İhtiyaten haciz edilen malın, ihtiyati haciz icrai hacze çevrildikten sonra başka bir alacaklı tarafından kesin olarak haciz edilmesi halinde, İİK'nun 268. maddesinin uygulanamayacağı (Bu durumda ancak İİK. mad. 100'dekiler koşullar çerçevesinde hacze katılmanın mümkün olabileceği)–
İştirak halinde mülkiyet hükümlerine tabi taşınmazın tapu kaydına haciz koyan alacaklının, İİK’nun 106. maddesinde öngörülen bir sene içinde icra hukuk mahkemesinden "yetki belgesi" alıp, ortaklığın giderilmesi (izale-i şüyu) davası açması halinde, süresinde satış istenmiş sayılacağı-
Yasal süreler geçmeden borçlunun onayı ile konulan haczin üçüncü kişilere karşı hüküm ifade etmeyeceği ve bu durumda, haczin, yasal süreler geçtikten sonra konulmuş kabul edileceği—
«Hacizli taşınmazın imar durumunun sorularak kıymet takdiri yapılmasının istenmesi»nin «satış talebi» niteliğinde sayılamayacağı ve bu nedenle haczin düşmesini önleyemeyeceği-
Kamu idaresince konulan haczin üçüncü kişilerce konulan hacze katılabilmesi için kamu idaresince aynı malın usulüne uygun biçimde hacze-dilmiş olması gerektiği—
Genel kredi sözleşmesinin İİK’nun 100/I-3. maddesinde öngörülen belgelerden olmadığı—
Mülkiyeti muhafaza sözleşmesinin alıcının ikametgahı noterliğince tasdik ve özel siciline şerh edilmemiş olması halinde geçerli olmayacağı, mülkiyeti muhafaza sözleşmesine dayanan satıcıya sıra cetvelinde öncelik hakkı tanımayacağı ve bu kişinin araç üzerine koyduğu ihtiyati (ve kesin) hacizin İİK. 268 (ve 100)'de öngörülen kurallar çerçevesinde satıcıya hak tanıyacağı–
İpotek borcundan artan miktarın birden fazla alacaklı tarafından haczedilmiş olması halinde, haciz tarihlerine göre derece kararının (sıra cetvelinin) düzenlenmesi gerekeceği—
Hacizli aracın sicil kaydına paraya çevrilmeden önce kamu alacağından dolayı haciz konulması halinde İİK’nun 100. maddesindeki koşullar aranmaksızın, kamu alacağının da hacze katılacağı ve satış bedelinin garameten paylaştırılması gerekeceği—
Taşınmazın tapu kaydına haciz şerhinin konulmasıyla, taşınmazın fiilen haciz edilmiş sayılacağı ve «derece kararı»nda bu tarihin gözönünde bulundurulacağı—