Kıdem ve ihbar tazminatları ile yıllık izin ücreti alacaklarının belirsiz alacak davasına konu olamayacağından bu alacaklar yönünden davanın hukuki yarar yokluğundan reddine karar verilmesi gerektiği- Belirsiz alacak davasında hüküm altına alınan miktarın, temyiz edilebilirlik sınırının altında olması nedeniyle karara karşı temyiz yoluna gidilmesinin miktar itibariyle mümkün olmadığı- Aynı görüşte: HGK. 09.11.2021 T. E: 2021/(19)11-758, K: 1356
B.sayar operatörü olarak çalıştığı anlaşılan işçinin sık sık görev yerinin değiştirildiği, işçinin son olarak görevi ve daha önce yaptığı iş ile ilgisi olmayan kariyeri ile çelişen bir işe verilerek ameliyathane kapısında görevlendirildiği, işçi tanıklarının ifadesi ile de bu değişikliklerin işçinin istifa etmesi amacıyla yapıldığının anlaşıldığı, işçiye yapılan tüm eylemler değerlendirildiğinde işçinin psikolojik tacize maruz kaldığı gerekçesi ile kıdem tazminatı alacağının kabulüne karar verilmesi gerektiği-
İbraname ile davacının emekli olarak işten ayrıldığı ve ibranamede belirtilen kıdem tazminatının davacıya ödendiği görüldüğünden, davacının ilk dönem çalışmasının kıdem tazminatı ödenerek tasfiye edildiğinin kabulü gerektiği- Davacının davayı somutlaştırma yükü (HMK m.194), hakimin de davayı aydınlatma yükümlülüğü (HMK m. 31) bulunduğu göz önüne alınarak, davacının 25 yıllık çalışma süresi boyunca hiç yıllık izin kullanmadığı hayatın olağan akışına ters olduğundan, davacının beyanı alındıktan sonra tüm delillerin değerlendirilmesi gerektiği- Davacının işe iade sonrası aldığı ücretin, ilk fesih tarihindeki son ücreti asgari ücrete oranlayarak tespit ettiği kat sayısı esas alınarak bulunması hatalı ise de; davalı tarafın cevap dilekçesinde davacının işe iade sonrası alacaklarının son ücretinin asgari ücretteki artış oranına göre artırılarak ödendiği yönündeki beyanı ve mahkemece tespit edilen ücreti istinaf nedeni yapmamış olduğu-
 İşçinin önceki döneminin kıdem tazminatı ödenerek tasfiye edilmiş olmasının, izin ücreti alacağının tespiti yönünden hizmet dönemlerinin birleştirilmesine engel olmayacağı- M.lik işçilik dönemlerindeki çalışma sürelerinin izin ücreti alacağı tespitinde dikkate alınamayacağı- M.lik işçi çalıştırılmasının gerçekten mevsime bağlı olarak gerçekleştirilmesinin gerektiği; aksi takdirde işçinin aralıklı olarak çalıştırıldığının kabul edilebileceği- Yıllık izin hakkının ücrete dönüşmesi için iş akdinin sona ermesinin gerektiği- İş akdinin sona erme şeklinin haklı nedene dayanıp dayanmadığının bir öneminin olmadığı-
Emeklilik öncesi ve emeklilik sonrası olmak üzere iki dönem halinde çalıştığını ve tüm çalışma dönemi boyunca yıllık izin kullanmadığı iddia eden davacının "27 tam yıl boyunca hiç yılık izin kullanmadığının" kabulü ile hesaplama yapmasının hatalı olduğu- Davalının dosyaya sunduğu tarihsiz, davalıya hitaben yazılan ve davacı tarafından imzası inkar edilmeyen dilekçede yıl ve gün belirterek izin talebinde bulunmuş olup, davacı bu belgenin işveren tarafından kendisi yanıltılarak alındığını iddia etse de belgenin irade fesadına bağlı olarak alındığını usulüne uygun olarak da ispat edemediğinden, imzası inkar edilmeyen söz konusu belgenin davacıyı bağlayacağı ve bu belgede belirtilen yıllar ile sınırlı olarak davacının yıllık izin talebinin değerlendirilmesi gerektiği-
Davacının ıslah dilekçesi davalı vekiline tebliğ edilmediği anlaşıldığından, bu durum hukuki dinlenilme hakkının ihlali niteliğinde olup davalı tarafa ıslah dilekçesinin tebliği, beyanda bulunması için süre verilmesi ve sunulan beyanlar değerlendirildikten sonra oluşacak sonuca göre karar verilmesi gerektiği- Dosyaya davacının yıllık izin kullandığına ilişkin yıllık izin formları ibraz edilmiş olup bu konuda herhangi bir değerlendirme yapılmadığı görüldüğünden, hakimin davayı aydınlatma ödevi çerçevesinde mahkemece, davacı asil çağrılarak yıllık izin istek defteri de gösterilmek suretiyle yıllık izinlerle ilgili beyanının alınmasından sonra sonucuna ve tüm dosya kapsamına göre değerlendirme yaparak karar vermesi gerektiği- Akrabalık veya diğer bir yakınlık başlı başına tanık beyanını değerden düşürücü bir sebep sayılamaz ise de davacı tanıklarının birbiriyle çeliştiği, davalı tanıklarının ücrete ilişkin beyanlarının da bulunmadığı anlaşılmakla emsal ücret araştırması yapılmak suretiyle davacının ücretinin tespiti gerektiği- Asgari geçim indirimi yönünden dosyaya imzasız ücret bordroları sunulmuş olup; söz konusu bordrolarda asgari geçim indirimine ilişkin tahakkukların yer aldığı görüldüğünden, banka kayıtları da celbedilerek davacıya asgari geçim indirimi ödenip ödenmediği yönünde tespit yapılarak varsa alacağın hüküm altına alınması gerektiği-
İşçinin, işyerinde aralıklı olarak çalışması ve önceki çalışma dönemlerinin ihbar ve kıdem tazminatı ödenerek yada emeklilik sebebiyle kıdem tazminatı ödenerek tasfiye edilmiş olması halinde tasfiye edilen dönemler kıdem tazminatının hesabında dikkate alınmayacağı- İzin ücreti bakımından tasfiye edilmiş dönemler dahil olmak üzere tüm hizmet süreleri birleştirilerek hesap yapılması gerektiği-
Haftada 45 saati aşan fazla çalışmaların haftalık zaman dilimlerine göre hesaplanacağı- Fazla çalışmanın haftalık yerine günlük olarak belirlenmesinin yasaya aykırı olarak gerçekleştirilen bu maddi hatanın usuli hak oluşturmayacağı- Asgari geçim indirimi ücret niteliğinde olmadığından çıplak ücrete asgari geçim indirimi ilave edilerek işçilik alacaklarının hesaplanmasının hatalı olduğu-
22. HD. 06.03.2019 T. E: 2017/20898, K: 5162-
22. HD. 21.02.2019 T. E: 2017/20196, K: 3973-
  • 1
  • 2
  • kayıt gösteriliyor