Taraflar arasındaki sigorta sözleşmesinden kaynaklanan uyuşmazlığın, poliçe genel ve varsa özel şartlarına göre çözümlenmesinin gerekeceği-
"Davalı Sigorta A.Ş.'nin poliçe limiti dahilinde sorumlu olacağı" ilkesinden hareket edilerek, Sigorta Şirketinin sorumluluğunu, hükmedilen miktarın üzerindeki bir miktara çıkaran ve hükmü genişleten tavzih kararına itibar edilemeyeceği–
Bir dava için birden fazla (genel ve özel) yetkili mahkeme varsa, davacının bu mahkemelerden birinde dava açmak hususunda bir seçimlik hakka sahip olacağı, davacı, davasını bu genel ve özel yetkili mahkemelerden hiçbirinde açmaz ve yetkisiz bir mahkemede açar ise, o zaman seçme hakkının davalılara geçeceği, Yargıtay’ın kararlılık gösteren uygulamasında da davada Zorunlu Mali Sorumluluk sigortacısının yer alması halinde, sigorta rücu davasının bu davalının ikametgahında da açılmasının mümkün olduğunun kabul edildiği-
Rizikonun teminat dışında kalabilmesi için sürücünün sadece alkollü olması yetmeyip, kazanın münhasıran alkolün etkisinde oluştuğunun da sigortacı tarafından kanıtlanmasının gerekeceği, artık burada üçüncü araç sürücüsünün, ya da sigortalı sürücünün kusurunun kasko sigortası olması nedeniyle öneminin olmayacağı, yani, önemli olanın kazanın münhasıran alkolün etkisinde meydana gelip gelmediği olduğu, bu durumun belirlenmesinin de, aralarında bir trafik uzmanı ve nörologun da bulunduğu bir bilirkişi kurulu marifetiyle inceleme yaptırılmak, olayın meydana geliş şekli itibariyle bu kaza ve hasarın münhasıran alkolün etkisi altında ileri gelip gelmediğinin ve illiyet bağı bulunup bulunmadığının tespit ettirilmesi ile mümkün olacağı-
İnşaat sigorta poliçesinin genel şartlarında teminat dışında kalan ve sigortanın ödemediği bedeller konusunda bankadan bir istek de bulunulamayacağının belirtilmiş olmasının ve inşaat sigorta poliçesi genel şartlarının 2/a maddesinde inşaatın yapılması için kullanılan alet ve teçhizatın aksine sözleşme yoksa teminat dışında kaldığının belirtilmesinin ise bankanın sorumluluğunu ortadan kaldıran bir hal olmadığı, zira, davacı yüklenicinin sigorta yükümlülüğünü düzenleyen 5. maddenin 2. fıkrası kapsamında işyerinde işle ilgili olarak kullandığı kendisine ait araçların yer almadığı, yani bu araçların inşaat sigorta poliçesi genel şartlarına tabi olmadığı gibi, bu sigortanın teminatı kapsamında da olmayacağı-
Kazaya birden fazla aracın karışması halinde tazminat ödemesi yapan sigortacının aynı olaydan sorumlu diğer araçların sigortacısına sorumlulukları oranında başvurabileceği hüküm altına alınmak suretiyle halefiyete dayalı rücu hakkının bulunduğu ilke olarak kabul edilmiş ise de, davaya konu olayda kazaya karışan kusurlu üçüncü bir araçtan söz edilmediğine göre mirasçılara ödeme yapan sigortacının rücu hakkından söz edilemeyeceği için bu faydalandırmanın zarardan indirilmesi olanağının bulunmayacağı, diğer kazandırmanın amacının münhasıran zarar görene yardım etmekten ibaret olduğunun anlaşıldığı, bu kazandırmanın bir bağışlama ve yardım olduğu, bu durumda ibranamenin davaya etkisi bulunmadığından orada yazılı miktarların nakdi tazminat komisyonu tarafından belirlenen tazminattan düşülmesine gerek bulunmayacağı-
Sigortacının tazminat borçlusuna karşı rücu davasını açabilmesi için, sigortacının hukuken sigortalısının yerine geçebilmesi başka bir anlatımla ona halef olabilmesinin gerekeceği, halef olabilmek içinde başta gelen şart, sigorta tazminatının sigortalıya ödenmesi, riziko sonucu ortaya çıkan hasardan dolayı, sigortalının zarar sorumlusu üçüncü kişilere karşı bir dava hakkının bulunmasının gerekeceği, o halde, sigortacıya her şeyden önce rücu davasının ikame şartlarını (ödeme +dava hakkı) ispat görevinin düşeceği, TK. 1301 maddesine göre bir hak elde etmek isteyen sigortacının, öncelikle sigortalıya halef olduğunu sigorta sözleşmesine dayanarak kanıtlamak zorunda olacağı-
Davacı tarafından sigortacıya dava tarihinden önce bir başvuru yapıldığı belgelendirilemediğine göre, sigortacı aleyhine temerrüt faizine dava tarihinden itibaren hükmedilmesinin gerekeceği-
Sigorta poliçesi genel şartlarına göre kaza ve hasar sürücünün, alkolün etkisi altında bulunmasından ileri gelmiş olması durumunda teminat dışı kalır; ancak sırf sürücünün alkollü olması hasarın teminat dışı kalmasını gerektirmez, mahkemenin, nöroloji uzmanı hekim, trafik uzmanı ve hukukçudan oluşacak bilirkişi heyetine inceleme yaptırarak sonucuna göre karar vermesinin gerekeceği-
Zararlandırıcı sigorta olayı nedeniyle sigortalı ve sigortalının hak sahiplerinin yapılan ödemelerin ödeme tarihinden itibaren faiz isteme hakkı olup; sigorta şirketi sigortalının halefidir, sigortalı ise, tedavi ve ödemelerden haberdar olduğundan sigorta şirketinin temerrüde düşürülmesine gerek olmadığı-