Kesinleşme şerhi aranmaksızın yabancı mahkemenin tanınmasına ilişkin davanın kabul edilemeyeceği-
Yabancı mahkeme ilamının ilamı veren yargı organı tarafından onanmış örneği eklenmiş, ancak ilamın noter veya konsolosluk tarafından onanmış tercümesi sunulmamış olması halinde, mahkemece, davacı tarafa tenfizi istenilen kararın noter veya konsolosluk tarafından onanmış tercümesini dosyaya sunması için süre verilmesi ve oluşacak sonuç çerçevesinde bir karar verilmesi gerektiği-
Takip konusu alacağın yabancı mahkeme ilamına ilişkin olması nedeniyle öncelikle Türkiye de takibe konulabilmesi için tenfiz kararı gerektiğinden, tasarrufun iptali davasına bakan mahkemece öncelikle tenfize ilişkin dava dosyasının kesinleşmesini beklenerek kesinleştikten sonra; anılan ilam hem Türkiye'de, hem de yabancı ülkede takibe konulduğundan ve yabancı ülkedeki takip sonucu kısmı ödeme yapıldığı, borçlunun oradaki şirket hisselerine ve 4 taşınmazına haciz konulduğu ve icra işlemlerinin devam ettiği anlaşıldığından,talimat yazılarak, davacının dava konusu alacağıyla ilgili yabancı ülkede başlatığı takibin son durumunun sorulması; eğer takip konusu alacak borçlunun oradaki malvarlığından karşılanmış ise, tasarrufun iptali davasının "önkoşul yokluğundan reddine"; karşılanmamış ise Türkiye'deki takip dosyası içeriğinden, borçlunun Türkiye'de mal varlığının olmadığı anlaşıldığından, haciz tutanağının "geçici aciz belgesi" niteliğinde olduğu kabul edilerek dava konusu tasarrufların İİK'nun 278, 279, 280 maddeler gereğince iptale tabi olup olmadığı değerlendirilmesi gerektiği- Dava dışı takip borçlusunun malvarlığından bahisle davalı borçlunun aciz halinde olmadığının kabulü ile aciz belgesi için davacıya iki aylık kesin süre verilmesinin isabetli görülmediği- Kati aciz belgesi düzenlenmesinin, davacı alacaklının elinde olmadığı ve bu konuda verilen iki aylık sürenin de makul süre sayılamayacağı, Türkiye'deki takip yönünden de düzenlenen haciz tutanağının İİK'nun 105.maddesi anlamında geçici aciz belgesi niteliğinde olduğu)- Tasarrufun iptali davasının "önkoşul yokluğu nedeniyle reddi" halinde, davalılar yararına maktu vekalet ücreti takdiri gerektiği-
Yabancı devletin usul hukukuna tabi olarak verilmiş olan bir mahkeme kararının, mahkeme ilamı niteliğinde olup olmadığı ve kesinleşme şartlar ile münhasıran kararın verildiği ülkenin usul hukukuna göre tayin ve tesbit olunacağından tenfizi istenen kararın kesinleşme şerhini gösterir apostil şerhli aslı ve onanmış örneğinin dosyada mevcut olması karşısında davanın kabulüne karar verilmesi gerekeceği- Tenfiz hâkimince, yabancı mahkeme kararı esastan incelenemeyeceği ve hukuka uygunluğunun denetlenemeyeceği-
"Tespit davası" niteliğinde olan yabancı mahkeme kararının tenfizine ilişkin davalarda yargılama harcının "maktu" olarak belirlenmesi gerektiği-
Temyiz edilmeksizin hakkındaki karar kesinleşmiş olan davalı yönünden de bozma sonrası yabancı mahkeme kararının tenfizi talebine ilişkin davanın reddine karar verilmesinin isabetsiz olduğu-
"Tespit davası" niteliğinde olan yabanacı mahkeme kararının tenfizine ilişkin davalarda yargılama harcı ve vekalet ücretinin "maktu" olarak belirlenmesi gerektiği-
Bir hak kullanılabilir duruma gelmeden zamanaşımı işletilemeyeceğinden, mal rejiminin tasfiyesi davalarındaki on yıllık zamanaşımı süresinin boşanmaya ilişkin yabancı mahkeme kararının kesinleştiği tarihten değil, tanıma tenfiz kararının kesinleştiği tarihten başlayacağı-
1956 tarihli Nafaka Alacaklarının Yabancı Memleketlerde Tahsiline İlişkin sözleşmenin, nafaka yükümlülüğüne ilişkin yabancı ilamların, ilamın verildiği devlet dışında sözleşmeye taraf diğer bir devlette doğrudan icrasına imkan vermediği- Nafaka yükümlülüğüne ilişkin yabancı ilamın Türkiye'de icra edilebilir olması için tenfiz kararı verilmesi gerektiği- Nafaka yükümlülüğü konusundaki yabancı mahkeme kararının tanınması ve tenfizi isteğine ilişkin uyuşmazlıkta, hem Türkiye hem de kararın verildiği Almanya'nın taraf olduğu Lahey Sözleşmesi hükümlerinin gözetilmesi gerektiği-
Vasiyetnamenin tenfizi (yerine getirilmesi) için öncelikle dava konusu vasiyetnamenin itiraza uğramaması, itiraz edilmiş ise vasiyetnamenin iptali davasının reddine karar verilmiş olması, başka bir deyişle vasiyetnamenin kesinleşmiş olması gerekeceğinden, bu amaçla vasiyetnameden bütün mirasçıların haberdar edilmesi ve hak düşürücü sürelerin başlaması için vasiyetnamenin açılıp okunması dosyasının kesinleşmiş olması gerekeceği, aksi takdirde tenfiz davası açılamayacağı-