Murisin sözlü vasiyetinin tutanak altına alınması istemine ilişkin davada hakimin rolü-
Kendisine sözlü vasiyetin tutanak altına alınması için başvurulan hakimin, sözlü vasiyetin şartlarını ve geçerliliğini tartışmadan sadece vasiyetnameyi tutanağa geçirmesi gerekeceği-
Sözlü vasiyet koşulları yasaya uygun oluşmadığından bu yönden davayı kabul etmeyen davalılar yönünden davanın reddi gerekeceği-
Murisin vefatından 7 gün sonra davalının vekili aracılığı ile mahkemeye başvurulmuş olup, TMK 540.maddesi uyarınca sözlü vasiyet tanıklarının, “vakit geçirmeksizin” vasiyetnameyi “birlikte” mahkemeye vermek ya da durumu hâkime beyan ederek tutanak düzelttirmekle yükümlü olduğu; mirasbırakanın ölüm tarihinden, 5 gün sonra vasiyetname düzenlenmiş, 7 gün sonra ve tanıklarca değil davalının vekili aracılığı ile mahkemeye tevdi edilmiş olduğundan, yasada öngörülen ve “tanıkların ikisi birlikte” ve “vakit geçirilmeksizin” hükmü ile bağdaştırılamayacağı-
Sözlü vasiyet yazan tanıkların, makul ve hayatın olağan akışına uygun bir süre içinde yazdıkları belgeyi mahkemeye vererek kanunda öngörülen şekilde, hakim huzurunda beyanda bulunmalarının zorunlu olduğu-
Sözlü vasiyetin, tanıklarca 7 gün sonra mahkemeye bildirilmesinin «vakit geçirmeksizin bildirme» sayılmayacağı–
Sözlü vasiyetin, tanıklarca 2 gün (7 gün, 9 gün, 17 gün ve 22 gün) sonra mahkemeye bildirilmesinin «vakit geçirilmeksizin bildirme» sayılmayacağı -
Tanıkların «tutanak» haline getirdikleri sözlü vasiyeti tanıklardan alan hakimin yapacağı işlem -
Vasiyetçinin, İsviçre’de 5.6.1988 tarihinde sözlü vasiyette bulunup, 6.6.1988’de ölmesi üzerine, tanıkların 30.6.1988 tarihinde Türkiye’ye ge-lip vasiyetçinin sözlerini mahkemeye bildirmeleri halinde «sözlü vasiyetin vakit geçirilmeden mahkemeye bildirilmiş» sayılmayacağı - sözlü vasiyete tanık olan kişilerin yabancı ülke mahkemesine de -eğer ona ulaşmak daha kolaysa- başvurabilecekleri -