Muris muvazaası hukuksal nedenine dayalı davalarda zamanaşımı söz konusu olmayıp, işlemin muvazaalı olması durumunda üzerinden bir zaman geçmesi halinde geçerli hale gelmeyeceği ve herhangi bir süreye bağlı olmaksızın her zaman açılabilip, muris muvazaasına dayalı olarak dava açılmasının hakkın kötüye kullanılması olarak değerlendirilemeyeceğinden mirasbırakanın davalıya yaptığı temliklerin mal kaçırma amaçlı ve muvazaalı olup olmadığı belirlenip karar verileceği-
Mirasbırakan tarafından davalıya çıplak mülkiyetin satışı şeklinde gerçekleştirilen temlikin mal kaçırma amaçlı ve muvazaalı olduğu saptanmak suretiyle davanın kabulüne karar verilmiş olması kural olarak doğru olup; muris muvazaası hukuksal nedenine dayalı davaların konusunun kural olarak mirasbırakan tarafından temlik edilen taşınmaz veya paylar olacağı-
Sabit tenkis oranının, 11.11.1994 gün ve 4/4 sayılı İçtihadı Birleştirme Kararı ile "tasarrufun tümünün değeri ile davalılara yapılan fazla teberru arasında kurulan oran" olduğu- Sabit tenkis oranı ile el atılan saklı payın, tasarrufun değerine oranı ile bunun her davalıya yapılan tasarruf tutarları yönünden ayrı ayrı belirlenmesi gerekeceği- Mahkemece kazandırmaya konu tereke ile kazandırma dışı terekenin tespiti yönünden ilgili tapu kayıtlarının dosyaya alındığı, mahallinde mahkemece davaya konu taşınmazların değerlerinin tespiti yönünde keşif yapıldığı ve bilirkişi raporlarının alındığı, ancak mahkemece yapılan tenkis hesabında murisin bir kısım taşınmazlarda iştirak halinde mülkiyete sahip olduğu hususuna dikkat edilmeksizin iştirak hisse oranının tümü üzerinden hesaplama yapılmasının ve yine murisin mirasçıları tarafından vergi dairesine ibraz edilen veraset ve intikal vergisi beyannamesinde murisin 5.000 TL nakit parasının olduğu belirtildiği halde bu paranın murisin terekesinin aktifine dahil edilmeden hesaplama yapılmasının isabetsiz olduğu-
Muris muvazaası hukuksal nedenine dayalı tapu iptali ve tescil, tazminat, olmadığı takrirde tenkis isteklerine ilişkin davada, dava konusu taşınmazların imar uygulamasına dayanak tüm kayıtlarının getirtilmesi, davalının kadastro parselindeki payının ne oranda imar uygulamasına yansıtıldığı hususunda uzman bilirkişiden rapor alınması ve sonucuna göre bir karar verilmesi gerektiği-
"Muris muvazaası" olarak tanımlanan muvazaa, niteliği itibariyle nisbi (mevsuf-vasıflı) muvazaa türü olup; miras bırakanın gerçekten sözleşme yapmak ve tapulu taşınmazını devrettiği; ancak mirasçısını miras hakkından yoksun bırakmak için esas amacını gizleyerek, gerçekte bağışlamak istediği tapulu taşınmazını, tapuda yaptığı resmi sözleşmede iradesini satış veya ölünceye kadar bakma sözleşmesi doğrultusunda açıklamak suretiyle devrettiği- Yerleşmiş Yargıtay İçtihatlarında ve l.4.1974 tarihli 1/2 sayılı İçtihadı Birleştirme Kararında açıklandığı üzere görünürdeki sözleşme tarafların gerçek iradelerine uymadığından, gizli bağış sözleşmesi de Türk Medeni Kanunu'nun (TMK)706.Borçlar Kanunu'nun (BK) 213.Türk Borçlar Kanunu'nun (TBK) 237. ve Tapu Kanunu'nun 26.maddelerinde öngörülen şekil koşullarından yoksun bulunduğundan, saklı pay sahibi olsun veya olmasın miras hakkı çiğnenen tüm mirasçıların, dava açarak resmi sözleşmenin muvazaa nedeni ile geçersizliğinin tespitini ve buna dayanılarak oluşturulan tapu kaydının iptalini isteyebileceği-
