Davalı erkeğin, dinlenmelerinden açıkça vazgeçmediği halde belirttiği tanıkların dinlenmeden hüküm kurulması, tarafların hukuki dinlenilme hakkını ihlal ettiği-
Mahkemece, davalı erkeğe tanıkları V...... ve T.....'nin adresini göstermesi hususunda Hukuk Muhakemeleri Kanununun 240/3. maddesi uyarınca verilmiş bir süre bulunmadığından, davalıya tanıklarının adresini göstermesi için kesin süre verilmesi, bu süre içinde adres gösterilmez ise veya gösterilen adres doğru değil ise, bu tanıkların dinlenilmesinden vazgeçilmiş sayılacağı-
Tanık listesi için kesin süre verildiği ve dinlenme gününün belirlendiği hallerde, liste verilmemiş olsa dahi taraf o duruşmada hazır bulundurursa, hazır edilen tanığın dinleneceği HMK.'nun 243. maddesiyle hüküm altına alındığından, ön incelemeyi izleyen tahkikat duruşmasında tanıklarının hazır olduğunu belirten davacının tanıkların dinlenip sonucu uyarınca karar verilmesi gerektiği-
Tarafların dava dilekçesi veya cevap dilekçesi ile vakıalara ve tanık deliline dayanmaları halinde her bir tanığın ayrı ayrı hangi maddi vakıaya tanıklık ettiğini yazılı olarak bildirmemeleri durumunda her bir tanığın dayanılan bütün vakıalar hakkında beyanda bulunacağının kabulü gerektiği-
Davalı aleyhine dava açanlar tanık olarak dinlenmiş ise bu işçilerin tanıklıklarına ihtiyatlı yaklaşılması gerektiği- Hüküm altına alınan alacakların net mi, yoksa brüt mü olduğunun hükümde belirtilmemesinin infazda tereddüde yol açacağı-
İşçinin asıl işverenden alınan iş kapsamında ve değişen alt işverenlere ait işyerinde ara vermeden çalışması halinde, işyeri devri kurallarına göre çözüme gidierek, değişen alt işverenlerin, işçinin iş sözleşmesini ve doğmuş bulunan işçilik haklarını da devralmış sayılacağı, iş sözleşmesinin tarafı olan işçi veya alt işveren tarafından bir fesih bildirimi yapılmadığı sürece, iş sözleşmeleri değişen alt işverenle devam edeceğinden, işyerinde çalışması devam eden işçi açısından, feshe bağlı haklar olan ihbar ve kıdem tazminatı ile izin ücreti talep koşulları gerçekleşmiş sayılmayacağının kabul edileceği- Süresi sona eren alt işverence işçinin iş sözleşmesinin feshedilmesi halindeyse, yapılan fesih bildirimi ile iş ilişkisi sona ereceğinden, işçinin daha sonra yeni alt işveren yanındaki çalışmalarının yeni bir iş sözleşmesi niteliğinde olduğu ve bu durumda feshe bağlı hakların talep koşulları gerçekleşeceğinden, feshin niteliğine göre hak kazanma durumunun değerlendirilmesi gerekeceği- Taraflardan birinin iş sözleşmesini feshetmesi halinde fesih bildirimi ile iş ilişkisi sona ereceğinden işçinin daha sonra yeni alt işveren yanındaki çalışmaları yeni bir iş sözleşmesi niteliğinde kabul edilerek, ödenmemiş işçilik alacaklarının varlığı nedeniyle davacının iş akdini haklı nedenle feshettiği kabul edilerek, kıdem tazminatı isteminin kabulüne karar verilmesinin hatalı olduğu- Davalı aleyhine dava açanlar tanık olarak dinlenmişse bu işçilerin tanıklıklarına ihtiyatlı yaklaşılması gerektiği- Hüküm altına alınan alacakların net mi, yoksa brüt mü olduğunun hükümde belirtilmemesinin infazda tereddüde yol açacağı-
