Genel kredi sözleşmesinin borçlusunun Ltd. Şti. olduğu, şikayetçinin taşınmazı ipotekli olarak satın alan yeni malik olduğu, borçlu şirket ile alacaklı banka arasındaki genel kredi sözleşmesi, kredili mevduat hesabı ve kredi kartı borcunun kaynağı hakkında ticari iş karinesinin olduğu, bunun aksinin ispat edilemediği, bu nedenle tüketici kredisinden söz edilemeyeceği ve icra emri çıkartılmasında usul ve yasaya aykırılık bulunmadığı-
Trafik kazası nedeniyle ödenen tazminatın rücuan tahsili istemine ilişkin davada, TTK mad. 16 uyarınca; kuruluş kanunları gereğince özel hukuk hükümlerine göre yönetilmek veya ticari şekilde işletilmek üzere Devlet, il özel idaresi, belediye ve köy ile diğer kamu tüzel kişileri tarafından kurulan kurum ve kuruluşların da tacir sayıldıkları hüküm altına alınmış olması yanında, davalı İSKİ'nin kuruluşu hakkındaki 2560 sayılı Kanun sair hükümleri dikkate alındığında, bu kuruluşun özel hukuk hükümlerine göre idare edilen bir kamu kuruluşu olduğunun kabulü gerektiği, yine HGK kararlarında da, 2560 sayılı Kanuna tabi olan İSKİ'nin gördüğü hizmet kamu hizmeti ise de, faaliyetini özel hukuk kuralları altında yapması itibariyle TTK mad. 16 bakımından tacir sayılacağının belirtildiği- Tarafları tacir olan ve uyuşmazlığın haksız fiilden kaynaklandığı davalarda TTK mad. 3 uyarınca adli yargı yerinin görevli olduğu, aynı zamanda İSKİ'nin abonelerinden kullanma suyu ve atık sular için talep ettiği bedel konusunda çıkan uyuşmazlıklarda adli yargının görevli olduğunu benimsediği, bu sebeplerle aynı kurumun şahıslara karşı haksız eyleminden dolayı "idari yargı"nın görevli olduğu yönündeki değerlendirmenin, 2560 sayılı yasanın uygulanmasında çelişki yaratacağı-
Kooperatif tacir sıfatına haiz olmadığından, kooperatifin açtığı rücuen tazminat istemli davanın asliye hukuk mahkemesinde görüleceği-
Taraflar arasında düzenlenen Sistem Kullanım Sözleşmesi'nden kaynaklanan cezai şart faturasının haksız olduğunun tespiti ile yapılan ödemenin istirdadı istemine ilişkin davada, davalı şirketin, idare değil, özel hukuk hükümlerine tabi bir İktisadi Devlet Teşekkülü olduğu, uyuşmazlık konusunun idari bir işlem veya eylem niteliğinde bulunmadığı, uyuşmazlığın özel hukuk hükümlerinin uygulanması suretiyle adli yargıda karara bağlanması gerektiği-
Taraflar arasındaki hizmet alım sözleşmesinin idare tarafından tek taraflı olarak feshedilmesi nedeniyle sözleşmeden kaynaklanan alacak istemi- Davacı limited şirket ile ile tacir konumunda olan davalı Devlet Hava Meydanları İşletmesi Genel Müdürlüğü arasındaki uyuşmazlığın çözümünde ticaret mahkemesinin görevli olduğu-
Arsa payı karşılığı inşaat sözleşmelerinin bir tarafı arsa sahibi, diğer tarafı yüklenici olduğundan, bu sözleşmelerden kaynaklanan uyuşmazlıkların çözüm yerinin de asliye hukuk mahkemesi olduğu-
Davacılar davalı kooperatiften taşınmaz satın aldıklarını ileri sürmekte olup kooperatif ile ortaklık ilişkileri olmadığından, TTK. mad. 4 uyarınca, davalı kooperatifin tacir olmadığı ve taraflar arasındaki uyuşmazlığın tarafların ticari işletmelerinden doğmadığı dikkate alınarak asliye hukuk mahkemesince davanın esasına girilmesi gerektiği-
Taraflar arasındaki ticari araç (kamyonet) satım sözleşmesi ile davacının ikinci el araba satışı işi ile uğraşan davalıdan kamyonet satın aldığı, gerçek kişi olan davacının TTK hükümlerine göre tacir sıfatına haiz olup olmadığının araştırılarak, tacir olması halinde uyuşmazlığın çözümünün asliye ticaret mahkemeside, tacir sıfatını haiz olmadığında ise uyuşmazlığın 6502 sayılı Kanun kapsamında kalmadığından, asliye hukuk mahkemesinde görülmesi gerektiği-
Uyuşmazlığın, tacir olan tarafların ticari işletmesi ile ilgili ve dava tarihi itibariyle yürürlükte bulunan TTK mad. 4 uyarınca nispi ticari dava niteliğinde olduğu, bu itibarla, HMK mad. 114/1-c ve 115/2 uyarınca mahkemenin görevine ilişkin dava şartı noksanlığı bulunduğu gerekçesiyle, davanın usulden reddine karar verilmesi gerektiği-
3. HD. 22.10.2018 T. E: 3706, K: 10384-