Çekin ibraz şerhinde «ibraz tarihi»nin bulunmaması halinde, çekin çek niteliğini kaybedeceği ve düzenlenen belgenin «adi havale» niteliğini taşıyacağı—
Çekte «keşide yeri»nin -köy, ilçe, il gibi- «idari birim» olarak belirtilmesi gerektiğinden, çekte «keşide yeri» olarak belirtilen yerin tereddüt halinde «idari birim» olup olmadığının icra mahkemesince araştırılarak, sonucuna göre karar verilmesi gerekeceği—
Bonoda «lehtar» ve «keşideci» sıfatlarının birleşemeyeceği (keşidecinin, kendisini «lehtar» olarak göstererek bono düzenleyemeyeceği)-
Takip konusu bono’nun, taraflar arasındaki iki tarafa borç yükleyen sözleşme (protokol) uyarınca «teminat senedi» olarak düzenlenmiş olduğunun anlaşılması halinde, bononun «mücerret borç ikrarı»nı içeren bir senet olmaktan çıkacağı ve «bono» niteliğini kaybedeceği (kambiyo senetlerine mahsus haciz yolu ile takibe konu olamayacağı)—
Borçluya karşı müracaat sorumlusu durumunda olan alacaklının, kendisinin sorumlu olduğu kimseye «müracaat borçlusu» olarak başvuramayacağı—
Çek arkasında yer alan ve tarihi de içeren «men talimatı»na yönelik banka açıklamasının ibraz niteliğinde olduğu, ciro silsilesi içinde yer alan takip alacaklısına «dönüş cirosu»nun zorunlu bulunmadığı-
Sadece «takip talebi»nde veya hem «takip talebi»nde ve hem de «ödeme (icra) emri»nde, takip konusu yabancı para alacağının Türk parası ile tutarının (karşılığının) -«harca esas değer» olarak- gösterilmemiş olması halinde, icra mahkemesince doğrudan doğruya (kendiliğinden) veya (süresiz) şikayet yoluyla yapılacak başvuru üzerine «takibin iptaline» karar verilmesi gerekeceği, İİK. 58/II-3 hükmünün devletin hükümranlık hakları ve kamu düzeniyle ilgili bir hüküm olduğu—
Süresinde ibraz edilmeyen çekin «havale» hükmünde olup, hamilin keşideciye ve cirantalara karşı müracaat hakkını kaybedeceği—
Çekin bankaya ibrazından sonra başkalarına ciro edilebileceği, bu cironun «alacağın temliki» sonuçlarını doğuracağı, ancak bu durumun çekin niteliğini kaybetmesine neden olmayacağı—