Velayetin düzenlenmesinde asıl olanın, küçüğün yararının korunması ve geleceğinin güvence altına alınması olduğu ve mahkemece yargılama aşamasında taraflarca ileri sürülen iddiaların, meydana gelen yeni gelişmelerin göz önünde tutularak tüm delillerin büyük bir titizlikle incelenerek sonuca gidilmesi gererktiği- Davacı baba dava dilekçesinde tanık deliline dayanmasına karşın mahkemece davacı tarafa tanıklarını bildirmesi için gerekli imkân tanınmadan, hukuki dinlenilme hakkına aykırı olacak şekilde karar verilmesinin hatalı olduğu- Sadece pedagog tarafından düzenlenen uzman raporu dikkate alınarak bir değerlendirilme yapılmasının hatalı olduğu- Mahkemece davacı tanıkları dinlendikten ve aile mahkemesi bünyesinde bulunan "psikolog, pedagog ve sosyal çalışmacıdan" oluşan üç kişilik bilirkişi heyetinden rapor alındıktan sonra diğer tüm deliller birlikte değerlendirilmek suretiyle velayet hususunda bir karar verilmesi gerektiği-
Davacının müdürlük görevinden tek taraflı olarak istifa edebileceği, davalı şirketin müdürlüğünden ayrılmasına karar verilmesi talebi ile dava açmakta hukuki yararının olmadığı- Şirket ortaklığından çıkmasına izin verilmesi istemine ilişkin davada, davacı, tanık delili ile ispatı mümkün olacak şekilde, şirketin bu haliyle devam edemeyeceğini belirttiğinde, diğer ortaklardan yakışıksız ve tehditvari karşılıklar gördüğünü ileri sürmüş ve haklı nedenlerle ortaklıktan ayrılmasına izin verilmesini talep etmiş olduğundan, mahkemece davacının dinlenmesini istediği tanıklar dinlenerek diğer şirket ortaklarının, davalının şirketten ayrılmasını haklı kılacak bir eyleminin bulunup bulunmadığı değerlendirilmesi gerektiği- Mahkemece "davacının ileri sürdüğü hususları yasal yollardan elde edebileceği, yasal yollardan elde edebileceği isteklerin şirket ortaklığından çıkması için haklı sebep oluşturmayacağı" gerekçesiyle davanın reddine karar verilmesinin isabetsiz olduğu-
Davacının tanık listesinde bildirmediği kişiler tanık olarak dinlenemeyecek olup, davacı kadın yararına hükmedilecek yoksulluk nafakasının hakkaniyet ilkesi dikkate alınarak tespit edilip, ortak çocukların velayeti konusunda uzmandan rapor alındıktan sonra sonucuna göre karar verilmesi gerektiği-
Davacı vekilinin, müvekkilinin ortaklıktan ayrılmasına ve ayrılma payının hesaplanarak davalı şirketten tahsiline karar verilmesini istediği, davanın, haklı nedenlerin mevcut olduğunun ortaya konmasıyla ispatlanabileceği- Davacı vekilinin tanık deliline dayandığı, iki kez tanık listesi verdiği, davacı vekilinin ilk tanık listesindeki tanıkların dinlenmesinden açıkça vazgeçtiğine dair imzasını taşıyan bir beyanının bulunmadığı-Mahkemece ikinci tanık listesindeki tanıkların dinlenilmemesi doğru olsa da, birinci tanık listesinde bildirilen tanıkların dinlenilmesinin gerektiği, ayrıca, delil gösteren tarafın karşı tarafın açık izni olmadıkça o delile dayanmaktan vazgeçemeyeceği için ikinci tanık listesinin dinlenmesinin talep edilmesi, somut olayda davalı vekilinin açık izni olmadığından birinci tanık listesinin dinlenilmesinden vazgeçildiği anlamına gelmediği-