Dava dışı .................... Ltd. Şti.’nin takip konusu çeklerin tamamında cirosunun bulunduğu, bu durumun HMK’nun 57. maddesinde geçen takibin temelini oluşturan hukuki sebebin benzer olduğuna dalalet getirdiği, ayrıca İİK’da bu şekilde takip yapılmasını yasaklayıcı bir hükmün de olmadığı da dikkate alındığında borçluların tamamı hakkında tek bir takip yapılmasında sakınca bulunmadığı- İhtiyari takip arkadaşlığının, borçlular tarafından ileri sürülmedikçe re’sen incelenemeyeceği- Takip talebinde ve ödeme emrinde her bir çekten hangi borçlunun sorumlu olduğunun, her bir borçlunun sorumlu olduğu miktarın da ayrı ayrı ve açıkça belirtildiği, o halde, Bölge Adliye Mahkemesince, borçlunun diğer istinaf sebepleri incelenerek oluşacak sonuca göre karar verilmesi gerekeceği-
Eldeki davada birden fazla davacı olup, davacıların her biri dava tarihi itibariyle adlarına tescili gereken devremülklerin bedelini talep ettiklerine göre, her bir davacı arasında ihtiyari dava arkadaşlığının söz konusu olduğu, ihtiyari dava arkadaşlığının söz konusu olduğu durumlarda alacak tek bir dava ile istense de aslında her bir ihtiyari dava arkadaşı kadar dava söz konusu olduğundan, her bir davacı yönünden ayrı ayrı hükmedilen bedel gösterilerek karar verilmesi gerekirken yazılı şekilde taşınmazların dava tarihindeki değerleri toplamı olan miktarın davalıdan alınarak davacılara verilmesine şeklinde hüküm tesisinin usul ve yasaya aykırı olduğu-
İhtiyari takip arkadaşı her iki borçlunun ödeme emrine itirazı üzerine duran takibin devamını sağlamak amacıyla açılan itirazın iptali davasında da her iki borçlu ihtiyari dava arkadaşı olarak yer almış olup mahkemece davanın kısmen kabulü ile takibin devamı yönünde verilen ilk kararın temyiz etmeyen davalı yönünden kesinleşmiş olacağı ve takibin bu borçlu yönünden hükmolunan miktar üzerinden devam edeceği-
7194 sayılı Kanun'un 41. maddesi ile 3332 sayılı Kanun’a eklenen geçici 4. madde gereğince davacının davalı şirkete ortak kabul edilmesi nedeniyle eldeki davada karar verilmesine yer olmadığı kararı verilecek olması ve davalı vasisinin aleyhine olan ilk derece mahkemesi kararını istinaf etmemesi karşısında ilk derece mahkemesi kararının kaldırma nedenlerinin davalıya da sirayet edip etmeyeceği-
Aynı ilamda birden çok ihtiyarî dava arkadaşı hakkında ayrı ayrı hükmedilen alacak kalemlerinin, her bir davacı yönünden borçluya karşı ayrı ayrı takibe konulmasının mümkün olduğu-  "Aynı sebep ve aynı ilamdan kaynaklı alacakların aynı takip dosyası üzerinden tahsili mümkünken, makul ve kabul edilebilir bir gerekçe olmaksızın ilam alacaklılarının, her birinin kendi payına düşen kısım için ayrı takip başlatmasının hakkın kötüye kullanımı olup, usul ekonomisi ilkesine aykırılık teşkil ettiği" görüşünün HGK çoğunluğunca benimsenmediği-
Hayat sigortası akdine dayalı vefat tazminatının mirasçılara ödenmesi istemine ilişkin davada, hakem heyetince, davacıların ihtiyari dava arkadaşı oldukları ve her biri için ayrı ayrı talepte bulundukları gözetildiğinde, HMK 297/2 maddesi uyarınca davacıların talepleri hakkında açık, şüphe ve tereddüt uyandırmayacak şekilde toplam miktardan her bir davacı lehine ne kadar tazminata hükmedildiği belirtilmeden, yazılı olduğu şekilde hatalı değerlendirme ile karar verilmesinin doğru olmadığı-
Tacir olmayan gerçek kişi davacıya ait araca davalı şirkete ait aracın dava dışı sürücüsünün kusurlu eylemi ile çaptığından bahisle araçtaki değer kaybı, ikame araç bedeli ve eksper masraflarından kaynaklanan maddi zararın dava konusu edildiği yani davanın haksız eyleme dayandığı ve TTK.'nin 4. maddesi içeriğinde belirtilen nitelikte bir ticari davadan söz edilemeyeceğinden ilk derece mahkemesince davanın ticari dava kabul edilerek zorunlu arabuluculuk dava şartı gerçekleşmediğinden usulden reddine karar verilmesinin isabetsiz olduğu-
Pay oranında açılan muris muvazaası hukuksal nedenine dayalı tapu iptali-tescil davalarında, davacılar arasında zorunlu dava arkadaşlığı bulunmayıp ihtiyari dava arkadaşlığı bulunduğundan, dava değerinin, davayı açan mirasçı veya mirasçıların her birinin payına isabet eden değer olacağı- Temyiz kesinlik sınırı içinde kalması nedeniyle temyiz kabiliyeti bulunmayan kararlar hakkında, 01.06.1990 gün ve 3/4 sayılı İçtihadı Birleştirme Kararı uyarınca, Yargıtayca da bir karar verilebileceği-
Temliklerin mirasçılardan mal kaçırma amaçlı ve muvazaalı olduğu gözetilerek davacı yönünden tapu iptal ve tescil isteminin kabulüne karar verilmesinde bir isabetsizlik olmadığı- Muris muvazaası nedenine dayalı olarak pay oranında açılan davalara asli müdahale davası ile katılmanın mümkün olup olmadığı-
Lehine geçit hakkı talep edilen ..... parsel sayılı taşınmaz davacılardan ....., ...... parsel sayılı taşınmaz ise davacılardan ........ adına tapuda kayıtlı olup davacılar arasında "ihtiyari dava arkadaşlığı" bulunduğundan, geçit hakkına ilişkin hükmün her bir parsel yönünden ayrıca, açıkça ve yüklü taşınmazlar gösterilmek suretiyle kurulması gerekirken, hüküm fıkrasının "1" No'lu bendinde, "..... ve ...... parselde kayıtlı taşınmazlar lehine" yazılmak suretiyle hükmün infazında karışıklığa yol açabilecek ifadelerle geçit hakkı kurulmasının doğru olmadığı- Geçit hakkı kurulmasına ilişkin davalarda davanın niteliği gereği yargılama giderlerinin davacı üzerinde bırakılması gerekeceği- Davacı 175 parselin yola ulaşabilmesi için davacı-davalı 176 parsel üzerinden de geçit hakkı tanınması gerektiğinden, mahkemece 175 parsel sayılı taşınmaz lehine ayrı bir geçit hakkı hükmü tesis edilerek, 176 parsel sayılı taşınmazdan geçirilecek geçit hakkı nedeniyle 176 parsel sayılı taşınmaz maliki lehine belirlenecek geçit bedelinin de depo ettirilmesi gerekeceği-
  • 1
  • 2
  • 3
  • 4
  • 5
  • 6
  • 7
  • kayıt gösteriliyor