İlk dava sırasında "protez bedeli" için ayrı bir hesaplama yapılmasının gerekmesi üzerine, ek dilekçe ile protez bedelini takipsiz bıraktıklarını ve sonraki ıslah dilekçesi ile de "protez bedeli, bakıcı ücreti de dâhil olmak üzere tüm tedavi giderlerine ilişkin taleplerini, bu konuda tüm ve fazlaya ilişkin haklarını saklı tutarak takipsiz bıraktıklarını" beliren ve ilk davada takipsiz bırakılan ayrı kalemler (farklı alacaklar) için yeni bir dava açan davacının talep konuları birbirinden bağımsız nitelikte olduğundan, her iki dava arasında kısmi dava - ek dava ilişkisi bulunmadığı- İlk davanın hüküm fıkrası ile ikinci davaya ait talep sonucu da aynı olmadığından ortada maddi anlamda kesin hükmün varlığından da söz edilemeyeceği- Davacı mevcut davada da alacağının kaynağını ilk davada gösterilen trafik kazasına dayandırmış ve ilk davada, olayda "hatır taşıması" olduğu savunulmuşsa da, mahkemece "kazada hatır taşımasının bulunmadığı" şeklindeki maddi vakıa zımnen kabul edilerek miktarından indirime gidilmeksizin tazminat hükmedilen karar, olayda hatır taşıması bulunduğunu savunan davalı tarafça temyiz edilmeksizin kesinleşmiş, ilam icraya konulmuş ve yapılan ödeme karşılığı ibraname alınmış olduğundan, trafik kazasında hatır taşıması bulunmadığı yönündeki maddi vakıanın taraflar arasında kabul edilerek kesinleşmiş olacağı ve ilk hüküm kesin hüküm etkisi yaratmasa bile, somut olaydaki bu durum aynı maddi vakıaya (trafik kazasında hatır taşımasının olmadığına) dayalı olarak açılan eldeki davada unsur etkisi oluşturduğundan, mahkemece "hatır taşımasının uygulanmaması gerektiğine" ilişkin olarak verilen direnme kararı sonuç itibariyle yerinde olduğu- "Eldeki dava, ilk davadan bağımsız olarak düşünülmesi gerektiğinden, önceki davada indirim yapılmamış olmasının bu davada "kesin delil" oluşturmayacağı, ilk davada dahi "hatır taşıması" olduğu yönünde savunmada bulunulduğu, yaralının içinde bulunduğu aracın işleten tarafından hatır için kullandırıldığının dosya kapsamından net olarak anlaşılabildiği" şeklindeki görüşün HGK çoğunluğunca benimsenmediği-
Trafik kazasından kaynaklanan maddi ve manevi tazminat istemi-
Çıkar amaçlı suç örgütüne yardım etmek suçundan ceza evine gönderilen davacının araçlarına el konulması ve sonrasında iade edilmemesi şeklinde gelişen olayda, uyuşmazlık haksız el koyma nedeniyle uğranılan zararın giderilmesi istemine ilişkin olup, mahkemece hükmedilecek tazminatın hesabında araçların 6 yıl boyunca yediemin deposunda tutulması nedeniyle değer kaybının dikkâte alınması gerekir mi?
Rücuen tazminat-
17. HD. 10.03.2021 T. E: 2020/2621, K: 2551-
Davacının sevk ve idaresinde bulunan motorsikletle kazaya karıştığı, olay yerini gösterir CD inceleme tutanağına göre kaza sırasında kask takmadığı, kaza esnasında baş bölgesinden yaralanması nedeniyle davaya konu maluliyetinin doğduğu uyuşmazlıkta, mahkemece davacının kasksız olarak motorsiklet kullanması zararın artmasına sebebiyet veren bir etken olduğundan tazminattan bir miktar indirim yapılması gerektiği-
Desteğin evleninceye kadar anne ve babanın her birine %25, evlenmesiyle %16, bir çocuğun olması durumunda %14, iki çocuğun olması durumunda %12,5 oranın olması gerekeceği-
Rücuan tazminat istemi-
Rücuen tazminat istemi-
Dosya kapsamına göre, davacının ziynet eşyalarının satılarak edinilen dava dışı arsanın satım bedelinin dava konusu taşınmazın edinilmesinde kullanıldığının ispatlanamadığının kabulü doğru ise de, dava dilekçesinde delil olarak dayanılan boşanma dava dosyasında davacı kadının o dosyadaki tanıklarının, kadının çocuk bakarak, el işleri yaparak aile geçimine katkıda bulunduğunu beyan ettikleri, eldeki dosyada dinlenen davacı tanıklarının davacının evlilik birliği içinde çalışıp çalışmadığıyla ilgili beyanlarının alınmadığı anlaşıldığına göre, davacı tanıklarının yeniden çağrılarak davacının çocuk bakarak veya el işi, örgü işi yaparak çalışıp çalışmadığı, çalışmış ise bu çalışmalarının devamlılık arz edip etmediğinin sorulması, bu şekilde davacının çalışması dava konusu evin edinilmesinden önce devamlılık (veya katkı sağlayacak kadar kısmen) arz etmiş ise, davacının elde ettiği gelirin ve buna bağlı olarak katkı oranının belirlenip belirlenemeyeceği gözetilerek, hakkaniyet ve fedakarlığın denkleştirilmesi ilkesi ile 6098 sayılı TBK'nın 50. ve 51. maddelerinin kapsamları da dikkate alınarak dava konusu taşınmazın dava tarihindeki değeri üzerinden belirlenecek bir miktar paranın davacı lehine katkı payı alacağı olarak hüküm altına alınması gerekeceği-