Davalıya kat karşılığı inşaat sözleşmesi uyarınca verilmesi gereken dairelerin ve 1 adet dükkanın değeri esas alınarak tazminata hükmedilmesi gerekirken, bilirkişi tarafından numaratajda değişiklik yapıldığı, blokların yerlerinin değiştiği belirtilerek hesaplanan değerleri üzerinden tazminata hükmedildiği anlaşıldığından, öncelikle numaratajda değişiklik yapılan taşınmazların kat karşılığı inşaat sözleşmesi ve projeye göre davalıya bırakılanların aynı olup olmadıklarının açıkça tespiti, farklı taşınmazlar olduğunun saptanması halinde sözleşmede belirtilen taşınmazların değerlerinin saptanarak bu değer üzerinden tazminata hükmedilmesi gerektiği- HMK. mad. 240/2 uyarınca, ikinci tanık listesi verilemeyeceği- Eldeki davayla birleştirilmesine karar verilip daha sonra tefrik edilerek ayrı bir esasa kaydedilen birleşen dosya ile ilgili hüküm kurulmasının hatalı olduğu-
Süresinde verdiği cevap dilekçesi ile tanık deliline dayanarak, tanıkların isim ve adreslerini bildirmemiş olan davalıya açıkça tanık deliline dayanmaktan vazgeçmediği dikkate alındığında tanık isim ve adreslerini bildirmesi ile delil avansını yatırması için kesin süre verilmesi, kesin süre sonrası masraf yatırdığı takdirde, bu tanıkları dinletme imkanı tanınması gerektiği- Sözlü yargılama ve hüküm için yeni bir duruşma günü tayin etmeden, davalının yokluğunda hüküm verilmesinin isabetsiz olduğu-
Muhdesatın tespiti isteğine ilişkin davada, davacı, dava dilekçesinde açıkça tanık deliline dayandığına göre, öncelikle, taraflara tanıklarını liste halinde vermeleri için usule uygun kesin süre ve imkan verilmesi, belirlenen yerel bilirkişi listesinde yer alan kişiler ile taraf tanıklarının HMK. mad. 240, 243 ve 259 uyarınca davetiye ile keşif yerine çağrılarak, aynı Kanunun 259/2 ve 290/2. maddeleri hükümleri uyarınca ve mümkün olduğunca taşınmaz başında yapılacak keşifte dinlenilmeleri gerektiği- Muhdesat tespiti davasının, ortaklığın giderilmesi davasında, muhdesat iddiasını açıkça kabul etmeyen tüm paydaşlara karşı açılacağı- Muhdesatın tespiti davasının, paylı mülkiyet ya da elbirliği mülkiyet hükmüne tabi taşınmazlarda, tapu paydaşları arasında hukuki yararın bulunması durumunda görülen bir dava olduğu- 
Davacı erkek cevaba cevap dilekçesinde bildirmiş olduğu tanıklarının dinlenilmesinden açıkça vazgeçmediği gibi bu tanıklar yönünden Hukuk Muhakemeleri Kanununun 241. maddesi koşulları da oluşmadığı ve davacı erkeğin açıkça vazgeçmediği bu tanıkları dinlenilmeden hüküm kurulması davacının hukuki dinlenilme hakkının (HMK m. 27) ihlali niteliğinde olup açıklanan sebeple bu tanıklar (HMK) 240 vd. maddeleri gereğince usulüne uygun davetiye ile çağrılarak dinlenilip, deliller hep birlikte değerlendirilerek sonucuna göre karar verilmesi gerektiği-
Davalı-karşı davacı tanıklarının dinlenilmesinden açıkça vazgeçmiş olmayıp, davalı-karşı davacının açıkça dinlenmelerinden vazgeçmediği tanıklarının boşanma hükmünün temyiz edilmeksizin kesinleştiği dikkate alınarak, kusur belirlemesi ve boşanmanın fer'ileri yönünden ( HMK ) 240. vd. maddeleri gereğince usulüne uygun olarak çağrılıp dinlenilmesi ve tüm deliller birlikte değerlendirilerek gerçekleşecek sonucuna göre karar verilmesi gerekirken, eksik inceleme ile hüküm kurulması doğru olmayıp bozmayı gerektirdiği-
