Evlilik birliğinin temelinden sarsıldığı iddiasıyla boşanmaya karar verilmesi talep edilen davada, somutlaştırma yüküne uygun olarak davalının sadakat yükümlülüğüne aykırı davranması nedeniyle boşanmaya sebep olan olaylarda kusurlu olduğunun iddia edildiği, sadakatsizlik vakıasına ilişkin 'davacının yeğenin bilgi sahibi olduğuna işaret edilerek kanıtlarımız vardır' denilmek suretiyle tanık deliline dayanıldığı, 19.04.2018 tarihli delil ve tanık listesinde dava dilekçesinde dayanılan davacının yeğeninin usule uygun şekilde gösterildiği ve dinlendiği anlaşıldığından Bölge Adliye Mahkemesinin, davacı tarafça delillerin usulüne uygun şekilde gösterilmediğinden bahisle davanın kabulüne karar verilemeyeceği gerekçesiyle davanın reddine dair verilen direnme kararının bozulması gerektiği-
2. HD. 28.11.2024 T. E: 2060, K: 9295
Hukukumuzda tanıkların taraflarca hazır edilmesini zorunlu kılan bir kural bulunmadığı- Hâkimin olaylara, adalet hizmetine çözüm odaklı yaklaşması, şekilci olmaması gerektiği- Keşif harç ve avansının kısa süreli farkla tamamlanmış olmasından dolayı keşiften vazgeçilmiş sayılması ve bu gerekçe ile davanın reddi kararı verilmesinin yerinde görülmediği-
Davalılar, ölünceye kadar bakma sözleşmesinin muvazaalı yapıldığını iddia ettiklerinden; mahkemece tarafların gerçek iradelerinin açıklığa kavuşturulması bakımından, sözleşme tarihindeki murisin elinde bulunan malvarlığının tespit edilecek miktarı ile temlik edilen malın bütün mamelekine oranı dikkate alınarak ölünceye kadar bakım sözleşmesine konu edilen taşınmazların makul olarak değerlendirilebilecek miktarı aşıp aşmadığının muris muvazaası ilkelerine uygun olarak yeterli araştırma ve inceleme yapılıp, toplanan ve toplanacak olan deliller ile birlikte, dinlenen taraf tanıklarının beyanları değerlendirilerek, ölünceye kadar bakma sözleşmesinin terekeden mal kaçırma amaçlı değil, gerçekten murisin bakımını sağlamak amacıyla düzenlenip düzenlenmediğinin araştırılması gerektiği-
Uyuşmazlık, muris muvazaası hukuki nedenine dayalı tapu iptali ve tescil istemine ilişkindir... HMK 240/2 uyarınca daha önce tanık bildirmiş olan taraflarca ikinci tanık listesi verilmesi halinde bu listede yer alan tanıkların dinlenilmesi doğru değildir. İkinci tanık listesinin verilemeyeceğine ilişkin bu kesin kural, kamu düzeninden olup, hâkim tarafından re'sen nazara alınır. Aynı zamanda davaların makul süre içinde bitirilmesi açısından usul ekonomisine hizmet eden bir kuraldır. Mirasbırakanın tasarruf tarihindeki toplam malvarlığı miktarı, davalıya devredilen davaya konu taşınmazın değeri, davalı tarafından mirasbırakanın tedavisi için gösterilen çaba ve yapılan ödemeler birlikte değerlendirildiğinde mirasbırakanın temlike ilişkin olarak mal kaçırma kastından bahsedilemeyeceği gözetilerek davanın reddine karar verilmesi gerekirken delillerin takdirinde hataya düşülerek yazılı şekilde karar verilmesi isabetsizdir.
