4. kişi hakkında iptal kararı verilebilmesi için onun İİK'nun 280/1 maddesi kapsamında kötüniyetli olduğunun yani borçlunun durumunu ve amacının bilerek tasarrufta bulunduğunun davacı tarafından ispatlanmasının gerektiği- Davalı üçüncü kişi hakkındaki davanın İİK'nun 283/2 madde gereğince bedele dönüşmesi nedeniyle davacının dava konusu takip dosyalarındaki alacak ve ferileriyle sınırlı olarak dava konusu taşınmazı elden çıkardığı tarihteki değeri olan (borçludan 1/4 hisse alındığından) 17.685,93 TL tazminatın davalıdan tahsili ile davacıya verilmesine karar verilmesi gerektiği- Değeri 41.800,00 TL olan bir taşınmaz için yaklaşık 100.000,00 TL ödeme yapılmış olduğunun kabulü ile dikey bir bedel farkı ortaya çıktığından bu taşınmaz yönünden de davanın kabulüne karar verilmesi gerektiği- Adli tatilin hangi tarihler arasında uygulanacağını belirleyen 102. madde hükmü gereğince adli tatil, her yıl yirmi temmuzda başlayıp, otuzbir ağustosta sona ereceği- Yeni adli yıl bir eylülde başlayacağı- Tasarrufun iptali davaları HMK’nın 103. maddesinde sayılan ve adli tatilde görülmesi gereken işlerden olmadığı-
İcra dairelerinde ve icra mahkemelerinde adli tatil hükümlerinin uygulanmayacağı-
Çok taraflı trafik kazasında hayatını kaybeden ve kazanın meydana gelmesinde %100 kusurlu olan dava dışı sigortalının hak sahiplerinin üçüncü kişi olarak kabul edilip edilemeyeceğini - buradan varılacak sonuca göre davalı A.Ş’nin sigortalının hak sahiplerine karşı sorumlu tutulmasının mümkün olup olmadığı-
İcra ve İflas Kanunu’ndaki süreler hakkında HMKda düzenlenen adli tatile ilişkin hükümler uygulanamayacağı için İİK. 269/a'da öngörülen ihtar müddetinin bitim tarihinin adli tatile denk gelmesi durumunda, ihtar müddeti adli tatilin bittiği günden itibaren bir hafta uzatılmış sayılmayacağı, ödeme süresinin hesaplanmasında İİK’nın 19. maddesinin uygulanacağı- Alacaklı vekili, İİK’nın 269/a maddesi uyarınca ödeme emri tebliğinden itibaren 30 günlük ödeme süresinin bitmesinden sonra ve ödeme süresinin bitimini takip eden 6 ay içinde tahliye talep etmiş olduğundan mahkemece işin esası hakkında bir karar verilmesi gerektiği-
İcra ve İflas Kanunu’ndaki süreler hakkında HMK’nın 102 ila 104. maddelerinde düzenlenen adli tatile ilişkin hükümler uygulanamayacağı- İİK’nın 269/a maddesinde öngörülen ihtar müddetinin bitim tarihinin adli tatile denk gelmesi durumunda, ihtar müddeti adli tatilin bittiği günden itibaren bir hafta uzatılmış sayılmayacağı, ödeme süresinin hesaplanmasında İİK’nın 19. madde hükmü uygulanacağı- Alacaklı vekili, İİK. 269/a uyarınca ödeme emri tebliğinden itibaren 30 günlük ödeme süresinin bitmesinden sonra ve ödeme süresinin bitimini takip eden 6 ay içinde tahliye talep etmiş olduğundan mahkemece işin esası hakkında bir karar verilmesi gerektiği-
İstinaf süresinin adli tatil süresi içerisinde sona erdiğinden bir hafta uzamış sayılacağı (HMK m. 104)- HGK kararına göre adli yılın başladığı 01.09.2018 tarihinden itibaren istinaf talep etme süresinin bir hafta uzayacağı ve bu hale göre istinaf talep etme süresinin son günü 08.09.2018 tarihi olup, bu günün C.rtesi gününe rastlaması nedeniyle, HMK. mad. 93 gereği sürenin son gününün resmî tatil gününe rastlaması hâlinde, süre tatili takip eden ilk iş günü çalışma saati sonunda biteceği anlaşıldığından davacı vekilinin 10.09.2018 tarihli istinaf başvurusunun süresinde olduğunun kabulü gerektiği-
İstinaf süresinin adli tatil süresi içerisinde sona erdiğinden bir hafta uzamış sayılacağı- Adli yılın başladığı 01.09.2018 tarihinden itibaren istinaf talep etme süresinin bir hafta uzayacağı ve bu hale göre istinaf talep etme süresinin son günü 08.09.2018 tarihi olup, bu günün C.rtesi gününe rastlaması nedeniyle 10.09.2018 tarihli istinaf başvurusunun süresinde olduğunun kabulü gerektiği-
Bir sürenin bitmesi adli tatile rastlamakta ise; sürenin, adli tatil içindeki bu son günün tatil saatinde biteceği- Sürenin bitiminin adli tatilin bitiminden itibaren bir hafta daha uzatılmasının mümkün olmadığı-
6100 sayılı HMK. mad. 104 uyarınca adli tatile tabi olan dava ve işlerde bu Kanunun tayin ettiği sürelerin bitmesi tatil zamanına rastlarsa, bu sürelerin ayrıca bir karara gerek olmaksızın adli tatilin bittiği günden itibaren bir hafta uzatılmış sayılacağı- HMK. mad. 92/2 gereğince sürenin hafta, ay ve yıl olarak belirlenmiş ise başladığı güne son hafta, ay ve yıl içindeki karşılık gelen günün tatil saatinde biteceği-
Sözleşmenin (hizmet sözleşmesinin) haksız ve yetkisiz olarak feshedildiğinin tespitine yönelik istemin “alacak davası” kapsamında olmadığı- Bir alacağın belirsiz olup olmadığı ile ilgili olarak, davanın açıldığı tarihte alacağın miktarını yahut değerini tam ve kesin olarak belirleyebilmesinin; "davacının kendisinden beklenememesi", "bunun olanaksız olması", "açıkça karşı tarafın verdiği bilgi veya tahkikat sonucu alacağın miktarı ve değerinin tam ve kesin olarak belirlenebilmesinin mümkün olması" gibi kriterlere bağlı olduğu- Bir davada bilirkişi incelemesine gidilmesinin, alacağın likit olup olmadığı ile ilgili başlı başına bir kıstas olarak kabul edilemeyeceği- Davacının “aksi kanaat halinde davalının zararının ve müvekkilinin alacaklarının tespiti ile bakiye bedellerin akdin feshi tarihi itibariyle en yüksek reeskont faizi üzerinden, keza davalı uhdesinde 2008 yılından beri tutulan ve kullanılan teçhizat bedellerinin uhdelerinde tutum tarihi itibariyle en yüksek reeskont faizi üzerinden taraflarına ödenmesi, keza bu teçhizatın belirlenecek kullanım bedellerinin sözleşmenin feshi tarihi itibariyle en yüksek reeskont faizi ile birlikte taraflarına ödenmesi"ne yönelik terditli isteminin, "belirli nitelikte olmadığı" gözetilerek uyuşmazlığın esasının incelenmesi ve sonucuna göre bir karar verilmesi gerekeceği-