Mal rejiminin başlangıcında eşlerden birine ait bulunduğu iddia edilen taşınmazın ve dava konusu taşınmazın devir tarihleriyle birlikte önceki malik veya maliklerini de gösterir tapu kayıtları getirtilerek, her iki taşınmazın el değiştirme tarihlerinin yakınlığı, öncelik-sonralık ilişkisi, alım-satım değerleri vs göz önünde bulundurularak dava konusu taşınmazın ikame kuralı gereği kişisel mal ve davacının katılma alacağı olup olmadığı değerlendirilerek sonucuna göre olumlu ya da olumsuz karar verilmesi gerektiği-
Tasfiyeye konu meskenin eşler arasında edinilmiş mallara katılma rejiminin geçerli olduğu tarihte edinildiği ve mal rejimi sona ermeden yaklaşık bir ay önce davalı tarafça satış gösterilerek dava dışı kız kardeşine tapuda devredildiği, davacı lehine katılma alacağı hesaplaması yapılırken, meskenin üçüncü şahsa devredildiği tarihteki nitelik ve özellikleri dikkate alınarak tasfiye karar tarihindeki sürüm (rayiç) değeri esas alınmasının gerektiği-
Tapu kayıtların incelenmesinden intifa hakkının mal rejiminin sona erdiği boşanma dava tarihi itibariyle mevcut olduğu; intifa hakkının ekonomik değeri bulunduğundan mahkemece bu husus göz önünde bulundurularak iddia ve savunma çerçevesinde toplanan deliller değerlendirilerek davacı lehine katılma alacağına hükmedilmesi gerektiği-
Bozmadan sonra ıslah yapılamayacağı- Başlangıçtaki talep gözönünde bulundurularak davanın katılma alacağı ve değer artış payı bölümleri ayrı ayrı gösterilmek üzere bu miktar üzerinden kabul kararı verilmesi gerektiği-
Davalılar alacak talebine konu edilen taşınmazların üçüncü kişiden bağış yoluyla edinildiğini iddia etmiş ise de; taşınmazlardan biri dışındakiler ispatlanamamış olduğundan, belirtilen bu pay dışında muris eş adına kayıtlı diğer taşınmazların hissesi edinme tarihi göz önüne alındığında edinilmiş mal niteliğinde olduğu- Davacı eşin edinilmiş mallarına ziynetlerinin bedelini vermek suretiyle katkıda bulunduğu anlaşıldığından, davacının 'katılma alacağı' dışında TMK. mad. 227/1 gereğince 'değer artış payı alacağı' olduğunun kabulü gerektiği- Değer artış payı alacağına davacının kazancından elde ettiği birikimlerin katılmasının hatalı olduğu-Tarafların TMK'nın yürürlüğe girdiği 01.01.2002 den sonra evlendiği ve bu birikimlerin evlilikten sonra yapıldığı anlaşıldığından, TMK. mad. 219 gereğince bu malvarlığının da edinilmiş mal niteliğinde olduğu- Mahkemece, davacının değer artış payı alacağı için, öncelikle ziynetlerin katkı tarihindeki değerinin hesaplanması için kuyumcu bilirkişiden ve taşınmazların değerinin tasfiye tarihine göre hesaplanması için uzman bilirkişiden rapor alınması daha sonra davacının usuli kazanılmış hakkı da dikkate alınarak hesaplama yapılarak değer artış payının hesaplanması gerektiği- Gerek katılma alacağı gerekse değer artış payı alacağının, mal rejimi ölümle sona erdiğinden tereke borcu niteliğinde olduğu-
Davalılardan eski eş cevabında katılma alacağına konu edilen taşınmazın alımında kişisel malı niteliğinde bulunan aracın satışından elde edilen para ve babasının bankadan kullandığı kredi ile kendisine yardımda bulunduğunu ileri sürmüş bu husus tanık beyanları ile doğrulanmış olup ilgili banka kayıtları delil listesinde bildirildiğinden bankadan kayıtların getirtilip miktarın araştırılması, miktarı ve niteliği itibariyle davalıya verilebilecek nitelikte olup olmadığının araştırılması; ayrıca gerkirse davalıdan HMK 31. maddesi çerçevesinde açıklama istenilerek, aracın trafik sicilinden sicil kaydı ve satış belgelerinin getirtilerek, aracın satış ve alacak talebine konu taşınmazın alım tarihleri karşılaştırılarak aracın satışından elde edilen paranın taşınmazın alınmasında kullanılmasının hayatın olağan akışına uygun olup olmadığı değerlendirilip; gerek davalının babası tarafından yapılan yardımın gerekse aracın satışından elde edilen paranın taşınmazın alınmasında kullanıldığı sabit kabul edildiği takdirde, TMK. mad. 230/3 uyarınca davacı yararına denkleştirme yapılacağı düşünülmesi; hesaplama yapılması için bilirkişi raporu alınması ve gerçekleşecek sonuca göre bu aşamada sadece alacaktan davalı eski eşin sorumlu olabileceği gözetilerek karar verilmesi gerektiği- Borçlu eşin malvarlığının ya da terekesinin tasfiye borcunu karşılamaya yetip yetmediği; ancak