Yargıtay'ın kararlılık kazanmış uygulamalarında, vakfın mal varlığının amacın gerçekleşmesini olanaksız kılacak şekilde azalmış olması, vakfın dağılmış sayılması için yeterli neden kabul edilmekte ise de, yetersizliğin araştırılıp belgeleriyle kanıtlanmış olmasının aranacağı-
Önceki raporlar dosya üzerinde inceleme yapılarak hazırlanmış, sonraki raporu ise Vakıflar Hukuku konusunda uzman olup olmadığı belli olmayan bir bilirkişi hazırlamış olup, raporlar arasındaki bu çelişkinin Vakıflar konusunda uzman olan, üniversitelerin Medeni Hukuk kürsüsünde görevli hocalardan alınacak bir rapor ile giderilmesi ve bundan sonra oluşacak duruma göre bir karar verilmesi gerekeceği-
4721 sayılı Türk Medeni Kanunu’nun 116. maddesinde, amacın gerçekleşmesi olanaksız hale geldiği ve değiştirilmesine de olanak bulunmadığı takdirde vakfın kendiliğinden sona ereceği (dağılacağı) hükme bağlanmış olup, Türk Medeni Kanunu Hükümlerine Göre Kurulan Vakıflar Hakkında Tüzüğün 30. ve Vakıflar Yönetmeliğinin 19.maddelerinde de bu hususta vakfın idare (yönetim) organının veya Vakıflar Genel Müdürlüğünün yetkili mahkemeye başvuracağı ve yetkili mahkemenin de gereğine göre Vakıflar Genel Müdürlüğünün veya vakfın idare (yönetim) organının yazılı düşüncesini alarak istemi hükme bağlayacağı belirtildiğine göre; vakfın sona ermesi (dağılması) için ancak vakfın idare (yönetim) organının veya Vakıflar Genel Müdürlüğünün dava açabileceği dikkate alınarak Erzincan İli Çevre Koruma Vakfının sona erdiğinin (dağıldığının) tespiti bakımından İçişleri Bakanlığına izafeten Erzincan Valiliğinin dava açma hak ve yetkisi bulunmadığından; mahkemece, aktif husumet ehliyeti bulunmayan davacının açtığı davanın bu sebeple reddine karar verilmesinin gerekeceği-
Davanın 4721 Sayılı Türk Medeni Kanunu’nun 116. maddesine göre vakfın sona erdiğinin (dağıldığının) tespiti olarak açıldığı ve mahkemece de bu şekilde değerlendirilip kabul edildiği halde, başka bir kavram ve hukuki sonuçları olan vakfın dağıtılmasına karar verilmesi doğru değil ise de; bu yanılgının düzeltilmesinin yeniden yargılama yapılmasını gerektirmediği-
Temyize konu vakfın sona erdiğinin tespiti davası ile vakıf yöneticilerinin görevden alınmaları davasının konuları ve hukuki sebepleri birbirinden farklı olup, bu davada ileri sürülen vakfın 1999-2004 yılları arasında faaliyette bulunmama ve amacını gerçekleştirme imkanının kalmaması yolundaki iddialar yöntemince araştırılmadan eksik inceleme ile yerinde görülmeyen gerekçelerle davanın reddinin doğru olmadığı-
Vakıf yöneticilerinin görevden alınmaları istemli davanın, vakıf tüzel kişiliğiyle birlikte, yöneticilere de yöneltilmesi gerekeceği-
Vakıf şerhinin kaldırılması talepli davalarla husumetin Vakıflar Genel Müdürlüğü aleyhine yöneltilmesinin gerektiği, mahkemece davacının aktif, davalının ise pasif dava ehliyetinin bulunup bulunmadığının re 'sen dikkate alınmasının gerektiği, açıklanan nedenlerle Hazine aleyhine açılan davanın husumet nedeniyle reddine karar verilmesinin gerektiği-
Yargıtay’ın yerleşik uygulamasına göre; bozma kamu düzenine ilişkin ve dolayısıyla hakimin kendiliğinden göz önünde bulundurması gereken nedenlere dayalı değilse ve her iki taraf da bozmaya uyulmasını istemişlerse, artık Yerel Mahkeme’nin önceki kararında direnemeyeceği-
Davacı tapu kayıtlarındaki vakıf şerhinin terkinini istediğine, bu istek hak düşürücü sürenin geçirilmesi nedeniyle reddedildiğine, aleyhine olan bu hükmü davacı temyiz etmediğine göre, eda istemi red olunan davacının talebi içinde bir tesbit isteminin de olduğunun kabulünün olanaklı olmadığı, mahkemece kamu düzenine ilişkin hak düşürücü sürenin varlığı saptanarak, dava bu nedenle reddedildiğinden başka bir incelemenin ve tesbitin yapılma olanağının olmadığı-