Soybağı ilişkisinde tanıyan; yanılma, aldatma veya korkutma sebebiyle tanımanın iptalini dava edebileceği ve bu sebeplerin dışında tanıyanın tanımanın iptalini dava etme hakkı bulunmadığından davanın reddine karar verilmesi gerektiği-
Kişisel durumlardaki değişikliklerin nüfus kaydında belirtilmesi ve doğru olmayan kayıtların düzeltilmesi ile “nüfus kayıtlarının düzeltilmesi”nin anlaşılacağı, “kayıt düzeltilmesinin”,  aile kütüğüne düşürülmüş nüfus kaydının bir kısmının “düzeltilmesi” veya “değiştirilmesi” olduğu, bu davanın uygulamada “nüfus kaydının düzeltilmesi davası” olarak adlandırıldığı - Nüfus kaydının düzeltilmesine ilişkin davalarda, resmi kayıt ve belgelere başvurulabileceği gibi, tanık dahil her türlü kanıta başvurulabileceği - 4721 sayılı Türk Medeni Kanununun 321. maddesi hükmüne göre çocuk, ana ve baba evli ise ailenin soyadını taşıyacağı, boşanma veya ölüm üzerine velayetin annede olması soyadında herhangi bir değişikliğe neden olamayacağı - Davada, evlilik birliği içinde doğan küçük A.un, doğumla kazandığı "K." aile soyadının velayet hakkı kapsamında annenin boşanma sonrası edindiği "D." soyadı ile değiştirilmesi talebi olduğu ve dava velayet hakkına dayanılarak açıldığından, başka bir ifade ile, soyadının değiştirilmesi talep edilen A., ergin kişi değil, çocuk olduğundan, davacı annenin velayeti altında olduğu, buna göre; taraflar arasındaki uyuşmazlık, evlilik birliği içinde doğan, boşanma ilamıyla velayeti anneye verilen cocuğun, evlilik içinde doğumla kazandığı soyadının, davacı annesinin soyadı ile değiştirilmesinin mümkün olup olmadığı noktasında olup, çocuğun soyadı TMK'nun soybağının hükümleri başlıklı beşinci ayırımda yer alan 321 ve devamı maddelerinde, velayet hakkı ve kapsamı ise, 6. ayırımda yer alan 335 ve devamı maddelerinde düzenlendiğine göre, görevli mahkemenin Asliye Hukuk Mahkemesi mi, yoksa Aile Mahkemesi mi olduğu hususunun öncelikle çözümlenmesi gerekeceği- Ad ve soyadının değiştirilmesi ancak haklı sebeplere dayanılarak hakimden istenebileceği - Çocuk soyadını; evlilik içinde doğmuş ise; ailenin, başka bir ifade ile babanın: evlilik dışında doğmuş, babayla bir soybağı kurulmamış ise anasının: soybağı ana ve babanın sonradan evlenmesiyle veya tanıma (TMK. m.295) yahut da mahkeme kararıyla (TMK. m. 301) kurulmuş ise babasının soyadını aldığı - Mahkemece, davanın, ergin kişinin haklı sebeple soyadının değiştirilmesi niteliğinde değil, evlilik içinde doğan çocuğun, doğumla kazandığı "aile soyadının" velayet hakkı kapsamında değiştirilmesi talebine ilişkin bulunması ve buna ilişkin değerlendirmenin aile mahkemesi tarafından yapılması gerektiğinden görevsizlik kararı verilmesi gerekeceği -
Başka bir erkekle doğal soy bağı bulunan çocuğun, bu bağ geçersiz kılınmadıkça tanınamayacağı, keza bu çocuğun evlat edinilmesi, evlat edinenle çocuk arasında yapay soy bağının kurulmasına dayanak teşkil ettiği halde, çocuğun gerçek anne ve babasıyla olan doğal soy bağını ortadan kaldırmadığı- Evlat edinmeyle ana ve babaya ait olan haklar ve yükümlülükler evlat edinene geçerse de, çocuğun genetik ana ve babası arasında var olan soy bağı ilişkisi sona ermediğinden, genetik ana ve babanın çocuk ile kişisel ilişki kurma hakkının devam edeceği- Evlatlığın kendi ailesindeki mirasçılığının devam edebilmesinin doğal soy bağı ilişkisinin kurulmasıyla mümkün olduğu-
Davacı tarafından "küçük G. A. ve C. A.’un kendi çocukları olduğunu" ileri sürerek, "küçüklerin babasının kendisi olduğunun tespiti" için açılmış olan davada ki isteğin, "hukuki açıdan tanıma" ya ilişkin olduğu; mahkemece talebin kabulü halinde sadece "küçük G. A. ve C. A.’un davacı tarafından tanınması"na ilişkin hüküm kurulması ile yetinilmesi gerekirken hukuki nitelendirmede yanılgıya düşülerek yerinde olmayan gerekçe ile "küçüklerin babasının davacı olduğunun tespiti ile küçüklerin davacının nüfusuna tescilin şeklinde hüküm kurulamayacağı-
Evlilik dışı doğmuş çocuğun babası tarafından tanınması üzerine babasının soyadını alması halinde, çocuk ergin oluncaya kadar veya baba TMK. m.27 uyarınca koşulları kanıtlanarak soyadını değiştirmedikçe çocuğun soyadının değişmeyeceği-
Davacı “adam öldürmek ve yaralamak” suçlarından tutuklu olup; isnat olunan suçun mahiyeti dikkate alındığında tutukluluk halinin ne kadar süreceği belirsiz olduğundan; bu halin davacının velayet görev ve sorumluluğunu gereği gibi yerine getirmesine engel oluşturacağı-
Tanıma talebinde anne ve çocuğun birlikte hasım gösterilmesi gerekeceği-
Davacının Devlet Hastanesinin doğum raporuna göre doğurduğu kişinin baba adı olarak kaydettirdiği isim ile davacıların evlenmeleri üzerine davacılar bildirimi ile evlilik hanesine farklı bir adın yazıldığı, bekarlık hanesindeki kaydın hem ilk tescil hem de resmi doğum raporuna göre yapılan tescil olduğu anlaşılmakta olup, mahkemece, annenin bekarlık hanesindeki çocuğun babası tarafından tanınması sureti ile her zaman baba hanesine kaydedilebileceği de dikkate alınarak davanın reddine karar verilmesi gerekirken, resmi belgeye dayalı olarak yapılan gerçek kaydın iptaline karar verilmesi bozmayı gerektireceği-
Velayetin değiştirilmesi istemli davada, davacı ile çocuk arasında soybağının kurulmadığı, davacının, çocuğun velayetini istediğine ve beyanda bulunarak "kendisinin evlilik dışı ilişkisinden olduğunu" bildirdiği; bu talep "tanıma" beyanını (TMK. md. 295) da içerdiğinden, davacının tanımaya ilişkin beyanını TMK 296. maddesi uyarınca çocuğun ve davacının kayıtlı bulunduğu nüfus müdürlüğüne bildirmek ve bu işlemin sonucunu beklemek; daha sonra da, tarafların gösterdikleri delillerin değerlendirilip; velayet konusunda bir karar vermekten ibaret olup, bu yönde işlem yapılmadan hüküm kurulmasının doğru olmadığı-
  • 1
  • 2
  • 3
  • kayıt gösteriliyor