Avukatın azledilmeden önce akdi ve karşı yan ücret alacağına konu dava dosyalarını davalı lehine sonuçlandırması karşısında, azlin haklı ya da haksız olduğuna bakılmaksızın davacı avukatın akdi ve karşı yan ücretlerine hak kazandığının kabulü gerektiği- Taraflar arasındaki  sözleşmede, "önalım hakkına konu taşınmazın %30'u" avukatlık ücreti olarak kararlaştırılmış olup , ön alım davalarına konu 4 adet dosyanın harçlandırılmış müddeabihleri üzerinden tavan oran olan %25 esas alınarak akdi vekalet ücreti takdir edilmesi gerektiği; dava konusu dosyalarla ilgisi olmayan ve azil tarihinden sonra yapılan icra dosyasındaki kıymet takdir raporunda belirlenen hisse değerleri esas alınarak karar verilemeyeceği- Vekalet ücreti alacağı, icra takip tarihi itibariyle muaccel hale geldiğinden, mahkemece, "dava tarihi" değil, icra takip tarihi esas alınarak faize hükmedilmesi gerektiği-
13. HD. 09.06.2016 T. E: 14253, K: 14821-
Sözleşme aşamasında henüz açılmış bir dava ya da icra takibi bulunmadığından, taraflar arasında imzalanan sözleşmede işin konusu ve hukuki yardım genel hatlarıyla ancak açıkça belirlenmiş olup, sözleşmede "avukatın hukuki yardımının karşılığı" olan meblağ maktu olarak kararlaştırılmış olup bu sözleşmenin, Avukatlık Kanunu'nun 163. maddesindeki şartları taşımakta olduğu- Davalı avukatın, dava dışı şirketin genel kurul toplantılarına katıldığı, genel kurul kararının iptali ile şirkete kayyum tayini için dava açtığı, tespitler yaptırdığı, keşiflere katıldığı, idari mercilere dilekçeler yazdığı ve davacıyı temsil ettiği, gerekli müracatları yaptığı, bir başka ifade ile sözleşme ile kendisine yüklenen görevleri yerine getirdiği, ancak davacının başka bir avukat vasıtası ile Asliye Ticaret Mahkemesine başvurarak davasından feragat ettiği ve şirket hissesini diğer ortaklara devrettiği anlaşılmakla, davalı avukatın görevini özenle yerine getirdiği, ancak muvafakatı dışında başka bir avukat aracılığı ile davacının hissesini diğer ortaklara devrettiği de sabit olduğundan, davacının, sözleşmede kararlaştırılan vekalet ücretini davalıya ödemekle yükümlü olduğunun kabulü gerektiği- Davacının şirket hissesini devrettikten sonra sözleşmedeki ücretin orantısız, iyiniyet ve ahlak kurallarına aykırı olduğunu ileri sürmesinin açıkça iyiniyet kurallarına aykırılık oluşturacağı-
Davacı, müvekkillerinin hasımları ile sulh oldukları ve bu nedenle haksız azledildiği gerekçesiyle vekalet ücret sözleşmesinde belirlenen vekalet ücretinin müvekkilleri ve hasımlarından müteselsilen tahsilini istemiş olup, taraflar arasında “Avukatlık Sözleşmesi” imzalandığı, davacı avukatın, müvekkilleri adına tapu iptal ve tescil davaları açtığı ve bu davada  davacı asillerin davadan feragat ettikleri, mahkemece de feragat nedeniyle davaların reddine karar verildiği anlaşılmakla, davalılar ile açılan davalarda davalı olarak gösterilenlerin diğer davalıların yakın akraba olmaları, davanın açılmasından çok kısa bir süre sonra, asillerin davadan feragat edip taşınmazlar üzerindeki tüm takyidatları kaldırmaları ve hemen akabinde de davacı avukatı azletmeleri karşısında, söz konusu feragatlerin "sulh niteliğinde" olduğunun kabulü gerekceği- Avukatlık Kanunu mad. 165 uyarınca, müvekkille sulh olan