Davacılar, davalı paydaş ... ......'nin dava konusu taşınmazın bir kısmını kendisine ait turizm şirketlerine otobüs park yeri olarak kullandırdığını öne sürerek anılan davalıdan ecrimisil talep etmişler ve dava dilekçesinde tanık deliline dayanmışlarsa da; mahkemece tanık isimlerinin bildirilmesi için süre ve imkan tanınmadan hüküm tesis edildiği, hal böyle olunca; mahkemece, davacılar vekiline tanık isimlerini bildirmesi için süre ve imkan tanınması, tanık bildirilmesi halinde, mahallinde yeniden keşif icra edilerek tanıkların bilgilerine başvurulması, taşınmazın iddia edildiği şekilde davalı tarafça otobüs park yeri olarak kullandırılıp kullandırılmadığının tespit edilmesi ve ulaşılacak sonuca göre karar verilmesi gerekeceği-
İnançlı işlem hukuksal nedenine dayalı tapu iptali ve tescil olmadığı takdirde tazminat istemine ilişkin davada; davalın iyiniyetli olup olmadığının belirlenmesi açısından, taraflarca bozma kararı öncesi ilk tanık listelerinde bildirilen tanıkların yeniden dinlenilmesi, TMK 1023. maddesinin koruyuculuğundan yararlanıp yararlanamayacağının kuşkuya yer bırakmayacak şekilde saptanması, davalın iyiniyetli olduğu kanaatine varılması halinde, davacı ile davalı arasındaki inanç ilişkisi bakımından alacak-borç ilişkisinin açıklığa kavuşturulması ve sonucuna göre bir karar verilmesi gerektiği-
Dosya içeriği ve toplanan delillerden; dava konusu .... nolu bağımsız bölümün davacı adına kayıtlı olduğu ve davalının taşınmazda bir müddet oturduğu, eldeki dosya davalısı tarafından tescilin yanlış yapıldığı iddiası ile dava konusu.... no'lu bağımsız bölümün tapu kaydının iptali ile adına tescili için .......... tarihinde açılan davada bahsi geçen dairede 10 aydır eldeki dosya davalısının oturduğunun beyan edildiğinin anlaşıldığı, ancak dosya kapsamından davalının dava konusu taşınmazı ne zaman boşalttığının net olarak anlaşılamadığı, eksik inceleme ile hüküm kurulmasının hatalı olduğu- Dava dilekçesinde tanık deliline dayanılmış olmasına rağmen, mahkemece tanık isim ve adreslerinin bildirilmesi için süre ve imkan verilmediği ve tanık dinlenmeden karar verildiği anlaşıldığından, mahkemece usulüne uygun şekilde tanık isim ve adreslerinin bildirilmesi için süre ve imkan verilmesi, davacı tanıkları dinlenerek davalının taşınmazda oturduğu ve taşınmazı boşalttığı tarihlerin tereddüde yer vermeyecek şekilde tespit edilmesi ve sonucuna göre hüküm kurulması gerekeceği- Mahkemece, dava konusu ilk dönemdeki kira bedeli belirlenip buna ÜFE oranında artış uygulanarak ilerleyen yıllar ecrimisil bedelinin belirlenmesi gerekirken, her dönem ecrimisil bedelinin ayrı ayrı belirlenmesinin isabetli olmadığı-
Her iki taraf tanık beyanlarından da anlaşılacağı üzere, tanık beyanları açıkça birbiri ile çeliştiğinden, davaya konu yapının ve tespiti talep edilen dairelerin asıl davacı ... ve birleşen davacı ... tarafından yapıldığı duraksamaya yer vermeksizin tespit edilemediğinden; dava konusu taşınmaz üzerinde bulunan binanın bir kısım dairelerinin asıl dosyada davacı ..., yine binanın tamamının birleşen dosyada davacı ...’in emek ve gelirleri ile inşa edilmiş olduğunun ispatlanamadığı; dolayısıyla bahsi geçen muhdesatlar yönünden her iki davanın reddine karar verilmesi gerekirken delillerin takdirinde yanılgıya düşülerek yazılı şekilde hüküm kurulmasının doğru olmadığı-
Dava konusu bağımsız bölümün hüküm tarihinden sonra dava dışı 3. kişiye satıldığı görüldüğünden, mahkemece dava konusu taşınmaza ait son tapu kaydı dosyaya kazandırılıp kayıt malikine bildirim yapılmak suretiyle davaya devam edip etmeyeceği hususu üzerinde durularak yeni malikin davaya devam etmesi halinde elatmanın önlenmesi talepleri yönünden işin esası hakkında karar verilmesi, davaya devam etmemesi halinde ise sonucuna göre karar verilmesi gerekeceği- Davacı, taşınmazın halen eski malik davalının kullanımında bulunduğu iddiası ile elatmanın önlenmesi ve ecrimisil talep ettiği, mahkemece, mahallinde yeniden keşif icra edilmesi, davacı vekiline tanık isimlerini bildirmesi için süre ve imkan tanınması, tanık bildirilmesi halinde, mahallinde yeniden icra edilecek keşifte tanık beyanlarının dinlenmesi, keşifte kayden davacıya ait bağımsız bölümün kapısı açılıp (gerekirse çilingir marifetiyle) içeri girilerek bağımsız bölümün kimin kullanımında olduğunun, davalı tarafından haksız alıkonulup konulmadığının tespit edilmesi ve ulaşılacak sonuca göre karar verilmesi gerekeceği-