Ziynet eşyası rahatlıkla saklanabilen, taşınabilen, götürülebilen türden eşyalardan olduğundan, evden ayrılmayı tasarlayan kadının bunları önceden yanında götürmesi gizlemesi her zaman mümkün olduğu gibi evden ayrılırken üzerinde götürmesinin de mümkün olduğu- Ziynet eşyalarının kadının üzerinde olduğunun kabulü gerektiğinden, aksini ispat yükünün de davacı kadında olduğu- Anlaşarak boşandıktan sonra tekrar evlenen tarafların daha sonra yeniden boşandıkları,  ziynet eşyalarına ilişkin davanın ise; tarafların yeniden evlendikleri tarihten sonra açılan boşanma davası derdest iken açıldığı; anlaşmalı boşanma davasından sonra taraflar tekrar evlenmiş böylece imzalanan boşanma protokolü hükümsüz kaldığı ve ilk boşanma davasından sonra tarafların birlikte yaşamaya devam ettikleri de anlaşıldığından, mahkemece; işin esasına girilerek bir karar verilmesi gerektiği-
Davacı, "çeyiz senedinden kaynaklı eşya ve ziynetlerinin davalı tarafta kaldığını" belirterek, "eşyaların bir kısmının aynen teslimini, olmaz ise bedelini; ziynet eşyalarının ise bedelini" talep ettiğinden, çeyiz senedinden kaynaklı alacak davasına ilişkin uyuşmazlığın "aile mahkemesi"nde görülmesi ve bu davada, "eda hükmü" kurulması gerektiği; eşyaların eşlerin mülkiyetinde olduğunun tespitine karar verilmesinin isabetsiz olduğu-
Davacının, düğünde takılan ziynetlerin davalının ailesine teslim edildiğini ileri sürdüğü, davalının ise, balayına giderken tarafların ziynetleri kendi ailesine bıraktıklarını, balayından dönünce babasının ziynetleri davacıya iade ettiğini belirttiği, bu durumda, ziynetlerin, balayından dönen davacıya iade edildiği iddiasını ispat yükünün davalı yana geçmiş durumda olduğu, davacı yan, ispat yükü kendisinde olmadığı halde düğünde takılan ziynetlerin davalı yanda bulunduğunu yöntemine uygun olarak ispatladığından, mahkemece, davanın ziynet eşyaları yönünden kabulüne karar verilmesi gerekeceği-
Davalının, "davacının bir kısım ziynet eşyalarını günlük olarak kullandığına ve eşyaların davacının tasarrufunda bulunduğu"na yönelik savunması üzerinde durularak, bu hususta tüm deliller değerlendirilmek sureti ile gerekli inceleme ve araştırma yapılıp, sonuca göre bir karar verilmesi gerektiği- Davacının talebi olmaksızın mahkemece kabul edilen ziynet eşyası bedelinin yasal faizi ile birlikte davacıya iadesine karar verilmesinin isabetsiz olduğu-
Taraflar menfaat ve haklarını dayandırdığı olguların varlığını kanıtlamakla yükümlü olduğundan, ispat yükünün hayatın olağan akışına aykırı olduğunu iddia eden tarafa düşeceği- Hayatın olağan akışı içerisinde ziynet eşyasının davacı kadının üzerinde bulunması, evde saklaması olağan bir durum olacağından, ziynet eşyasının varlığını, evi terk ederken bunların zorla elinden alındığını ve götürülmesine engel olunduğunu, evde kaldığını, davacı kadının ispatlaması gerektiği-
Evlilik birliğinin temelinden sarsılmasına yol açan olaylarda, kusurun ağırlığının kadında olduğu belirlenerek, kadının davasının reddine, erkeğin, kabul edilen ve gerçekleşen kusurlu davranışları yanında; kadının ailesini eve almadığı, kadının davasının da kabulü ile boşanmaya karar verilmesi gerekirken, yalnızca erkeğin davasının kabulüyle boşanmaya karar verilmiş olmasının isabetsiz olduğu- Ziynetlerin, geri istenmemek üzere verildiği iddia ve ispat edilmedikçe bunları alanın, iade etmekle yükümlü olduğu-
Ziynet alacağına ilişkin, davacı kadının, ziynetlerin davalı tarafından bozdurulduğunu ispatlayamadığı anlaşıldığından, davacı kadının ziynetlere yönelik talebinin reddi gerektiği-
3. HD. 30.05.2016 T. E: 6962, K: 8399-
Davanın, adının mahkemece yanlış konulduğu, dosya kapsamından da anlaşılacağı üzere ortada bir bağış iradesinin bulunmadığı ve delillerin yeniden değerlendirilmesinin doğru olacağı-
3. HD. 10.05.2016 T. E: 2015/10603, K: 7403-