinde olmadığı- Borçlunun yasal 5 günlük sürede itirazda bulunması halinde takip konusu belgenin kambiyo senedi vasfını haiz olmadığının veya alacaklının kambiyo senetlerine özgü yol ile takip hakkının bulunmadığının tespit edilmesi halinde diğer itiraz nedenleri incelenmeksizin re'sen takibin iptaline karar verilmesi gerektiği-
Hukuki uyuşmazlıklarda ispat yükünün doğru tayin edilmesinin sağlıklı karar sürecinde anahtar rol işlevini üstlendiği- Menfi tespit davalarında kural olarak ispat yükünün alacaklı olduğunu iddia eden davalı tarafta olduğu- Ne var ki davaya konu alacak kambiyo senedinde kaynaklanıyorsa HMK 201. madde gereğince senede bağlı her çeşit iddiaya karşı ileri sürülen ve senedin hüküm ve kuvvetini ortadan kaldıran veya azaltan hukuki işlemlerin kesin delillerle ispatının gerektiği- Uygulama ve doktrinde “alonj, poliçenin arkasına eklenen düz kağıt tanımlamasına karşın, şekli konusunda herhangi bir düzenleme ve açıklama bulunmamaktadır. Alonj poliçenin arka yüzünün devamı niteliğinde olması nedeniyle, senet ile alonj arasındaki ilişkinin sadece fiziki bir ilişki olmadığı, alonjun basit bir kağıt parçası olmayıp senedin bir parçası haline geldiği; senedin arka yüzünde yer kalmaması halinde, cironun alonj üzerine yapılarak zincirin devam etmesini sağlayan belgedir.” şeklinde tarif edildiği-
Kambiyo hukuku ilkeleri ve hayatın olağan akışı kavramı bir bütün olarak değerlendirildiğinde; davaya konu kambiyo senedinin alacaklı ve borçlu dışında bir şahıs tarafından düzenlendiği, senedin rakam ve yazı ile yazılan bedelleri ile alacaklı ve borçlu isimlerinin tek bir seferde bu şahıs tarafından yazıldığı, senette herhangi bir tahrifat bulunmadığı, davalının, bankadan kredi çekmek suretiyle kendisinden toplam 67.000,00TL bedel ile daire satın alan davacıya 900.000,00TL gibi davacının mali durumu ile izah edilemeyecek yüksek meblağı herhangi bir teminat olmaksızın elden verdiği iddiasının hayatın olağan akışına aykırı olduğu, hayatın olağan akışına dayanan kişinin, artık iddiasını ispatla yükümlü olmadığı, senedin tanzim edildiği 2009 tarihi itibariyle 900.000,00TL miktarında bir paranın genellikle banka aracılığıyla el değiştirdiği, 5083 s. Kanun uyarınca 01.01.2009 tarihinden itibaren YTL kullanımından vazgeçilerek yeniden TL ibaresine geçildiği, bu nedenle senetteki bedelin tanzimi sırasında kavram karışıklığı nedeniyle senetteki yazı ile gösterilen bedelin, rakamla gösterilen bedelden bin kat fazla olduğu dikkate alındığında mahkemece menfi tespit davasının kabulüne yönelik kararda direnilmesinin yerinde olduğu-
Muhatap nezdinde karşılığı kısmen veya tamamen bulunmayan bir çek düzenleyen kişi, çekin karşılıksız kalan bedelinin yüzde onunu ödemekle yükümlü olduktan başka hamilin bu yüzden uğradığı zararı da tazmin edilmesi gerekeceği- Çeki keşide eden kimsenin, bu çekin karşılığı olan miktarı, ibraz süresi içerisinde muhatap banka nezdinde bulundurmasının zorunlu olduğu- Aval veren kişi, kimin için taahhüt altına girmişse aynen onun gibi sorumlu olması gerektiği bu nedenle keşideci ve keşideci lehine aval veren dışında cirantaların çek tazminatından sorumlu olmayacağı-
