Davalı ile rodövans sözleşmesini imzalayan dava dışı şirketin, komşu taşınmazlara bir zarar vermesi durumunda 6098 sayılı Türk Borçlar Kanunu'nun 49. maddesi hükmü uyarınca kusura dayanan bir sorumluluk altında olacağı ve ruhsat sahibi davalı şirketin sorumluluğunun ise Türk Medeni Kanunu'nun 730. ve 738. maddeleri anlamında objektif kusursuz sorumluluğu olduğu- Davalı şirket ile rödovans sözleşmesi imzalayan dava dışı M.. Madencilik Şirketi arasında yapılan sözleşmenin tarafları yönünden bağlayıcıyken sözleşmenin tarafı olmayan, davacılar bakımından hüküm ifade etmeyeceği-
Kira sözleşmeleri taraflara şahsi hak sağladığından kiracının, kiralananı haksız şekilde kullanan kişilerin müdahalelerinin önlenmesini talep etme ve bu müdahale sonucu ortaya çıkan zarar sebebiyle tazminat isteminde bulunma hakkına sahip olacağı-
Dava konusu olayda, davalının tesisinin verdiği zarar nedeniyle manevi zararın oluştuğu kanıtlanamadığından bu istemin reddi gerekeceği-
Komşuluk hukukundan kaynaklanan tazminat davalarında öncelikle davacının uğramış olduğu zararın miktarının bilirkişi aracılığı ile tespit edilmesi, tazminatın bu zarara göre tayin ve takdir edilmesi ve tazminat miktarının hiçbir zaman zararı aşamayacağı-
Komşuluk hukukundan kaynaklanan elatmanın önlenmesi davalarında davalının kusurlu olmasının aranmadığı, davada objektif her normal insanın duyarlılığına göre elatmaya katlanıp katlanamayacağı araştırılmalı; sonuçta katlanılabilir, hoşgörü sınırlarını aşan bir zarar veya elatmanın varlığı tespit edildiği takdirde mülkiyet hakkının taşkın olarak kullanıldığı sonucuna varılması gerektiği ve taşkın kullanma belirlendiği takdirde elatmanın tamamen ortadan kaldırılması veya tahammül sınırları içerisine çekilebilmesi için ne gibi önlemlerin alınması gerektiği bilirkişiler aracılığı ile tespit edilerek, tarafların yarar ve çıkar dengeleri gözetilerek bunların en uygununa karar verilmesi gerektiği- Davacının, kendi taşınmazı üzerine ruhsatsız olarak yapılan yapının taşınmazına zarar verdiğini ileri sürerek elatmanın önlenmesi ve kal istemiyle açmış olduğu davada, davalı tarafın kendi taşınmazı içinde yaptığı eklenti bina ve tuvaletten davacının zararının olup olmadığı, olmuş ise ne olduğu hususu araştırmadan salt eklentinin ruhsatsız ve imara aykırı bulunduğu gerekçesiyle davanın kabulüne karar verilmesinin isabetsiz olduğu-
Davalı tarafından işletilen termik santralden çevreye yayılan atıklar nedeniyle dava konusu taşınmazların tarım toprağı özelliğini kaybetmesi nedeniyle verim kaybına uğramasından dolayı açılan davada; dava konusu taşınmazların toprak yapısı araştırılarak, tarım toprağı özelliğini kaybedip kaybetmediği, kömür küllerinin kalıcı etki meydana getirip getirmediği, taşınmaz tarım toprağı özelliğini kaybetmişse veya kalıcı etki meydana gelmişse bunun davalıya ait işletmeden kaynaklanıp kaynaklanmadığı, bu kayıp ve kalıcı etkinin hangi oranda olduğu; yine toprağa karıştığı iddia edilen maddelerin taşınmazın bulunduğu yerde yetiştirilecek ürüne zarar verip vermediği, ürünün gelişmesini ve beslenmesini etkileyip etkilemediği, etkilemişse bunun hangi oranda gerçekleştiği, gerekirse ilgili birimlerde analiz yaptırılarak belirlenmesi gerekeceği-
Davacı, evinde meydana gelen zararın taş ocağı işleten davalının kayaların parçalanması için patlayıcı madde kullanması neticesinde meydana geldiğini ileri sürdüğüne göre tarafların iddia ve savunmaları doğrultusunda mahallinde keşif yapılarak zararın nedeninin araştırılması ve olayda tarafların kusur durumunun belirlenmesi, ayrıca patlama nedeniyle oluşan zararın parasal tutarının hesaplanması için uzman bilirkişiden tespit raporu da birlikte değerlendirilerek, davalı şirketin itirazlarını karşılayacak nitelikte rapor alınması ve sonucuna göre bir karar verilmesi gerekeceği-