Davalı banka tarafından, gerçekte nakit para giriş ve çıkışı olmamasına rağmen, sistem üzerinden yapılan işlemleri perdelemek amacıyla para ödeme dekontu ve para yatırma dekontu düzenlenmesinin fiktif işlem niteliğinde olduğu, davalı banka tarafından kabul edilen bu durumunla ilgili olarak "yapılan işlemlere baştan itibaren davacı şirketlerin yetkilisinin rızasının bulunduğu, onun sözlü talimatları doğrultusunda işlem yapıldığı savunulmakla, davacı şirketler ile davalı banka arasında bir sözleşme ilişkisi bulunmadığına göre davalı bankanın sorumlu olup olmadığı hususunda, davacı şirketlerin yetkilisinin yapılan işlemlere önceden sözlü veya örtülü rıza göstermesi hukuka uygunluk sebebinin araştırılması gerektiği- Davalı banka tarafından yapılan işlemler nedeniyle davacı şirket yetkilisinin rızasının bulunup bulunmadığının, hayatın olağan akışı ve TMK’nin 2. maddesi gereğince dürüstlük kuralı da gözetilmek suretiyle tespiti gerektiği-
Taşıma sözleşmesinin ifası sırasında meydana gelen hasarla ilgili taşıma sözleşmesine ilişkin TTK hükümleri ile müteselsil sorumluluk hükümlerinin uygulanması gerektiğinden, öncelikle tüm dosya kapsamı ve hasarın meydana geliş şekli gözetilerek davalının kusursuz olup olmadığı, kusurlu ise sorumluluktan kurtulma sebeplerinin bulunup bulunmadığı veya hangi miktarla sınırlı sorumlu olduğu hususlarının tespit edilmesi gerektiği- Taşıma konusunda uzman bir bilirkişinin de bulunduğu bir heyetten rapor alınması gerektiği-
TTK 20/2. maddesine göre basiretli bir tacir gibi hareket etmesi gereken davacı-karşı davalının 12.04.2011 tarihli sözleşme ile yüklendiği işin özü, “zamanında teslim” olmasına rağmen, sözleşmeye, sadakat ve özen borcuna aykırı davranarak fuarda açılışın yapıldığı tarihte edimini eksiksiz ve ayıpsız biçimde yerine getirmediği, stant kurulumunu gerçekleştirmediği; bunun sonucunda iş sahibinin fuarın ilk günü yapılan resmi açılış törenine katılamadığı ve diğer firmalar ile müşterileri nezdinde prestij kaybına uğradığı, oysa ana sponsor olarak fuarın açılışına katılması gereken davalı-karşı davacının işin zamanında, tam ve noksansız şekilde teslim edilmesinde menfaatinin büyük olduğu anlaşıldığından, sözleşmenin 3/2. maddesindeki düzenleme uyarınca davacı-karşı davalı yüklenicinin 03.05.2012 tarihli faturasında talep ettiği 35.400,00TL’lik tutara hak kazanamadığının kabul edildiği- Sözleşmenin 3/2. maddesinde kararlaştırılan cezai şartın genel ahlâk ve adaba aykırı sayılarak geçersiz olması için, tacir olan borçlunun ekonomik olarak mahvına sebep olacak ve önceki gibi ticari faaliyetini devam ettirmesine imkân tanımayacak derecede ağır ve yüksek olması gerektiği- Tacirin hayatını başka yolda düzenlemesi, masraflarını azaltarak bazı ihtiyaçlarından vazgeçmek mecburiyetinde kalmasının cezai şartın ahlâk ve adaba aykırı sayılması için yeterli olmadığı- Buna göre sözleşme bedeli 35.400,00TL’nin anonim şirket olan ve aynı zamanda yüklenici sıfatıyla işi üstlendiği hâlde edimini ifa etmeyen davacı-karşı davalıya ödenmemesi durumunda şirketin ekonomik yönden ağır derecede zor duruma düşmesinden, ticari faaliyetinin tehlikeye girmesinden söz edilemeyeceğinden, sözleşmenin 3/2. maddesinde düzenlenen cezai şartın ahlâk ve adaba aykırı olmayıp, geçersiz kabul edilemeyeceği ve BK’nın 20. maddesine göre batıl sayılamayacağı- Sözleşmenin niteliği itibariyle “eser sözleşmesi” olduğu- O hâlde; mahkemece taraflar arasında imzalanan sözleşmenin BK’nın 20. maddesindeki hükümsüzlük hâllerini içermediği, davacı tarafın sözleşme ile eksik veya geç ifa durumunda hiçbir bedel almayacağını kabul ettiği gerekçesiyle verilen direnme kararı esas itibariyle doğru olmakla birlikte kararda satım sözleşmesinde ayıp nedeniyle alıcının seçimlik haklarının düzenlendiği BK’nın 202. maddesine göre değerlendirme yapılmasının hatalı olduğu-
