Davacıların inançlı işlem iddiasını yazılı delil ile ispat edemediği, delil başlangıcı niteliğinde bir belgenin de dosyaya sunulmadığı gibi, bölge adliye mahkemesince hükme esas alınan vekaletnamesinin de niteliği ve içeriği itibariyle delil başlangıcı niteliğinde olduğunu söyleyebilme olanağının olmadığı, ne var ki, davacılar dava dilekçesinde açıkça yemin deliline de dayanmış olup, mahkemece davacıların davalıya yemin teklif hakkı hatırlatılmadan sonuca gidildiği, hâl böyle olunca, davacılara davalıya yemin teklif etme hakkının hatırlatılması, bu hakkın kullanılıp inançlı işlemin varlığının ispatlanması halinde, diğer davalılar yönünden TMK'nın 1023. maddesi uyarınca değerlendirme yapılarak sonucuna göre bir karar verilmesi gerekeceği-
Dava konusu taşınmazın davalının kullanımında olduğunu, intifadan men koşulunun gerçekleştiği ve davacının payına karşılık çekişmesiz olarak kullandığı bir kısım yerin bulunmadığı hususlarının ispat külfetinin davacı tarafa ait olduğu- Davacının dava dilekçesinde yemin deliline dayandığı, öncelikle davacı tarafa yemin teklif hakkını kullanmak isteyip istemediğinin sorulması, yemin teklif edildiği ve davalı taraf da bu teklifi kabul ettiği takdirde HMK'nin 228. vd. maddelerinde gösterilen usul uygulanarak öncelikle yemin teklif eden davacı tarafa kesin süre verilerek, taşınmazın davalının kullanımında olduğu, ecrimisil istenen süreden önce davacı paydaşın davaya konu taşınmazdan ya da gelirinden yararlanmak isteğinin davalı paydaşa bildirildiği ve davacının payına karşılık taşınmazda çekişmesiz olarak kullandığı bir kısım yerin bulunmadığı hususlarıyla ilgili yemin metni hazırlanmasının istenmesi, hazırlanacak yemin metni mahkeme hakimince denetlenerek davacının bilgisi dahilinde olabilecek hususlar dikkate alınarak yemin metninin düzenlenmesi, karşı tarafın yemini kendisine teklif edilen yemin metni çerçevesinde eda etmesinin sağlanması, ayrıca intifadan men şartının gerçekleşip gerçekleşmediğinin ve davacının payına karşılık çekişmesiz olarak kullandığı veya kullanabileceği bir kısım yer bulunup bulunmadığının araştırılarak ondan sonra hasıl olacak sonuca göre tüm deliller birlikte değerlendirilerek bir karar verilmesi gerekeceği- İcra takibine ve incelenen itirazın iptali davasına konu edilen alacağın likit ya da muayyen olduğunu, bu miktarın yargılama yapılmaksızın basit bir hesaplama işlemiyle tespit edilebilir nitelikte olduğunu kabul etme olanağının bulunmadığı, bu sebeple icra inkar tazminatının reddi gerekeceği-
İİK 89/3 uyarınca, icra dairesi tarafından gönderilen haciz ihbarnamelerine süresinde itiraz etmeyen ve menfi tespit davası açan üçüncü şahıs, takip borçlusuna borçlu olmadığını veya malın takip borçlusuna ait olmadığını ispat etmeye mecbur olduğu- İspat külfeti davacıda olduğundan, mahkemece yemin teklif etme hakkının hatırlatılması, ancak ispat yükü kendisine düşen tarafın yemin deliline başvuru hakkının varlığı halinde mümkün olduğu- İspat külfeti kendisinde olmayan tarafın, karşı tarafa yönelttiği yeminin hukuki sonuç doğurmayacağı-
Yemin deliline başvurabilmek için öncelikle yemin önerisinde bulunanın ileri sürdüğü diğer delillerin incelenmesi ve bunların yeterli olmadığının anlaşılması gerekeceği, o halde, mahkemece, davacının dava dilekçesinde açıkça yemin deliline dayandığı gözetildiğinde, öncelikle davacı tarafa yemin teklif hakkını kullanmak isteyip istemediğinin sorulması, yemin teklif edildiği ve davalı taraf da bu teklifi kabul ettiği takdirde HMK'nin 228. vd. maddelerinde gösterilen usul uygulanarak yeminli beyanının alınması, yeminin şartlı olup-olmadığının belirlenmesi ve oluşacak sonuca göre dava konusu parsel yönünden, davacının elatmanın önlenmesi ve ecrimisil isteği hakkında bir karar verilmesi gerekeceği-
İşçilik alacağı bakımından çalışma olgusunun her türlü delille ispatlanabileceği,hizmet tespiti davalarında farklı yargılama usulü olduğu ve resen araştırma ilkesinin geçerli olduğu- Hizmet tespiti davalarında yemin teklif edilemeyeceği ancak işçilik alacağı davasında çalışma olgusunun ispatlanması bakımından yemin teklif etmeye engel bir durumun bulunmadığı-
