HMK. mad. 241 koşulları da oluşmadan, davacının dinlenmelerinden açıkça vazgeçmediği tanıkların dinlenmeden hüküm kurulmasının hukuki dinlenilme hakkının (HMK m.27) ihlali niteliğinde olduğu-
Davacı tanıklarının yurt dışında istinabe suretiyle alınan beyanlarının hüküm tarihinden sonra dosyaya girdiği ve bu beyanların değerlendirilmeden hüküm tesis edildiği anlaşıldığından, bu tanıkların dinlenmesinden vazgeçilmediğine göre, davacının iddiasını kanıtlama hakkını kısıtlayacak şekilde karar verilmesinin isabetsiz olduğu- Karar sonrasında dosyaya gelen yabancı dildeki tanık beyanlarının öncelikle Türkçe’ye çevirisinin yapılması ve mahkemece beyanlar değerlendirildikten sonra çözüme gidilmesi gerektiği-
Taraflardan biri diğer tarafın kasıtlı aldatmasıyla sözleşme yapmaya yöneltilmişse yanılma (hata) esaslı olmasa bile aldatılan taraf için sözleşmenin bağlayıcı sayılamayacağı; koşulların varlığı halinde aldatılan tarafın hakkını kullanmak suretiyle hukuki ilişkiyi geçmişe etkili (makable şamil) olarak ortadan kaldırabileceği ve verdiği şeyi geri isteyebileceği- Aldatmanın (hile) her türlü delille ispat edilebileceği- Davacının aldatma (hile) iddiası yönünde bildirdiği tanıkların dinlenmesi gerektiği-
İ.lı işlem hukuki nedenine dayalı tapu iptal ve tescil isteğine ilişkin davada, davacı, davalı ... ile aralarındaki sözleşmeye bağlı olarak inançlı işlem hukuki nedenine dayandığına ve sözleşmeye davalı tarafından itiraz edilmediğine göre davacının iddiasını tanıkla ispatlaması mümkün olup davacı tanığı ...'ın yöntemince duruşmaya çağrılarak davacının iddiaları hakkında beyanının alınması, davacının inançlı işlemin belgesi olarak bildirildiği sözleşme aslının ... Cumhuriyet Başsavcılığının 2013/2044 sayılı soruşturma dosyasından getirilmesi, böylece tüm delillerin değerlendirilerek sonucuna uygun bir karar verilmesi gerektiği-
Davacı erkek cevaba cevap dilekçesinde bildirmiş olduğu tanıklarının dinlenilmesinden açıkça vazgeçmediği gibi bu tanıklar yönünden Hukuk Muhakemeleri Kanununun 241. maddesi koşulları da oluşmadığı ve davacı erkeğin açıkça vazgeçmediği bu tanıkları dinlenilmeden hüküm kurulması davacının hukuki dinlenilme hakkının (HMK m. 27) ihlali niteliğinde olup açıklanan sebeple bu tanıklar (HMK) 240 vd. maddeleri gereğince usulüne uygun davetiye ile çağrılarak dinlenilip, deliller hep birlikte değerlendirilerek sonucuna göre karar verilmesi gerektiği-
Evlilik birliğinin temelinden sarsıldığı hukuki sebebine dayanılarak açılmış boşanma davasında mahkemece, tanığın hazır edilmekle dinlenilmesine karar verilmesine rağmen tanık hazır bulunmadığından yargılamanın gecikmesini önlemek için tanığın dinlenilmesinden vazgeçilmiş, davalı erkek açıkça tanığının dinlenmesinden vazgeçmediği gibi tarafların tanıklarını duruşmada hazır bulundurma yükümlülükleri de bulunmadığından HMK 240 gereği tanıkların usulünce davetiye ile çağrılmak suretiyle dinlenerek, delillerin hep birlikte değerlendirilmesi suretiyle sonucuna göre karar verilmesi gerektiği-
Davacı kadın yargılama sırasında tanıklarının dinlenilmesinden vazgeçmemiş olduğundan ve HMK.'nun 241. maddesi koşulları da oluşmamış olduğu halde davalı kadının tanıkları dinlenilmeden, eksik inceleme ile hüküm kurulmasının hatalı olduğu-
Davacı erkeğin tahkikattan önce bildirmiş olduğu ve açıkça vazgeçmediği tanıkları dinlenilmeden, eksik inceleme ile hüküm tesisinin hatalı olduğu-
Mahkeme gerekçesinde "bu davranışın davayı uzatmaya matuf bir davranış olarak değerlendirildiği ve bu nedenle ara karar kurulmadığı" belirtilmiş ise de HMK’da düzenlenen usul kuralları gözetilerek ve hukuki dinlenilme hakkının gereği olarak davalı tanıkları dinlenmeden boşanmaya dair hüküm kurulmasının isabetsiz olduğu-
Her ne kadar dava dosyası tek tanığı dinlenen davacı tarafın talebi üzerine bilirkişiye gönderilmiş ise de; HMK.’un 196 ncı maddesine göre delil gösteren tarafın karşı tarafın açık muvafakati olmadan o delilden vazgeçme hakkı bulunmadığından bu durumun da sonuca etkisinin olmadığı, yargılamanın usul hükümlerine aykırı olarak sonuçlandırılmasının hatalı olduğu-