Muris muvazaası hukuksal nedenine dayalı eldeki tapu iptali ve tescil davasında, temyize konu "çekişmeli taşınmazlar"ın "farklı ilçenin idari sınırları içerisinde yer alması" karşısında, HMK’nın 12/3. maddesinin somut olayda uygulanma imkânının bulunup bulunmadığı-
Davacıların anneleri olan mirasbırakanın kızlarının öldükleri ve mirasbırakanın ölümünden sonra geçen sürede muvazaa iddiasına dayanarak dava açmadıkları, davalı tanığı olarak dinlenen ve davanın kabulü halinde çekişmeli taşınmazlarda hak sahibi olabilecek dava dışı mirasçının beyanlarından (30.09.1986 tarihli) temlikin gerçek satış olduğu anlaşılmakla, ölünceye kadar bakma akdi ile temlik edilen taşınmazlar yönünden ise mirasbırakanın sağlığında bakım borcunun yerine getirilmediği iddiası ile dava açmadığı ve terekesinde toplam 24 parça taşınmaz kaldığı gözetildiğinde ölünceye kadar bakma akdi ile temlik edilen taşınmazların makul karşılanabilecek ölçüde olduğu sonucuna varılacağı ve davacıların muvazaa iddiasının kanıtlandığının kabul edilemeyeceği- Asli müdahalede dava edilen müddeabih esas olup, anılan müddeabihin dışına çıkılarak dava konusu edilmeyen hususta asli müdahale yoluyla hak talebinde bulunulamayacağı- Davacıların miras paylarına yönelik olarak açtıkları eldeki davada, asli müdahilin kendi payına yönelik isteminin kabul görmeyeceği, usul hukukumuzda davaya dahil diye bir müessese bulunmadığı, bir kimseye dahili dava yoluyla taraf sıfatı verilemeyeceği-
Taşınmaz, ister paylı ister elbirliği mülkiyeti hükümlerine tabi olsun, bir kısım pay maliki ya da mirasçının üçüncü şahsa karşı açtığı taşınmazın korunmasını amaçlayan el atmanın önlenmesi davasından, diğer tüm pay malikleri ve mirasçılarının yararlanacağı- Bu davalarda pay maliki ya da mirasçılar arasında zorunlu dava arkadaşlığının olmayacağı- Kesin süre içerisinde, davacıların mirasçılarının davaya dahil edilmemesinin davanın reddini gerektirmeyeceği-
Zorunlu dava arkadaşlığı bulunmayan somut davada davacı asil yönünden oluşan usuli eksikliğin diğer davacı ve birleşen dosya davacısı teşmil edilerek onlar hakkında da davanın reddine karar verilmesi doğru olmadığı-
Aralarında ihtiyati dava arkadaşlığı bulunan davacıların, ayrı ayrı tazminat talebinde bulunduğunun tespitinden sonra, belirtilen tazminat miktarları üzerinden, "her bir davacı" için ayrı ayrı vekalet ücretinin takdir edilmesinin gerektiği-
Davacılar arasında ihtiyari dava arkadaşlığı bulunmakta olup yargılama devam ederken dosya her üç davacı yönünden de dosya işlemden kaldırılmış, davacılardan sadece biri dilekçe ile davasını yenilemiş olduğu anlaşıldığından, davayı yenileme talebi olmayan davacılar yönünden davanın açılmamış sayılmasına karar verilmesi gerektiği- Temyiz için gerekli harcı ve masrafı yatırmamış olması üzerine, mahkemece temyiz harç ve masraflarının yatırılması aksi halde temyiz talebinden vazgeçmiş sayılacağını bildireceği-
Davacının, kiralanan taşınmazın tahliyesine ilişkin isteminin reddedildiğinden, yargılama giderlerinin tamamının davalıya yükletilmesinin hatalı olduğu- Davalı yararına, karar tarihindeki Avukatlık Asgari Ücret Tarifesine göre vekalet ücretine hükmedilmesinin gerektiği-
Davacılar arasında ihtiyari dava arkadaşlığı olsa bile, işçilik alacaklarına ilişkin uyuşmazlıkların özelliği gereği bu tür davaların birlikte görülmesinin doğru olmadığı, iddia ve savunmanın usule uygun şekilde araştırılması, delillerin tümüyle toplanıp ayrıntılı olarak değerlendirilmesi, hukuki gerçekliğin tam olarak sağlanması ve ayrıca kararın Yargıtay denetimine elverişli olabilmesi için davaların her bir işçi için ayrı ayrı görülüp sonuçlandırılmasının zorunlu olduğu-
Aynı işverene karşı ayrı ayrı açılan davalar birleştirilerek yargılama yapılmışsa da, dava konusu işçi alacakları bakımından davacıların hizmet sürelerinin ve çalışma bölümlerinin farklılığı dikkate alındığında bu tür davalarda birden fazla işçinin açtığı dava dosyalarının birleştirilerek, birlikte yargılama yapılıp, hüküm kurulması doğru olmadığı-
Kira alacağının tahsili için başlatılan takibe ilişkin itirazın kaldırılması davasında, kiraya verenlerden birinin sözleşmedeki kira bedelinden payına düşen kısmın tahsili için icra takibi yapmasında bir usulsüzlük bulunmadığı, zorunlu dava arkadaşlığı tahliye davasında sözkonusu olabileceği, davacının hissesi oranında alacağın tespit edilerek ve buna göre işin esası incelenerek sonucuna göre karar verilmesi gerektiği-