Karayolları Genel Müdürlüğünce açılan elatmanın önlenmesi ve yıkım isteğine ilişkin davada, idare adına var olan kaydın yolsuz olup olmadığının, kamulaştırma işlemlerinin tamamlanıp tamamlanmadığının açıklığa kavuşturulup bunun sonucu olarak idareye söz konusu kaydın kütükten terkini imkanının tanınıp dava açması için önel verilereki, açıldığı taktirde terkin isteğinin kabulü ya da reddi yönünde verilecek karar doğrultusunda eldeki davanın hükme bağlanması gerekeceği- ATM cihazı İl Özel İdaresine ait parselde kalmakta olup, davada yer almayan idarenin taraf olmadığı bir davada yıkım kararı verilemeyeceği-
Yüzölçümünün küçülmesi nedeniyle bedeline hükmedilen kısmın davalı idare adına tesciline karar verilmesi gerekirken, bu kısmın da yol olarak terkinine dair hüküm kurulması, doğru değilse de; bu yanılgının giderilmesinin yeniden yargılama yapılmasını gerektirmeyeceği-
Karar tarihinden sonra yürürlüğe giren ve 3402 Sayılı Yasanın 36. maddesine bazı ilave düzenlemeler getiren 6099 Sayılı Yasa hükümleri gereğince yargılama giderlerinin davacı üzerlerinde bırakılması ve davalının yargılama giderlerinden ve 29.5.1957 tarih 4/16 Sayılı İ.B.K. gereğince yargılama giderlerinden sayılan avukatlık ücreti ve HUMK. 'nun 423/3. maddesi gereğince harçtan sorumlu tutulmamasının gerekeceği-
Önceden orman olan bir yer üzerindeki orman bitki örtüsü yok edilmiş olsa bile özel mülkiyete konu olamayacağı-
Taşınmaz arsa niteliğinde olduğuna göre, değerinin özel amacı olmayan emsal satışlarına göre hesaplanmasının gerekeceği-
Arsa vasfındaki taşınmazın ecrimisilin tespitinde, el atılan bölümünün kiraya verilip verilemeyeceği ve kiraya verilirse ne kadar gelir getirebileceğinin araştırılmasının gerekeceği-
Dava konusu taşınmaz kadastro parseli olup, emsal alınan taşınmaz da kadastro parseli olduğundan, emsal karşılaştırması suretiyle bulunan m2 bedeline hükmedilmesi gerekeceği-
Kamulaştırma Kanununun 11/1-g maddesine göre arsa niteliğindeki taşınmazlara değer biçilirken dava konusu taşınmaz ve emsalin zaruret olmadıkça yakın yerden alınmasının gerekeceği-
Davalıya ait tapu kapsamının bir kısmının devletin hüküm ve tasarrufu altında, bulunan kıyıda kaldığı belirlenmek suretiyle buna ilişkin sicil kaydının Türk Medeni Kanununun 999. maddesi hükmü gereğince kütükten terkin edilmiş olmasında hukuka aykırı bir durum olmadığı-
Yıkımı istenen yapıların, sicili kütükten terkin edilen devletin hüküm ve tasarrufu altındaki bu alan içerisinde yer aldığı, davalının haklı ve geçerli bir neden olmaksızın taşınmazı tasarruf ettiği anlaşıldığına göre, davanın kabul edilmesinde kural olarak bir isabetsizlik olmadığı-