TTK.'nun 20. maddesinin "Tacir olan veya olmayan bir kişiye, ticari işletmesiyle ilgili bir iş veya hizmet görmüş olan tacir, uygun bir ücret isteyebilir." hükmünü içerdiği, davalı kurum davacının sunduğunu iddia ettiği hizmet ve malı almadığını savunmadığından, mahkemece, davalı kuruma hizmet verdiği anlaşılan davacının, TTK’nın 20. maddesi hükmüne göre piyasa rayiçleri de dikkate alınarak isteyebileceği ücret belirlenerek sonucuna göre bir karar verilmesi gerekirken Kamu İhale Kanunu hükümleri çerçevesinde hizmet temin edilmediği gerekçesine dayalı olarak yazılı şekilde hüküm kurulmasının doğru olmadığı-
İpoteğin terkini, tapu kaydının iptali ve tescili talepleri ile bu talebin kabul görmemesi halinde dava konusu taşınmazın piyasa rayiç değerinin tespit edilerek, dava tarihinden itibaren uygulanacak faiz ile birlikte davalı inşaat şirketinden tahsili ile müvekkile ödenmesi taleplerine ilişkin dava-
Davacının, davalı bankadaki mevduatının ona ait nüfus ve hesap cüzdanı kullanılmak suretiyle aynı evde kaldığı arkadaşı tarafından çekilmesine ilişkin somut olayda; davalı banka tarafından davacının, dava dışı (ev arkadaşı) ile birlikte bankayı dolandırmak amacıyla el ve iş birliği içerisinde olduğu iddia ve ispat edilebilmediğinden; itimat kurumu olan bankaların aldıkları mevduatları özenle korumak zorunda olmaları ve bu konuda objektif özen borcunun gereği olarak hafif kusurlarından dahi sorumlu bulunmaları karşısında davacının zararından davalı bankanın sorumlu olduğu ve zarar görenin ortak kusurunun da bulunmadığından tazminatta indirim yapılamayacağı-
Bankanın sözleşmede kararlaştırıldığı üzere davacının erken kapamasını kabul etme zorunluluğunun bulunmadığı- Erken kapama komisyonun kalan bakiye bedel üzerinden oranı da belirtilmek sureti ile hesaplanması gerektiği- Davacının erken kapama için yapmış olduğu müracaatı üzerine davalı bankanın hesapladığı erken kapama komisyonun ve buna ait BSMV'yi davacı tarafından açıkça kabul edildiği ve bankanın bu hususta ibra edildiği, herhangi bir ihtirazi kayıt düşülmediği göz önüne alındığında davacının bu bedelleri ancak kendisini borçlu sanarak ödeme yaptığını ispat ederse geri isteyebileceği-
Hizmet sözleşmesinden kaynaklanan itirazın iptali istemine ilişkin davada, davacının bilgisayar satışına aracılık ettiğine ilişkin beyanına ve 11.10.2011 tarihli Microsoft B.sayar Yazılım Hizmetleri Ltd. Şti yazı cevabına göre davacının saha hizmeti verdiği ve satışı gerçekleştirilen yazılım miktarının bu yazıda belirtildiği anlaşıldığından bildirilen yazılım miktarına göre bilirkişi tarafından yapılan hesap sonucu verilen rapora değer verilerek rapordaki miktar yönünden davanın kabulüne karar verilmesi gerektiği-
"Hizmetin ticari kayıtlarda bulunmadığı" nedeniyle kayıt kabul davasının reddine karar verilmişse de, davacı vekilince davaya konu alacak için fatura düzenlenmediği, işleyişe göre de fatura düzenlenmesinin imkansız olduğu, bu nedenle de taraf defterlerine işlenmediği iddia edildiğine göre; mahkemece içinde sigortacılık konusunda uzman 3 kişilik bilirkişi heyeti oluşturularak, ticari kayıtlarda faturalandırılan hizmetlerin dava konusu hizmetler olup olmadığı, bu hizmetlerin faturalandırılmamış olmasının ticari teammüllere uygun olup olmadığı, bu hizmetlerin yapılmış olması halinde TTK. mad. 20 uyarınca fatura kesilmemiş de olsa bu hizmetleri karşılayan davacı tarafından talep edileceği hususu da göz önünde bulundurularak tafsilatlı rapor tanzim edilerek karar verilmesi gerektiği-
Tacirler arası hizmet sözleşmesinden kaynaklanan itirazın iptali davasıdır . Mahkemece sözleşme tarihleri ile fatura tarihleri arasındaki uyumsuzluk nedeniyle davanın reddine karar verilmiş ise de TTK'nın 20. maddesi gereği gereği taraflar arasında herhangi bir sözleşme bulunmasa dahi davacı, davalıya hizmet verdiğini ispat ettiği takdirde bu hizmetin karşılığı ücreti talep edebilir. Bu durumda mahkemece, davacının hizmet verdiğine-