9. HD. 24.12.2020 T. E: 2016/35463, K: 20169-
Sigortalının iş kazası sonucunda vefatı nedeniyle yakınlarının maddi ve manevi zararlarının giderilmesi istemi-
6331 sayılı İş Sağlığı ve Güvenliği Kanunu'da yer alan tenik iş kurallarına uyulmamasının işverenin kusurlu davranışı olarak kabul edilmesi gerektiği, işverenin sadece anılan yazılı kurallara değil, yazılı olmayan ve teknolojinin gerekli kıldığı önlemlere aykırı davrandığında da kusurlu görülerek oluşan zararı karşılaması gerektiği- Asıl işverenin, doğrudan bir hizmet sözleşmesi bulunmamakla birlikte İşK. mad. 2 gereğince alt işverenin işçilerinin iş kazası veya meslek hastalığı nedeniyle uğrayacakları maddi ve manevi zarardan alt işveren ile birlikte müteselsilen sorumlu olacağı, meslek hastalığına veya iş kazasına uğrayan alt işverenin işçisi veya ölümü halinde mirasçıları tazminat davasını müteselsil sorumlu olan asıl işveren ve alt işverene karşı birlikte açabilecekleri gibi yalnızca asıl işverene veya alt işverene karşı da açabilecekleri- Objektifleştirilen kusur, kusur sorumluluğunu kusursuz sorumluluğa yaklaştırsa da, onu kusursuz sorumluluk haline dönüştürmeyeceği, çünkü, bazı istisnalar dışında işverenin sorumluluğu için kusurun varlığının şart olduğu, ancak TBK mad. 417, Anayasa ve 6331 sayılı Kanun hükümleri objektifleştirilmiş kusur sorumluluğu ilkesi gereğince işverenin sorumluluğunu oldukça genişlediği- Manevi tazminat tutarları değerlendirilirken manevi tazminatın caydırıcılık unsurunun öne çıkması gerektiğinin kabulünün gerektiği-
Her iki şirketin ortaklarının aynı olmasının tek başına organik bağın varlığı için yeterli sayılmayacağı- Farklı şirketlerin aynı işveren olarak kabul edilemeyeceğine göre şirketlerin işçileri işe iade davasında 30 işçi şartı bakımından ayrı ayrı değerlendirilmesi gerekip fesih tarihi itibariyle işçi sayısı otuzun altında olduğundan şartları bulunmayan işe iade davasının reddi gerektiği-
Davalının, bir şirketin işçisi olarak çalıştığı sabit olmakla birlikte; davalının asıl işvereni, güvenlik görevlisi olarak çalıştığı şirketin olduğu anlaşıldığından, asıl işverenin işçilik alacaklarından sorumluluğu, kendi emrinde çalışılan süre ile sınırlı tutulmasının gerektiği- Güvenlik görevlisinin nöbeti sırasında uyuma eylemi, iş güvenliğini tehlikeye düşürdüğünden haklı fesih sebebi olup; işverenin süresinde yaptığı fesih haklı nedene dayandığından davacının kıdem ve ihbar tazminatı taleplerinin yersiz olduğu-
İş Sağlığı ve Güvenliği Kanununda, İş Mahkemeleri'nin görevli olduğuna dair özel bir düzenleme bulunmadığından çıraklar/stajyerler hakkında iş kazası veya meslek hastalığından kaynaklanan tazminat davaları yönünden hangi mahkemelerin görevli olacağı konusunda 6331 sayılı Kanun'un yürürlüğü ile birlikte mevzuatta boşluk doğduğu- Ölümlü iş kazasından kaynaklanan maddi ve manevi tazminat talebine ilişkin dava da; çırakların ve stajyerlerin, yaşı ve tabi olduğu yasa ne olursa olsun, kısa vadeli sigorta koluna tabi olacağı- 6331 sayılı Kanunda hüküm bulunmamakta ise de çırak ve stajyerlerin kısa vadeli sigorta koluna tabi olduğu gözetildiğinde, bu neviden davaların İş Mahkemelerinde görülmesi gerektiği- Özel uzmanlık gerektiren mahkemelerden bu davaların alınarak genel mahkemelere verilmesinin İş Sağlığı ve Güvenliği Kanunu'nun ruhuna ve çıkarılış amacına aykırı olacağı-
Davacı devlet tarafından yasa ve yasanın verdiği yetki ile idari işlemle kurulan ve kamusal yetki ve ayrıcalıklardan yararlanan kamu tüzel kişilikleri ve bunlara bağlı kuruşlardan olmayan ilgili belediyenin hissedarı olduğu; özel hukuk hükümlerine tabi şirket işçisi olduğundan, ilave tediyeden yararlanma hakkının bulunmadığı, bu nedenlerle; davacının ilave tediye alacak talebinin reddine karar verilmesi gerektiği-
Gemide garson olarak çalışan işçinin D. İş Kanunu'na tabi olduğu- D. İş Kanunu'nda ücret ve eklerine en yüksek mevduat faizi uygulanacağına dair herhangi bir hüküm olmadığı gibi kıdem tazminatına yürütülecek faize ilişkin de özel bir hüküm bulunmadığı- İş Kanununa tabi işçilik alacaklarına uygulanan ve kanunda açıkça düzenlenen mevduata uygulanan en yüksek faiz oranının gemi adamının alacaklarına uygulanması mümkün olmayıp, yasal faizin uygulanması gerektiği-
İşçinin iş güvencesi hükümlerinden yararlanabilmesi için fesih bildiriminin yapıldığı tarihte işyerinde otuz ve daha fazla işçi çalıştırılmasının gerektiği- Adi ortaklık niteliğindeki işveren, kendisini oluşturan gerçek ve tüzel kişilerden bağımsız nitelikte olduğundan, iş güvencesi şartları arasında yer alan otuz işçi kıstasının belirlenmesi hususunda sadece adi ortaklık işverenin aynı işkolunda yer alan işyerleri dikkate alınması gerektiği-
İş kazası sonucu maluliyetten doğan maddi ve manevi tazminatın ödetilmesine ilişkin davalarda görevli mahkeme-