Davacının, öncelikle asıl borçludan senetten doğan alacağına ilişkin talepte bulunmadan veya hakkında başlatılan takip sonuçsuz kalmadan asıl borçlu ile birlikte kefil hakkında da dava açtığından adi kefil hakkındaki davanın reddine karar verilmesi gerektiği-
İcra emrinin tebliği üzerine, borçlunun 7 gün içinde icra mahkemesine başvurarak takip konusu borcun zamanaşımına uğradığı veya imhal veya itfa edildiği itirazında bulunabileceği-Takip dayanağı kredi borç sözleşmesinin, "ilam" mahiyetinde bir belge olup olmadığının araştırılması ve ilam mahiyetinde belge olduğunun tespiti halinde, borçlunun şikayetinin İİK. mad. 33/1 kapsamında değerlendirilmesi gerektiği-
Sözleşmede kira bedelinin 01.10.2007 tarihinden sonra yıllık % 15 arttırılacağı hükmünün düzenlendiği, bu şart geçerli olup tarafları bağlayacağından mahkemece sözleşmede yazılı artış oranı doğrultusunda kira miktarının ne olduğu belirlenerek bu miktar üzerinden karar verilmesi gerektiği- Adi kefilin borçtan sorumlu tutulabilmesi için " kefalet akdinden sonra borçlunun iflas etmesi veya hakkında takibat icra olunup da alacaklının hatası olmaksızın semeresiz kalması yahut borçlu aleyhinde Türkiye'de takibat icrasının imkansız hale gelmesi" koşuluna bağlandığından, olayda bu koşullardan hiçbiri gerçekleşmediğine göre asıl borçluya gidilmeden adi kefil hakkında takip yapılamayacağı-
Kiracının kira sözleşmesini usulüne uygun olarak feshettiğini ve kiralananın anahtarını teslim ettiğini kanıtlamak zorunda olduğu, davalı bu konuda yazılı delil sunamadığına göre, delilleri arasında yemin deliline de dayandığından davalının davacıya kiralananı teslim ettiği konusunda yemin teklif etme hakkının bulunduğunun hatırlatılması ve varılacak sonuca göre hüküm kurulması gerektiği- Adi kefil hakkında takip yapılabilmesi için, TBK mad. 585 hükmü uyarınca, kefalet akdinden sonra borçlunun iflas etmesi veya hakkında takip yapılıp da alacaklının hatası olmaksızın semeresiz kalması veya borçlu aleyhine Türkiye'de takip yapılmasının imkansız hale gelmesi gerektiği-
4077 Sayılı Tüketicinin Korunması Hakkındaki Kanun uyarınca, alacaklı bankanın asıl borçlu aleyhine icra takibi yapıp takip semeresiz kalmadıkça kefilden borcun ödenmesini isteyemeyeceği; kefilin bu konudaki şikayetinin süreye bağlı olmadığı-
“Adi kefil” hakkında takip yapılabilmesi için BK.’ nun 486. maddesi uyarınca “kefalet akdinden sonra borçlunun iflas etmesi veya hakkında takip yapılıp da alacaklının hatası olmaksızın takibin semeresiz kalması veya borçlu aleyhine Türkiye’ de takip yapılmasının imkânsız hale gelmesi” gerektiği (Not: Yeni TBK. mad. 585'e göre; borçluya konkordato mehli verilmiş olması koşulu da eklenmiştir.); bu koşullar gerçekleşmeden kefil hakkında doğrudan icra takibi yapılamayacağı gibi, buna dayanarak da “itirazın kaldırılması”nın istenemeyeceği-
  • 1
  • 2
  • 3
  • kayıt gösteriliyor