Erkeğin kadına hakaret ettiği yönüyle kusurlu bulunduğu ancak dava dilekçesinde, dilekçeler aşamasında vakıa olarak dayanılmamakla kusur olmaktan çıkartılması gerektiği, erkeğe verilen diğer kusurun sabit olduğu, erkeğin ayrıca evlilik birliği içinde ve fiili ayrılık döneminde kadının ve çocuğun ihtiyaçlarını karşılamadığı yönüyle kusurlu bulunduğu-Kadının kusurunun ispatlanamadığı anlaşılmakla; kusura yönelik tarafların istinaf talebinin kısmen kabulüne karar verildiği, kadın ve ortak çocuk için hüküm altına alınan tedbir nafakası ile ortak çocuk için hüküm altına alınan iştirak nafakasının az olduğu, tarafların gelirlerinin denk olduğu, bu kapsamda kadın yararına yoksulluk nafakası koşullarının oluşmadığı-Kadın yararına hüküm altına alınan maddi ve manevi tazminatın da az olduğu gerekçesi ile taraf vekillerinin istinaf başvurusunun kısmen kabul edildiği
Adli sicil kaydı, ceza dosyaları, tanık beyanları, sosyal inceleme raporları ve ortak çocukların duruşmada uzman eşliğinde alınan beyanlarında "anneleri ile kalmak istediklerini, babaları ile görüşmek istemedikleri" şeklinde beyanları bir bütün olarak değerlendirildiğinde; davalı babanın çocuklara kötü davranışlarda bulunduğu, çocukların güvenliğinin tehlikede olduğunun davacı tarafından ispatlanamadığı, davalı baba her ne kadar çocukları ile uzun zamandır görüşmemiş ise de bu durumun kişisel ilişkinin kaldırılmasına engel bir hal olmadığı ve çocukların anne yanında oldukları zamanlarda da okulda devamsızlık yaptıkları, okul saatlerinde anneleri ile tarlaya çalışmaya gittikleri, eğitimlerini aksattıkları dikkate alınarak çocuklar ile baba arasındaki duygusal bağın tamamen kopmaması, ortak çocuğun yüksek yararı ve babalık duygusunun tatmini dikkate alınarak velâyeti anneye verilen ortak çocuklar ile baba arasında kişisel ilişki tesisine ilişkin kararın kısmen kaldırılması gerektiği-
Evlilik birliğinin sarsılması nedeniyle açılan boşanma davasında, akıl hastalığı nedeniyle vesayet altına alınan tarafa davranışları iradi olmadığından kusur yüklenemediği-
İlk derece mahkemesince davanın kısmen kabulüne karar verildiği halde işbu davada kendini vekil ile temsil ettiren davacı lehine Avukatlık Asgari Ücret Tarifesi uyarınca maktu vekâlet ücreti takdir ve tayin edilmesi gerekirken, bu yönün dikkate alınmamasının doğru olmadığı ve bozmayı gerektirdiği-
Günümüz ulaşım koşulları da dikkate alındığında kişisel ilişki tesis edilirken aynı yer-farklı yer ayrımı yapılmasının doğru olmadığı, aynı şehir-ayrı şehir ayrımına gidilmeksizin kişisel ilişki tesisi gerektiği-
Velayeti babaya bırakılan ortak çocuklarla anne arasında düzenlenen kişisel ilişkide aynı şehir-farklı şehir ayrımı yapıldığı, günümüzdeki ulaşım kolaylığı dikkate alındığında taraflar bu hususun gözetilmesini açıkça talep etmemişlerse, aynı yer, ayrı yer ayrımı yapılmasına gerek bulunmadığı-
Mahkemece, 4787 sayılı Aile Mahkemelerinin Kuruluş, Görev ve Yargılama Usullerine Dair Kanunun 5. maddesi gereğince Aile Mahkemesi bünyesinde bulunan psikolog, pedagog ve sosyal çalışmacıdan oluşan uzman ya da uzmanlardan; çocuk ve babanın yaşam koşulları, birbirleriyle ilişkileri, babanın durumu, annenin iddiaları da nazara alınarak rapor alınması ve diğer delilerle birlikte değerlendirilmek suretiyle kişisel ilişki konusunda bir karar verilmesi gerekeceği-
2. HD. 28.05.2018 T. E: 2016/15701, K: 6783-
Kardeşlerin birbirinden ayrılmasının onların bedeni ve ruhi gelişimlerine olumsuz etki yapacağı kuşkusuz olduğu ve çocuğun 'üstün yararı' hariç 'kardeşlerin birbirinden ayrılmama ilkesi' esas olduğundan, ortak çocuk Z.....’nin velayetinin davalı-davacı baba yerine davacı-davalı anneye verilmesinin isabetsiz olduğu- Ortak çocuk U.....’nun dava sırasında davacı anne yanında fiilen kaldığı süre belirlenerek bu süreye sınırlı olmak üzere anne yararına tedbir nafakasına hükmedilmesi gerektiği-
Velayet kendisine bırakılmayan ortak çocukla diğeri arasında kişisel ilişki düzenlenirken kardeşlerin birbirini görmelerine olanak sağlayıcı şekilde düzenleme yapılmasının kardeşlik ilişkisinin gelişmesi için önemli olduğu-