İhalenin feshi istemi HMK'nin 308/2. maddesinde belirtilen tarafların üzerinde serbestçe tasarruf edemeyecekleri bir dava olmadığına göre, ihalenin feshi davalarında davayı kabul mümkün olup, kabulün hukuki sonuç doğurması için, borçlu tarafından yapılan şikayette, hem alacaklı hem de ihale alıcısının davayı kabul etmesi gerekeceği-
Davacı vekili tarafından temyiz dilekçesine ekli olarak sunulan ve davalı ile davacı vekili tarafından imzalanan protokolde; "işbu dava sonucunda verilen karardan kaynaklanan borcun tüm fer'îleri ile işbu davaya konu sözleşme nedeniyle davalının davacıya toplam ....TL ödeme yapacağının" kararlaştırıldığı, "ayrıca ödemenin yapılması durumunda davacının davalıdan işbu dava ve davaya konu sözleşme gereğince hiçbir talepte bulunmayacağının" belirtildiği, yine "ödeme yapıldığında davalının tüm sonuçları ile ibra edileceği" hususunun kararlaştırıldığının anlaşıldığı, söz konusu protokol gereğince davalı tarafından ciro edilerek davacıya verilen toplam ....TL bedelli çeklerin davacı tarafından tahsil edildiğinin de taraf beyanları ile sabit olduğu, hâl böyle olunca yerel mahkemece, temyiz aşamasında davacı tarafça dosyaya sunulan protokolün, tarafların karardan sonra eldeki davaya konu uyuşmazlıkla ilgili olarak aralarında anlaşmaya vardıkları ve bu nedenle söz konusu protokolün davaya son veren taraf işlemi niteliğinde olduğu kabul edilerek sonucuna göre bir karar verilmesi gerektiği- "Taraflar arasında karar tarihinden sonra imzalanan protokolün mahkeme kararının infazına yönelik bir anlaşma niteliğinde olduğu" şeklindeki görüşün HGK çoğunluğunca benimsenmediği-
3. kişi tarafından, haciz müzekkeresine dayanak yapılan icra memuru kararının iptali istemiyle icra mahkemesine başvurulduğu, mahkemece şikayetin reddine hükmedildiği, davalının davayı kabul etmesi ile dava konusu uyuşmazlık sona erdiği-
Mahkemece, 6100 Sayılı HMK'nın 118. ve devamı maddelerince yazılı yargılama usulüne uyulmaksızın, davalıya tebligat çıkarılmadan ve ön inceleme duruşması yapılmaksızın karar verilmesi ve davalı vekilinin kabulüne göre de HMK'nın 309/4. maddesi hükmü gereğince kabulün, kayıtsız ve şartsız olması gerektiğinden, davalı vekilinin usulüne uygun olmayan şartlı kabulüne dayanılarak davanın HMK'nın 308. maddesi uyarınca kabulünün doğru olmadığı-
İhalenin feshi istemi HMK'nin 308/2. maddesinde belirtilen tarafların üzerinde serbestçe tasarruf edemeyecekleri bir dava olmadığına göre, ihalenin feshi davalarında davayı kabul mümkün olup, kabulün hukuki sonuç doğurması için borçlu tarafından yapılan şikayette hem alacaklı hem de ihale alıcısının davayı kabul etmesi gerekeceği-
Hak düşürücü süre geçtikten sonra açılan gabine dayalı tapu iptali ve tescil davası kamu düzeni ile ilgili olmadığından ve davada taraf olmayan kişilerin haklarını etkilemeye yönelik bir istek de bulunmadığından, davalının davayı kabul etmesi halinde, mahkemenin kendiliğinden hak düşürücü süreyi gözeterek davanın reddine karar veremeyeceği-
TMK. mad. 676/1-3 uyarınca, tapulu taşınmazlara ilişkin paylaşma sözleşmesinin geçerliliğinin tüm mirasçıların katılımı ile yazılı şekilde yapılmasına bağlı olduğu ve TMK. mad. 678 uyarınca da muris sağ iken yapılacak miras payı devrine ilişkin sözleşmelerde murisin bizzat imzasının bulunması halinde hukuki sonuç doğuracağı- Murisin sağlığında, bütün mirasçılar ve murisin katılımı ile yapılmış yazılı taksim sözleşmesinin varlığı kanıtlanamdığından, davacıların davasının başarıya ulaşma imkanının olmadığı- Davayı kabul eden davalılar yönünden davanın kabulüne karar verilmesinde isabetsizlik yoksa da, yemin teklifinde bulunulan davalıların duruşmaya katılmamaları nedeni ile bu davalılar yönünden de davanın kabulüne karar verilmesinin hatalı olduğu- Geçerliliği şekle tabi olan sözleşmenin Kanunun aradığı şartlarda düzenlenmemiş olması halinde, bu konuda karşı tarafa yemin teklif edilemeyeceği-
İhalenin feshi davalarında davayı kabulün sonuç doğurması için, borçlu tarafından yapılan şikayette hem alacaklı hem de ihale alıcısının davayı kabul etmesi gerekeceği-
Davacının istihkak iddiası takip borçlusuna usulüne uygun bir şekilde tebliğ edilmiş olmasına rağmen, istihkak iddiasına itiraz etmemiş olup, takip borçlusu davalı olarak gösterilmişse de, davacının istihkak iddiasına karşı koymadığından bu durumun sonuca etkili olmadığı- Kabul beyanına üstünlük tanınarak kabul sebebiyle davanın kabulüne karar verilmesi gerekirken, kabul ve sulh beyanlarından hangisinin öncelikle uygulanmasına dair değerlendirmede hataya düşülerek, sonraki tarihli temyiz dilekçesi ekinde sunulan ve mahkeme dışında düzenlenen "sulh sözleşmesi ve ibranamedir" başlıklı belge nazara alınarak yazılı şekilde karar verilmesinin hatalı olduğu-