karşı tarafın da vekalet ücretinden sorumlu olacağı ve bu durumda davacının hak ettiği vekalet ücretinin müvekkilleri ile imzaladığı “Avukatlık Sözleşmesi” hükümlerine göre belirlenmesi gerektiği- "Davacı ile davalının tapu iptali davasında anlaşma ile dava sonuçlanırsa, iş sahibi tarafından avukata dava sonuçlandığında gayrimenkullerin karar tarihindeki rayiç bedeli üzerinden % 17,5 vekalet ücreti ödeneceği" şeklindeki hükmün, dava konusu taşınmazların bir kısmının aynen avukata ait olacağı hükmünü taşımadığından, hasılı davaya iştirak niteliğinde olmadığı, ancak Avukatlık Kanunu mad.163 gereğince avukatlık sözleşmesinin belli bir hukukî yardımı ve meblâğı yahut değeri kapsaması gerektiğinden, sözleşmede belirtilen “gayrimenkullerin karar tarihindeki rayiç bedeli” ibaresi belirgin yada belirlenebilir bir meblağı ifade etmediğinden, sözleşmenin bu bendi geçersiz olup, mahkemece geçerli bir sözleşme hükmü bulunmadığından sonuç olarak dava değeri olarak gösterilen ve harçlandırılan bedellerin avukatın emek ve mesaisine göre takdir edilen % 10’u üzerinden hüküm kurulmasında hukuka aykırılık bulunmadığı-  Avukatlık sözleşmesinde sözleşme bedelinin ihtimallere göre belirlendiği, tapu iptal tescil davasının tarafların anlaşması ile sonuçlanması halinin de ayrıca düzenlendiği anlaşıldığından, açılan tapu iptal tescil davası da tarafların anlaşması ile sonuçlanmış olduğundan, mahkemece olayın özelliğine uygun düşmeyen sözleşmenin bir başka maddesinde belirlenen maktu vekalet ücretine de hükmedilmiş olmasının isabetsiz olduğu-
Avukatlık ücretine hükmedilirken, hukuki yardımın başladığı tarihte yürürlükte bulunan Avukatlık Kanunu'nun ilgili hükümlerinin uygulanması gerektiği Hukuki yardımın ne zaman başladığı konusu ise değişken olup her işlemin özelliğine göre farklılık gösterebileceğinden, dava açılmış ise, davanın açıldığı, ya da tespitin yapıldığı tarih, müvekkil aleyhine dava açılmış ise cevap verme tarihi, ya da vekaletnamenin verilme tarihin hukuki yardımın başladığı tarih olarak esas alınması gerektiği- Değeri parayla ölçülebilen dava ve işlerde, hukuki yardımın başladığı tarihteki yürürlükte olan kanun hükümleri uygulanarak, hukuki yardımın yapıldığı tarih 2.5.2001 tarihinden önce ise asgari ücret tarifeleri, bu tarih ile 20.1.2004 tarihleri arasında hukuki yardım başlamışsa "yüzde beş" ile "onbeş", bu tarihten sonra ise, "yüzde onu" ile "yüzde yirmi arasındaki bir oran tatbik edileceği, değeri parayla ölçülemeyen davalarda ise avukatlık asgari ücret tarifeleri uygulanacağı- Taraflar arasında geçerli ücret sözleşmesi bulunmadığından, dayanak olan icra takibinin 18.01.2002 tarihinde başladığı ve aynı yıl itirazın iptali davası açıldığına göre davalı avukatın, bu tarihte yürürlükte bulunan Avukatlık Kanunu hükümleri gereğince, yine bu tarihteki %5 - %15 oran arasında vekalet ücreti istemeye hak kazanmış olduğu, hesaplamada alt sınırın uygulanması gerektiğinin davacı lehine kazanılmış hak oluşturduğu dikkate alınarak mahkemece, icra dosyası yönünden tahsil edilen bedel üzerinden, dava dosyası yönünden müddeabih üzerinden alt sınır olan "%5" oranında vekalet ücreti hesaplanarak hasıl olacak sonuca uygun bir karar verilmesi gerekirken, %10 -%20 oran arasından %10 oranı dikkate alınarak yazılı şekilde karar verilmiş olmasının isabetsiz olduğu-