Ticari senetteki geçersiz imzanın, sadece imza sahibi yönünden hükümsüzlük sonucunu doğuracağı ve senetteki her imzanın diğerlerinden bağımsız olarak sadece imza sahibini bağlayacağı- Bu nedenle de kendi imzasını inkâr etmeyen davacının, keşideci lehtarın imzasının sahte olduğuna dayanarak sorumluluktan kurtulamayacağı- Öte yandan;  Senedi şeklen düzgün silsileye dayalı olarak ele geçiren hamilin, son cirodan önceki cirolardaki imzaların sahte olduğunu bilmesi mümkün olmadığı gibi,  böyle bir sorumluluğun da kendisine yüklenemeyeceği- Senet borçlusu ile senet alacaklısı arasındaki kişisel itiraz ve savunmaların, senedi şeklen düzgün ciro silsilesi yolu ile ele geçirmiş olan iyi niyetli hamile karşı da ileri sürülemeyeceği-
Menfi tespit davasında taraf olmayan kişilerin hukukunu etkiler şekilde talep olunan (dava konusu çeklerin bankaya, davalı yahut üçüncü kişiler tarafından ibrazı halinde ödenmemesi için, çek bedelinin %115'i olarak belirlenecek teminat karşılığında ödeme yasağı) ihtiyati tedbir isteminin üçüncü kişiler yönünden reddine karar verilmesinde isabetsizlik olmadığı-
Borçlu keşidecinin, senedin teminat senedi olduğuna yönelik kişisel def'iyi (senet metninden bononun teminat olarak verildiği anlaşılmasa da) bono lehtarı olan alacaklıya karşı ileri sürebileceği- Alacaklı "bononun satım sözleşmesi kapsamında verildiğini" kabul etmekle birlikte bononun teminat amaçlı değil, "malın teslimi karşılığında verildiğini" beyan ettiğinden, bononun satım sözleşmesi kapsamında verildiği taraflar arasında çekişmesiz olup, bu hususun borçlu tarafından yazılı delille ispatına gerek bulunmadığı- Alacaklı tarafından düzenlenen faturanın üzerindeki ibareler ve alacaklı vekilinin borçluya gönderdiği cevabi ihtarnamede açıklamalar da gözetildiğinde, satım sözleşmesi kapsamında verildiği çekişmesiz olan bononun tanzim tarihi ve bedeli ile fatura tarihi ve miktarı aynı olup, faturada satım bedelinin eşit taksitler halinde ödeneceği kararlaştırıldığına göre senedin teminat amaçlı olarak alacaklıya teslim edildiğinin kabulü gerektiği- Bunun için senet veya fatura üzerinde senedin satım sözleşmesinin teminatı olarak verildiğine ilişkin bir kaydın bulunmasına gerek bulunmadığı- "Takibe konu bononun ön ve arka yüzünde teminat ibaresinin bulunmadığı, senedin teminat amaçlı verildiğinin kabul edilmesi için neyin teminatı olarak verildiğinin açıkça yazılması gerektiği, takip dayanağı senedin kambiyo senedi niteliğinde bono olduğu" görüşünün HGK çoğunluğu tarafından benimsenmediği-
Davacı çekin keşidecisi olup çek zamanında bankaya ibraz edilmemiş olsa bile çekten dolayı çek hamiline karşı sebepsiz zenginleştiği oranda sorumlu olduğundan, davacının bu çekten dolayı sebepsiz zenginleşmediğini ispat etmesi gerektiği- Mahkemece davacının bu çekten dolayı sebepsiz zenginleşmediğini ispat etmesi için delillerini sorması, davacı sebepsiz zenginleşmediğini ispat ederse davanın kabulü, edemezse davanın reddine karar verilmesi gerektiği- Mahkemece çekle ilgili hak düşürücü sürenin dava tarihi itibariyle dolduğundan bahsedilmiş ise de buradaki süre zamanaşımı süresi olup menfî tesbit davasında davacının işin esası ile ilgili olarak sebepsiz zenginleşmediğini ileri sürerek sonuca gidebileceği-
Yetkili olmadığı halde alacağa konu çeki imzalamış olan kooperatif eski başkanının borçtan bizzat sorumlu olacağı-