Kendisine hiç bir ispat külfeti düşmeyen davalıların, bu konuda davacı tarafa gerekmediği halde yemin teklif etmeleri halinde, mahkemenin "ispat yükümlülüğünün kendilerinde olmadığını ve bu yükümlülüğü devralıp almayacaklarını" açıkça sorması, kabul ettikleri takdirde bunun tutanağa geçirildikten sonra yeminin eda ettirilmesi gerektiği- Kadastro tespiti sırasında düzenlenen tutanakta "çekişme konusu taşınmazın tarafların ortak murisi ..'dan geldiği, mirasçılarının iştirak halinde mülkiyet olarak zilyet ve tasarruf ettikleri" belirtildiğinden, "çekişme konusu taşınmazın diğer muris .. tarafından satın alındığını, o tarihten bu yana malik sıfatıyla diğer muris ... ve mirasçılarının zilyet ve tasarrufunda bulunduğunu, adına tespit yapılan davalıların davaya konu taşınmaz ile ilgilerinin bulunmadığını" iddia eden tarafın bu iddiasını kanıtlaması gerektiği- Davacıların dayandığı (07.03.1984 tarihli) "tarla alım-satım senedi" başlıklı senette satıcı olarak yer alan (1917) doğumlu kişinin 1973 yılında ölmüş olduğu, ayrıca bir kısım mahalli bilirkişi ve tanık beyanlarında "çekişme konusu taşınmazın muris ...'den davacı ve davalıların ortak murisine intikal ettiğinin" belirtildiği görüldüğünden, mahkemece yerel bilirkişi ve tanıkların tümü hazır olduğu halde taşınmaz başında yeniden keşif yapılması, yerel bilirkişi ve tanıklardan, senette satıcı olarak yer alan (1917) doğumlu kişinin 1973 yılında vefat ettiği ve senet tarihinin de 1984 olduğu nazara alınarak, taşınmazın kime ait olduğunun etraflıca sorulması, dinlenen yerel bilirkişi ve tanık beyanlarının çelişmesi aâlinde gerektiğinde yüzleştirme yapılmak suretiyle çelişkinin giderilmeye çalışılması gerektiği-
Başka delili olmayan taraf yemin teklif edebileceği gibi, delili olan taraf dahi yemin teklif edebileceği, yemin teklif edilebilmesi için açıkça bu delile dayanılmış olması gerektiği, somut olayda davalı vekili tarafından, süresi içerisinde ibraz edilen cevap dilekçesi ile yemin deliline dayanılmış olup mahkemece davalı vekilinin yemin delilinin kullanılması isteminin reddine karar verilmesi usule aykırı olduğundan, mahkemece davalı tarafın yemin delili değerlendirilip sonucuna göre bir karar verilmesi gerektiği-
Elatmanın önlenmesi, yıkım ve ecrimisil, birleşen dava ise satın alma ve eklemeli kazanmayı sağlayan zilyetliğe dayalı tapu iptali ve tescil isteği bunun mümkün bulunmaması halinde ödenen bedel ile sözleşmede kararlaştırılan cezai şartın tahsili isteği- Davaya konu olan ve davalı tarafından fotokopisi sunulan sözleşmeye ilişkin olarak tanık dinlemiş ve birleşen dosya davacısı birleşen dosya davalısına, "davanın mevcut delillerle ispat edilemediği kanaati söz konusu ise yemin teklifinde bulunduğunu" belirtmiş, birleşen dosya davalısı da "şartlı yemin teklifinde bulunulamayacağından yemin teklifini reddettiğini" ifade etmiş ise de, yapılan yemin teklifinin usulüne uygun olmadığı- Mahkemece davanın 1086 sayılı HUMK zamanında açıldığı ve birleşen dosya davacısının dava dilekçesinde her türlü delil demek suretiyle yemin deliline dayandığı gözetildiğinde, öncelikle karşı davacı tarafa yemin teklif hakkını kullanmak isteyip istemediğinin sorulması (HMK.m.227), yemin teklif edildiği ve karşı davalı da bu teklifi kabul ettiği takdirde HMK'nin 228. vd. maddelerinde gösterilen usul uygulanarak yeminli beyanının alınması, yeminin şartlı olup-olmadığının belirlenmesi ve oluşacak sonuca göre birleşen dosyada davacının tazminat isteği hakkında bir karar verilmesi gerektiği-
Hukuki dinlenilme hakkı, bilgilenme/bilgilendirme, açıklama yapma, yargı organlarınca dikkate alınma ve kararların gerekçeli olması gibi hususları içerdiği, bilgilenme hakkı, yargılamanın içeriğine dair tam bir bilgi sahibi olmanın yanında gerek karşı tarafın gerekse de yargı organlarının dosya içeriğine yapmış oldukları işlemleri öğrenmelerini kapsadığı, bilgilenme/ bilgilendirme hakkının etkin biçimde kullanılabilmesi için gönderilecek tebligat ve davetiyelerde kanunda öngörülmüş şekil şartlarına sıkı sıkıya uyulması gerektiği, somut olayda bilirkişi raporunun davalıya tebliği gerekirken tebliğ edilmeden hukuki dinlenilme hakkı kısıtlanarak karar verildiği- Yeminin konusunun, davanın çözümü bakımından önem taşıyan, çekişmeli olan ve kişinin kendisinden kaynaklanan vakıalardan oluştuğu, bir kimsenin bir hususu bilmesi onun kendisinden kaynaklanan vakıa sayılacağı, somut olayda davalı taraf, süresinde verdiği cevap dilekçesinde açıkça yemin deliline dayanmış olmasına rağmen herhangi bir gerekçe belirtilmeksizin bu teklifin yerine getirilmemesinin hatalı olduğu-
Davacı, dava dilekçesinde yemin deliline dayandığından, mahkemece yemin konusunda ihtaratta bulunulmaması HMK'nın 227/1. maddesi gereğince isabetli olmadığı-