Taraflar arasında, davaların görüldüğü sırada da devam eden bir hukuki danışmanlık sözleşmesinin mevcut olması ve özellikle bu sözleşmedeki "...müvekkilin dava ve takip işleri, danışmanlık hizmetine dahil değildir. Bu işlere ait ücretler, dava ve takip konularının içeriklerine göre taraflarca değerlendirilecek, karşılıklı mutabık kalınması halinde, ayrıca ücretlendirilecektir..." şeklindeki özel düzenleme karşısında, davacı ve davalı arasında hiçbir yazılı ücret sözleşmesinin bulunmadığının kabul edilemeyeceği- Taraflar arasındaki sözleşme ilişkisini, “danışmanlık hizmeti” ile “dava ve işler” şeklinde, birbirinden bağımsız olarak değerlendirmenin isabetsiz olduğu- Davalar yönünden vekalet ilişkisinin, taraflar arasındaki “danışmanlık hizmeti” konusundaki ilk ve esas sözleşmede yer verilen özel bir düzenleme sonucunda gerçekleştiği açık olup “Hizmet Hukuk Müşavirliği” olarak adlandırılan, hizmet ve vekalet sözleşmelerinin unsurlarını kapsayan, karma nitelikteki bu tip danışmanlık sözleşmelerinin, Avukatlık Kanunu’nun 164/4. maddesinde öngörülen sınırlandırmalardan bağımsız olarak geçerli olarak kabul edildiği ve bu konudaki ihtilafların da, tarafların serbest iradeleri ile düzenledikleri ve geçerli olan bu sözleşme hükümlerine göre çözümlenmesi gerektiği- Taraflar arasındaki sözleşme ilişkisi bütün olarak değerlendirip, dava konusu uyuşmazlığın da, sözleşmedeki özel düzenleme esas alınarak çözümlenmesi gerektiği- Tahkim davalarını takip edip sonuçlandıran davacı avukatın, vekalet ücretine hak kazandığı ancak gerek danışmanlık sözleşmesinin gerekse bu sözleşmedeki özel düzenlemenin gereğini yerine getirmeyen, davalı müvekkiline ücret konusunda bilgi ve hesap verip, olası bir mutabakat sağlamayan davacının, edimlerini ve vekalet sözleşmesinden kaynaklanan yükümlülüklerini yerine getirmemiş olmasının, kendi lehine sonuçlar doğurması kabul edilemeyeceğinden, mahkemece, söz konusu tahkim davalarında, davacı avukatın, davalıya sağladığı hukuki yardım nedeniyle sarf etmiş olduğu emek ve mesaisine karşılık, hak ve nesafete göre alması gereken vekalet ücreti tespit edilip, tespit edilecek bu miktar üzerinden hüküm kurulması gerektiği-
Davacı avukatın davalı namına takip ettiği davada tüm yasal yolları tüketilip henüz karar kesinleşmeden vekillikten istifasının haksız bir istifa olduğu- Taraflar arasında düzenlenen ücret sözleşmesinde kararlaştırılan ücretin, sadece şirket aleyhine açılacak akdin ifası davası işi için olduğu, bu işle ilgili olsa dahi bundan doğacak herhangi bir başka işi kapsamına almayacağı açık olduğundan verilen işin, icra safhasını kapsamadığını kabul etmek gerektiği-
Avukatlık ücret sözleşmesinin düzenlendiği tarihte davalı fiil ehliyetine haiz olmadığından, düzenlenen avukatlık ücret sözleşmesi geçersiz olacağı- Avukatlık ücretine hükmedilirken, hukuki yardımın başladığı tarihte yürürlükte bulunan Avukatlık Kanunu'nun ilgili hükümlerinin uygulanması gerektiği Hukuki yardımın ne zaman başladığı konusu ise değişken olup her işlemin özelliğine göre farklılık gösterebileceğinden, dava açılmış ise, davanın açıldığı, ya da tespitin yapıldığı tarih, müvekkil aleyhine dava