Yerleşmiş Yargıtay içtihatlarında ve 1.4.1974 tarihli 1/2 sayılı İçtihadı Birleştirme Kararında açıklandığı üzere görünürdeki sözleşme tarafların gerçek iradelerine uymadığından, gizli bağış sözleşmesi de Türk Medeni Kanunu'nun (TMK) 706., Türk Borçlar Kanunu'nun (TBK) 237. (Borçlar Kanunu'nun (BK) 213.) ve Tapu Kanunu'nun 26. maddelerinde öngörülen şekil koşullarından yoksun bulunduğundan, saklı pay sahibi olsun veya olmasın miras hakkı çiğnenen tüm mirasçıların dava açarak resmi sözleşmenin muvazaa nedeni ile geçersizliğinin tespitini ve buna dayanılarak oluşturulan tapu kaydının iptalini isteyebilecekleri- Bu tür uyuşmazlıkların sağlıklı, adil ve doğru bir çözüme ulaştırılabilmesinin, davalıya yapılan temlikin gerçek yönünün diğer bir söyleyişle miras bırakanın asıl irade ve amacının duraksamaya yer bırakmayacak biçimde ortaya çıkarılmasına bağlı olduğu-
Muris muvazaası hukuksal nedenine dayalı tapu iptal ve tescil mümkün olmadığı takdirde tenkis isteğine ilişkin davada, çekişme konusu taşınmazların öncesinde tapusuz ve mirasbırakana ait olduğu, onun tarafından bağışlanması ve davalının zilyetliği sebebiyle kadastro tespitinin davalı adına yapılarak kesinleşmesi ile çap kaydının oluştuğunun sabit olduğu-Muris tarafından yapılan tasarruf, mülkiyeti davalıya geçiren işlemlerden ise böylesi bir durumda muris muvazaasına ilişkin iddianın dinlenemeyeceği, koşullarının varlığı halinde Türk Medeni Kanunu'nun 560 ila 571. maddelerinde öngörülen tenkis davasına konu edilebileceği-
Dava dilekçesindeki vasiyet edilen taşınmazda kendisinin de hakları bulunduğu beyanı tenkis istemini içermekte olup, yargılama sırasında davacı tarafın beyanı da müphem olan dava dilekçesinin açıklanması niteliğinde olduğu gözönüne alınarak, TMK.nun tenkise ilişkin hükümleri doğrultusunda inceleme ve araştırma yapılarak sonucuna göre karar verilmesi gerektiği-
Uygulamada ve öğretide "muris muvazaası" olarak tanımlanan muvazaa, niteliği itibariyle nisbi (mevsuf-vasıflı) muvazaa türü olup; söz konusu muvazaada miras bırakanın gerçekten sözleşme yapmak ve tapulu taşınmazını devretmek istediği, ancak mirasçısını miras hakkından yoksun bırakmak için esas amacını gizleyerek, gerçekte bağışlamak istediği tapulu taşınmazını, tapuda yaptığı resmi sözleşmede iradesini satış veya ölünceye kadar bakma sözleşmesi doğrultusunda açıklamak suretiyle devrettiği- Muris muvazaası hukuksal nedenine dayalı olarak açılan davaların hukuki dayanağını teşkil eden 1.4.1974 gün 1/2 Sayılı İçtihadı Birleştirme Kararının mirasbırakanın gerçek iradesinin mirasçıdan mal kaçırmak olması halinde uygulanabilirliğinin kabulü gerekeceği- Temlikin muvazaalı olduğunun davacılar tarafından usulünce kanıtlanamadığı-
Bir davaya ait şekli anlamda kesinleşmiş olan hükmün, diğer bir davada maddi anlamda kesin hüküm oluşturabilmesi için, her iki davanın taraflarının, dava sebeplerinin ve ilk davanın hüküm fıkrası ile ikinci davaya ait talep sonucunun aynı olması gerektiği-(6100 sayılı HMK'nın 303. maddesi, mülga 1086 sayılı HUMK'un 237. maddesi) Davanın, muris muvazaası hukuksal nedenine dayalı tescil talebine ilişkin olduğu; her iki davanın hukuki sebepleri farklı olduğuna göre, kesin hükümden söz edilemeyeceği-