alacağın tahsili sürecinin sonunda belli olacağından; üçüncü kişinin mal rejiminin tasfiyesine ilişkin kararın verildiği aşamada borçtan sorumlu tutulmasının doğru olmayacağı- Mahkemece, yapılan araştırma ve inceleme neticesinde davacının katılma alacağı tespit edilmesi halinde, alacaktan davalı eşin sorumluluğuna hükmedilmesi; eşden kazandırma veya devralan üçüncü kişi konumundaki diğer davalı hakkındaki alacak talebi hakkında HMK. mad. 167 uyarınca üçüncü kişiye karşı açılan dava hakkında ayırma kararı verilerek davanın ayrı bir esasa kaydının sağlanması; bu davada eski eşe karşı açılan katılma alacağı davası sonucunun ve alacağa karar verilmiş ise, eşden tahsil edilebilme durumunun HMK. mad. 165/1 gereğince “bekletici sorun” yapılması, eş hakkındaki alacak davasının kesinleşmesi ve davalı eşten alacağın tahsil edilememesi halinde üçüncü kişi diğer davalının sorumluluğu doğacağı düşünülmeden yazılı şekilde karar verilmesinin usul ve yasaya aykırı olduğu-
HMK. mad.31 "Hakimin, davayı aydınlatma ödevi” çerçevesinde davacı taraftan katılma alacağı hesabına katılması istenen mal ve haklar konusunda açıklama istenip, anılan yasal çerçevede değerlendirilmesi; gerekirse yeniden bilirkişi incelemesi yapılarak gerçekleşecek sonuca göre karar verilmesi gerektiği-
Maddi olayları ileri sürmenin taraflara, hukuki nitelendirme yapmak ve uygulanacak kanun maddelerini belirlemenin hakime ait olduğu- Mal rejiminin devamı süresince, bir eşin sahip olduğu edinilmiş malda, diğer eşin artık değerin yarısı oranında katılma alacak hakkı olduğu- Artık değere katılma alacağı; eklenecek değerlerden ve denkleştirmeden elde edilen miktarlar da dahil olmak üzere, eşin edinilmiş mallarının toplam değerinden, bu mallara ilişkin borçlar çıktıktan sonra kalan artık değerin yarısı üzerindeki diğer eşin alacak hakkı olduğu- Katılma alacağının Yasa'dan kaynaklanan bir hak olup, bu hakkı talep eden eşin gelirinin olmasına veya söz konusu mal varlığının edinilmesine, iyileştirilmesine ya da korunmasına katkıda bulunulmasına gerek olmadığı- Mal rejiminin tasfiyesinde eşlerin bağlı bulunduğu rejime ilişkin hükümlerin uygulanacağı- Üçüncü kişi aleyhine sonradan aynı Kanun'un 241.maddesine dayanılarak alacak davası açıldığında, 229. maddedeki kazandırma veya devir koşullarının gerçekleşip gerçekleşmediğinin yeniden araştırma konusu yapılmaması gerektiği-
Boşanma dava tarihinden önce emekli olması nedeniyle davalıya ödenen veya ödenmesi gerektiği halde ödenmeyip aktarılan miktarın sorularak tereddüte yer vermeyecek şekilde belirlenmesi ve TMK'nun 228/2.maddesi gereğince bu miktarın mal rejiminin sona erdiği tarihten sonraya isabet eden bölümünün peşin sermaye değerinin davalının kişisel malı olduğu dikkate alınarak bakiye miktarın artık değer kabul edilmesi ve buna göre davacının katılma alacağının hesaplanması gerektiği- Kooperatif üyeliğinin TMK'nun 235/1 maddesi uyarınca tasfiye tarihindeki (karar tarihindeki) güncel karşılığı bulunması ve bulunan bu değerin mal ayrılığı rejiminin geçerli olduğu 01.01.2002 tarihi öncesinde ödenen bölümüne davacı kadının katkısının %077 olduğunun kabulü ile davacı ve davalının kişisel malları belirlendikten sonra 01.01.2002 tarihinden sonrasına karşılık gelen payın ise edinilmiş mal olduğunun kabulü ile yarısı üzerinde davacı eşin artık değere katılma alacağının bulunduğunun düşünülmesi, bu kabullere göre talep hakkında bir karar verilmesi gerektiği- Hükmedilen alacağın katkı payı alacağı bölümüne dava tarihinden itibaren; katılma alacağı kısmına karar tarihinden itibaren faiz başlatılması gerektiği-
Mahkemece yapılacak işin, gerekirse yeniden keşif yapmak ya da ek rapor almak suretiyle taşınmazın edinme tarihindeki ve bozma sonrası karar tarihine en yakın tarihteki sürüm değerini belirlemek olduğu; konusunda uzman hesap bilirkişisinden davacının ailesinden alınan 20.000-TL'nin taşınmazın borcu olarak dikkate alınması ve davalıya babasının verdiği 25.000-TL'nin ise davalının kişisel malı olarak değerlendirilerek, bu miktar yönünden de davalı lehine denkleştirme yapılmak suretiyle hesaplama yapılması, mahkemece, bu amaçla denetlemeye imkan verir şekilde hesaplama içeren bilirkişi raporu alınması ve gerçekleşecek sonucuna göre katılma alacağı hakkında bir karar verme olduğu-