«1617 sayılı yasanın yürürlüğe girdiği 26.7.1972 tarihinden sonra ve o tarih itibariyle mer’i bulunan yasalara göre belgesizden zilyedlikle kazanılmış taşınmazların, 3402 sayılı Kadastro Kanunu’nun yürürlüğünden sonra açılan davalarda, anılan yasanın 14. maddesinde öngörülen sınırlamalar bakımından nazara alınması gerekeceği»ne ilişkin İçtihadı Birleştirme Kararı-
Zilyetliğin tespiti için dava açılabileceği-
Zilyetliğin tanık ve benzeri delillerle kanıtlanabileceği-
Mevcut delillere göre, davalının yüzey kısmından kül dökmek suretiyle yararlandığı, olayların doğal akışına göre, davalının bu biçimdeki kullanmasının ve zilyetliğinin taşınmazın yüzeyine inhisar ettiği, sağlanılan ekonomik yararın yüzeyle ilgili olduğu, davacı tarafın tabandan oymak suretiyle oda meydana getirmesinin davalının sağladığı yararı ve dolayısiyla zilyetliğini tehlikeye düşürecek nitelik taşımadığı-
“Bir kimsenin kanunlar uyarınca henüz malik olmadığı ve tapu kütüğünde yazılı olmayan bir taşınmazını başkasına satıp teslim etmesi-nin, ileride mülkiyet edinimine yarayan o mal üzerindeki fiili tasarruf hakkını üstlenmiş olduğu ve ayni bir hak olan zilyetliğin her hak gibi devrinin olanaklı ve geçerli olup, resmi biçime bağlı bulunmadığından böyle bir devre karşı aldanma, rıza fesadı vesaire gibi nedenlerle yapılan sataşmalarda (taarruzlarda) öteki yanın, zamanaşımına veya hak düşü-rücü sürelere dayanarak savunmaya hakkı bulunduğuna, dava nedenine bakılarak olaya uyan zamanaşımı veya hak düşürücü süre hükümlerinin uygulanması gerekeceğine, yerine göre Borçlar Kanununun 125. madde-sinde yazılı on yıllık zamanaşımı süresinin uygulanabileceğine” ilişkin İçtihadı Birleştirme Kararı-