TÜRK BORÇLAR KANUNU > - Genel Hükümler > - Borç İlişkisinin Kaynakları > - Haksız Fiillerden Doğan Borç İlişkileri > - A. Sorumluluk > - III. Tazminat > Madde 51 - 1. Belirlenmesi
Mahkemece İTÜ raporunun hükme esas alınmamasının yerinde olduğu, ayrıca davacının İdare Mahkemeside aynı kazaya ilişkin hizmet kusuruna bağlı olarak maddi ve manevi tazminat davası ikame etmişse de kusurun davacıda olması nedeni ile reddine karar verildiği ve Danıştay tarafından da onandığının anlaşıldığı gerekçesi ile davacının istinaf talebinin reddine karar verileceği-
Davacı, kaza tarihinde 18 yaşından küçük olup, davacının gelir getiren bir işte çalışmadığı, dolayısıyla bu müddet boyunca mahrum kaldığı herhangi bir kazancı olmadığından geçici iş göremezlik zararı bulunmadığı açık olduğundan geçici iş göremezlik tazminatı talep edemeyeceği-
Sigortacılıkta Tahkime İlişkin Yönetmelik ve AAÜT bir bütün olarak yorumlandığında tarafların avukat ile temsil edildiği hâllerde, taraflar aleyhine hükmedilecek vekâlet ücretinin, her iki taraf için de AAÜT’de yer alan asliye mahkemelerinde görülen işler için hesaplanan vekâlet ücretinin beşte biri olarak hükmolunması gerektiği- Haksız fiil sonucu çalışma gücü kaybının olduğu iddiası ve buna yönelik bir talebin bulunması halinde, zararın kapsamının belirlenmesi açısından maluliyetin varlığı ve oranının doğru biçimde belirlenmesinin gerekli olduğu; belirlemenin ise, haksız fiilin gerçekleştiği tarihte yürürlükte olan yönetmelik hükümleri dikkate alınarak yapılması gerektiği- Temliğe konu alacak itibariyle dava ve takip hakkı da temlik alana geçeceği; alacağın temlikinde esasen borcun değişmeyeceği, sadece onu talep edecek taraf değişmiş olacağı- Hatır için yolcu taşıma veya aracı kullandırmadan söz edebilmek için, ölen veya yaralananın bir menfaat karşılığı olmaksızın taşınması veya aracın kullanılması, diğer bir deyişle taşıma veya kullanmada ölen veya yaralananın menfaatinin bulunmasının gerektiği- Yakın akrabaların ve eşin taşınmasında bir menfaatten söz edilemeyeceği için hatır için taşımadan da bahsedilemeyeceği- Hâkimin, hatır taşımasında gerekçesini kararında tartışmak ve nedenlerini göstermek koşuluyla tazminattan mutlaka indirim yapmak zorunda olmadığı-
Dava konusu trafik kazasının 12.07.2016 tarihinde meydana geldiği, davacı vekili tarafından davalıya başvuru yapıldığı ve hesaplanan tazminat miktarının davalı tarafından ödediği, davacı vekili tarafından 27.12.2017 tarihli "Makbuz ve İbraname" başlıklı belgenin düzenlendiği, belge içeriğinde davacı vekilinin 12.07.2016 tarihli kaza ile ilgili başkaca alacağı kalmadığının beyan edildiği ve davalının ibra edildiği - Davacı vekili tarafından Sigorta Tahkim Komisyonuna başvuru tarihi 08.06.2021 tarihi olup 2918 sayılı Kanun'un 111 inci maddesinin ikinci fıkrası gereği ibranameden sonraki 2 yıllık hak düşürücü süre içinde davanın açılmamış olmasına göre, davanın hak düşürücü süre nedeniyle reddine karar verilmesi gerektiği-
Sigortacılıkta Tahkime İlişkin Yönetmelik ve AAÜT bir bütün olarak yorumlandığında tarafların avukat ile temsil edildiği hâllerde, taraflar aleyhine hükmedilecek vekâlet ücretinin, her iki taraf için de AAÜT’de yer alan asliye mahkemelerinde görülen işler için hesaplanan vekâlet ücretinin beşte biri olarak hükmolunması gerektiği- Haksız fiil sonucu çalışma gücü kaybının olduğu iddiası ve buna yönelik bir talebin bulunması halinde, zararın kapsamının belirlenmesi açısından maluliyetin varlığı ve oranının doğru biçimde belirlenmesinin gerekli olduğu; belirlemenin ise, haksız fiilin gerçekleştiği tarihte yürürlükte olan yönetmelik hükümleri dikkate alınarak yapılması gerektiği-
Yargılama sırasında hatır taşıması indirimi itirazının bulunmaması ve süresinde maluliyet bilirkişi raporuna itiraz edilmemekle kesinleşen rapora karşı artık istinaf aşamasında itiraz edilemeyeceği- Davacının ve araç sürücüsünün yolda gördüğü davacının arkadaşı olduğu ve davacının talebi üzerine davacıyı istediği yere bırakmak için giderken kazanın meydana geldiği, araç sürücüsünün ehliyetinin bulunmadığı anlaşıldığı; ancak kazaya karışan motosiklet sürücüsü dava dışının kaza tarihi itibariyle 18 yaşından büyük olduğu, davacının davalının sürücü belgesine sahip olmadığını bilebilecek durumda olmadığı, bu nedenle müterafik kusur indirimi yapılmadan hüküm kurulmuş olmasının yerinde görüldüğü-