TÜRK BORÇLAR KANUNU > - Genel Hükümler > - Borç İlişkisinin Kaynakları > - Haksız Fiillerden Doğan Borç İlişkileri > - D. Yargılama > Madde 74 - I. Ceza hukuku ile ilişkisinde
Zarar gören de zararını ve zarar verenin kusurunu ispat yükü altında olduğu, Hukuk hakiminin Ceza mahkemesinde verilen hükmün açıklanmasının geri bırakılması kararları bağlayıcı olmadığı, davaya konu eylem nedeniyle davacının maddi zararının oluştuğu iddiası ispat edilememiş olduğu anlaşıldığı-
Ceza Mahkemesi tarafından davaya konu olay ile ilgili 3/4 oranında haksız tahrik indirimi yapıldığı ve verilen bu hükmün doğrudan kesin olduğu anlaşıldığından, davalının eylemini haksız tahrik altında gerçekleştirdiği, maddi vakıa olarak kesinleşmiş ceza kararı ile tespit edildiği, belirlenen maddi tazminat miktarından tahrik indirimi 3/4 oranında bir indirim yapılması gerekirken gerekçesi gösterilmeden 1/4 oranında indirim yapılmasının yeterli olmayacağı-
Ceza mahkemesinin hükmün açıklanmasının geri bırakılması ile sonuçlanan kararı, hukuk hakimini bağlayıcı bir karar değilse de; davalının şikayeti gerektirir herhangi bir delil ve emare bulunmadığı halde davacılar hakkında şikayetçi olduğu, böylece iftira suçunu işlediği, dolayısıyla şikayetinin haksız olduğu dosya kapsamından anlaşılmaktadır.
Davaya konu olayın hakimlik mesleğinin gerektirdiği genel ve hukuki bilgi ile çözümlenebilir nitelikte olmadığından, teknik ve uzmanlık gerektirecek bir konuda görev alanına girmeyen bir hususta hakimin, bilirkişinin yerine geçerek tarafların kusur oranlarını belirleyemeyeceği- Bilirkişi heyetinden dosyada mevcut raporlar arasındaki çelişkiyi giderecek, hüküm kurmaya elverişli ve denetime açık olacak şekilde rapor alındıktan sonra ceza yargılaması sonucu da nazara alınarak bir hüküm kurulması gerektiği-
Davacı borçlunun "bononun başka bir ticari ilişkinin teminatını teşkil etmek üzere düzenlenerek verildiği, ancak ilgilisinin bu teminatı kabul etmemesi üzerine bonoyu ele geçiren davalının, bonodaki boşlukları kendi lehine doldurarak takibe koyduğu"na ilişkin iddiasının, "aldatma" tanımına uymadığı ve buna yönelik olarak tanık deliline de başvurulamayacağı- Sözleşme teorisi ve güven ilkesi de dikkate alındığında davalının, şu veya bu nedenle kendisine tevdi edilmiş bulunan boş bonoyu, aradaki anlaşmaya aykırı biçimde kendi lehine doldurduğu şeklinde ifade edilen iddianın ancak yazılı delille ispatlanabileceği- Davalı hakkında resmî evrakta sahtecilik suçundan açılan ceza davasında "hükmün açıklanmasının geri bırakılmasına (HAGB)" dair verilen kararın bir mahkumiyet kararı sayılmayacağı ve hukuk hâkimini bağlamayacağı- Yerel mahkemenin iddiaları, "aldatma" olarak değerlendirmesi ve bunun ispatı için tanık deliline başvurarak karar vermesinin yerinde olmadığı-