açılmış ise cevap verme tarihi, ya da vekaletnamenin verilme tarihin hukuki yardımın başladığı tarih olarak esas alınması gerektiği- Değeri parayla ölçülebilen dava ve işlerde, hukuki yardımın başladığı tarihteki yürürlükte olan kanun hükümleri uygulanarak, hukuki yardımın yapıldığı tarih 2.5.2001 tarihinden önce ise asgari ücret tarifeleri, bu tarih ile 20.1.2004 tarihleri arasında hukuki yardım başlamışsa "yüzde beş" ile "onbeş", bu tarihten sonra ise, "yüzde onu" ile "yüzde yirmi arasındaki bir oran tatbik edileceği, değeri parayla ölçülemeyen davalarda ise avukatlık asgari ücret tarifeleri uygulanacağı- Taraflar arasında geçerli ücret sözleşmesi bulunmadığından, davalı tarafından davacı avukata 15.8.2003 tarihinde vekaletname verildiği, dolayısıyla bu tarih itibariyle sözleşme ilişkisi kurulduğuna göre davacı avukatın, bu tarihte yürürlükte bulunan Avukatlık Kanunu hükümleri gereğince 25.8.2003 tarihinde açılan tapu iptal tescil davasında gösterilen dava değeri üzerinden "yüzde beş ile onbeş" arasındaki bir oran üzerinden vekalet ücreti istemeye hak kazanmış olduğu- Davanın kısmen kabulüne karar verilmesine rağmen, kendisini vekil temsil ettiren davalı yararına reddedilen miktar üzerinden karar tarihinde yürürlükte bulunan Avukatlık asgari ücret tarifesi üzerinden vekalet ücretine karar verilmesi gerektiği-
Vekalet ücretine ilişkin uyuşmazlıkta, davacı avukat hakkında başlatılan ceza ve disiplin soruşturmalarının sonuçları ve kesinleşmesi beklenmeden karar verilmesinin isabetsiz olduğu- Yanlar arasında imzalanan ücret sözleşmesi, 4667 s. K. yürürlüğe girmeden önce düzenlenmiş olduğundan, 5043 s. K. ile eklenen 21. maddenin Anayasa Mahkemesince iptal edildiği de nazara alınarak, 01.05.2001 tarihinde yürürlükte olan 1136 s. Av. K. hükümlerinin uygulanması gerektiği, anılan tarihte yürürlükte olan 1136 s. K. hükümleri uyarınca, başarısızlık halinde ücreti ne olacağı sözleşmede kararlaştırılmadığından, yazılı ücret sözleşmesinin geçersiz olacağı ve geçersiz sözleşme uyarınca davacı avukatın ancak, hukuki yardımın başladığı tarihteki AAÜT uyarınca hesaplanacak ücreti isteyebileceği, mahkemece hukuki yardımın başladığı tarih belirlenip o tarihte yürürlükte olan tarife uyarınca ücretin hesaplanması ve davalıdan tahsiline karar verilmesi gerektiği- Muaccel bir borcun borçlusu, alacaklının ihtarıyla mütemerrit olacağından, ihtarname ile temerrüdün oluştuğu ispatlanamadığından, ancak dava tarihinden itibaren faiz istenebileceği-
Avukatlık sözleşmesinin hükmün kesinleşmesi ile sona erdiğinden açıkça sonlandırılmadığı veya diğer sona erme nedenleri bulunmadığı takdirde, vekalet ilişkisi halen devam ediyor olacağından, eğer ki, kesinleşme sürecinden sonraki işlemler için de aynı avukatın işe devam etmesi isteniyorsa, ayrı bir avukatlık sözleşmesi yapılması gerekip, hükümlü ile arasında uyarlama davasında kendisini temsil etmesi yönünde avukatlık sözleşmesi bulunduğuna dair bilgi veya belge mevcut olmadığı halde, sırf kesinleşen davada hükümlünün savunmanlığını yaptığı ve aralarında henüz geçerliliği sona ermemiş vekalet ilişkisi vardır gerekçesiyle avukata yapılmış olan tebligatın, uyarlama davası açısından geçersiz sayılacağı-
  • 1
  • 2
  • 3
  • kayıt gösteriliyor