Evlilik birliğinin temelinden sarsıldığı hukuki sebebine dayanılarak açılmış boşanma davasında mahkemece, tanığın hazır edilmekle dinlenilmesine karar verilmesine rağmen tanık hazır bulunmadığından yargılamanın gecikmesini önlemek için tanığın dinlenilmesinden vazgeçilmiş, davalı erkek açıkça tanığının dinlenmesinden vazgeçmediği gibi tarafların tanıklarını duruşmada hazır bulundurma yükümlülükleri de bulunmadığından HMK 240 gereği tanıkların usulünce davetiye ile çağrılmak suretiyle dinlenerek, delillerin hep birlikte değerlendirilmesi suretiyle sonucuna göre karar verilmesi gerektiği-
Ön inceleme duruşması yapılmadan, taraflar arasındaki uyuşmazlık usulünce tespit edilmeden önce, taraflara tanık isim ve adreslerini bildirmesi için kesin süre verilemeyeceği- Tarafların uyuştukları ve ayrıştıkları hususlar henüz belirlenmeden taraflardan, ön inceleme duruşmasından önce davanın daha başında (tensiple) tanık isim ve adreslerini bildirmeleri beklenemeyeceği- Mahkemece, ön inceleme duruşmasında uyuşmazlık tespit edildikten sonra davalı tanıklarına HMK mad. 240/3 uyarınca davetiye tebliğine, davetiye tebliğine rağmen hazır bulunmadıkları taktirde zorla getirmeye yönelik usuli işlemleri (HMK mad. 245) yerine getirerek yargılama yapıp sonuca gidilmesi gerekirken, bu usule riayet edilmeden ve yerinde olmayan gerekçe ile davalının tanıkları dinlenmeden yargılamanın sonuçlandırılmasının hukuki dinlenilme hakkının ihlali niteliğinde olduğu-
Bir adi senedin ispat gücü kazanmasında; senetteki borçlu imzasının inkar edilmesi ve bilirkişi incelemesinde de kesin bir sonuç elde edilemediği takdirde; taraflar dışındaki diğer senet imzacıları varsa bunların tanıklığına başvurulmalı ve sonucuna göre karar verilmesi gerektiği; mahkemece, davacı tarafın tanık bildirdiği şahıslar dinlenmiş ise de, senette imzaları bulunan Ş.C. ile muhtar ve azalar yöntemine uygun bir biçimde çağrılarak tanık olarak dinlenmediği; dinlenen tanık beyanlarının da dava konusu senedi muris H.C.'nin imzaladığı sonucuna ulaşmak açısından yeterli kanaat oluşturmadığı; o halde mahkemece imzanın H.C.'ye ait olup olmadığı yönünden de Adli Tıp Kurumu'nun ilgili biriminden rapor istenmesi, bilirkişi incelemesinde de kesin bir sonuç elde edilemediği takdirde; senet imzacıları varsa bunların tanıklığına başvurulması ve sonucuna göre karar verilmesi gerekeceği-
Tarafların tanık deliline de dayandığı anlaşıldığına göre taraflara tanıklarını bildirmesi için imkan tanınması, bildirdiği takdirde taraf tanıklarının Hukuk Muhakemeleri Kanunu'nun 240. ve devamı maddeleri gereğince dinlenip, tüm delilerin hep birlikte değerlendirilmesi suretiyle gerçekleşerek sonucuna göre karar verilmesi gerekeceği-
Tanıkların dinlenilmemiş olmasının; HMK'nun 240/2. maddesine aykırı olarak tebliğe elverişli adreslerinin bildirilmemesi nedeniyle bozma nedeni yapılmadığı- Satış bedelinin, muhammen bedelin yüzde yüzünün üstünde olması halinde, zarar unsuru oluşmayacağından, ihalede zarar unsurunun gerçekleşmediğinin kabulü ile ihalenin feshi isteminin reddine karar verilmesi gerektiği, ancak bu durumda,  işin esasına girilmeden ihalenin feshi talebinin reddi söz konusu olduğundan, şikayetçi aleyhine para cezasına hükmedilemeyeceği-
  • 1
  • 2
  • 3
  • 4
  • 5
  • 6
  • 7
  • 8
  • 9
  • kayıt gösteriliyor