Konusu bir miktar paranın ödenmesi talebi ile açılan ticari davalarda dava açılmadan önce uyuşmazlıkla ilgili arabulucuya başvurulup, anlaşılamaması halinde son tutanağın aslının veya arabulucu tarafından onaylanmış bir örneğinin dava dilekçesine eklenmesinin zorunlu olduğu, arabulucuya başvurulmadan doğrudan dava açıldığının anlaşılması halinde herhangi bir işlem yapılmaksızın davanın, dava şartı yokluğundan usulden reddine karar verilmesi gerektiği-
Çalışma olgusu ortada olan, ücret alacağı ve kıdem tazminatı talep eden davacının alacaklarının ödendiğinin ispat külfetinin işverene ait olduğu- Geçici hukuki koruma yollarından biri olan ihtiyati hacizde yakın ispat koşulu gerçekleşmiş olduğundan, ihtiyadi tedbir mahiyetindeki ihtiyadi haciz talebinin kabulüne karar verilmesi gerektiği-
İhtiyati tedbirde asıl olanın, ihtiyati tedbire esas olan bir hakkın varlığının ve bir ihtiyati tedbir sebebinin bulunması olduğu- İhtiyati tedbir kararının verilmesinin amacı, müddeabihi dava sonunda kararın kesinleşmesine kadar korumak olduğu- Verilecek ihtiyati tedbir kararının da uyuşmazlığın esasını çözümler nitelikte olmaması gerektiği-
Ön sözleşme, sonraki tarihli protokoller ve yapılan ödemeler bir arada değerlendirildiğinde yapılması planlanan proje ilk sözleşmede öngörülen süre içerisinde başlanıp tamamlanamadığı gibi alınan idari kararların projenin başlaması-bitirilmesi ve kapsamını etkileyecek nitelikte olduğu konusunda sunulan belgelere göre, sözleşme koşullarının değiştiği iddiasındaki yaklaşık ispat koşulunun gerçekleşmiş olduğu, sözleşmede kararlaştıran ve hisse devri için öngörülen hasılat paylaşımı ibarelerinin, sözleşme niteliğine göre yargılama aşamasında iddia ve savunmalarla değerlendirileceği kanaatiyle, karar tarihi itibariyle verilen ihtiyadi tedbir kararının usul ve yasaya uygun olduğu-
Davacı taraf, davalının konkordato ilan edeceği veya iflas isteyeceği konusunda söylentilerin olduğunu, davada alacağın güvence altına alınmaması halinde hakkın elde edilmesinin önemli ölçüde imkansız hale gelebileceğini, halen delillerin toplanması ve bilirkişi raporu alınması aşamasına gelinmediğini, acil olarak geçici koruma tedbirine ihtiyaç bulunduğunu belirterek, tapu kayıtları üzerine müflis Limited Şirketi lehine süresiz olarak geçici kanuni ipotek hakkının tesciline karar verilmesini talep etmiş olup davacı tarafın geçici tescil talebinin niteliği itibariyle geçici hukuki korumalardan ihtiyati tedbir niteliğinde olduğu ve davada henüz delillerin yeterince toplanmadığı, yaklaşık ispatın temin edilemediği anlaşıldığından ve mahkemece her zaman toplanan delillerin değerlendirilip HMK'nın 389 ve devamı maddelerindeki şartlar göz önüne alınarak geçici şerh talebi hususunda bir karar verilebileceğinden talebin bu aşamada reddine karar verilmesinin yerinde olduğu-
Menfi tespit davasında davacının iddiası soyut bir iddia olmaktan çıkıp somut bir hal aldığında yani takibe konu senedin sahte olduğunun ceza mahkemesi ile yargılaması ortaya çıkması veya somut olayda olduğu gibi senet üzerindeki hem rakam hemde yazılarda oynandığı gözle dahi görülür ise davacının telafisi güç zararlara uğramaması için HMK'nın 209/1. maddesi ile HMK 389 vd. maddeleri nazara alarak takibin tedbiren durdurulmasına karar verilmesinin mümkün olduğu-
HMK'nun 390.maddesine göre hakimin ihtiyati tedbire karar verebilmesi için talep edenin haklılığını "yaklaşık ispat" kuralı çerçevesinde ispat etmesi arandığı, davacı tarafça yaklaşık ispat koşulları çerçevesinde dosyaya herhangi bir delil ibraz edilmediği, bu nedenle, mahkemece ihtiyati tedbir talebinin reddine karar verilmesi gerektiği-
Takipten sonra açılan menfi tespit davasında HMK mad. 209 hükmünün uygulanabileceği, takibin durdurulası bakımından yaklaşık ispat ölçütünün dikkate alınacağı-
Sahtecilik nedenine dayalı menfi tespit davasında, HMK'nun 209.maddesi kapsamında farklı bilirkişi raporları olması hatta imzanın sahte olmadığına ilişkin raporların varlığı gözetildiğinde, mahkemenin yaklaşık ispat kuralını da gözeterek ihtiyati tedbir talebini reddetmesinde yasaya aykırı yön bulunmadığı- Davacının dava konusu senedin ortaklık pay ve prim alacağı davası nedeniyle verildiği, alacağın Asliye Ticaret Mahkemesinin dosyası üzerinden alınan bilirkişi raporuna binaen senetteki bedel kadar borçlu olmadığını iddia ederek İİK’nun 72/3.maddesine dayanarak tedbir talebinde bulunduğu, davacının talebi İİK 72/3 kapsamında olduğundan HMK 209. Madde kapsamında değerlendirilmemesi gerektiği-
İhtiyati tedbir kararının kabul edilebilmesi bakımından HMK'nun 390/3. maddesi hükmünde ihtiyati tedbir isteyenin haklılığı konusunda tam kanaatin değil, kuvvetle muhtemel yaklaşık bir kanaatin yeterli olacağı-
  • 1
  • 2
  • 3
  • 4
  • 5
  • 6
  • kayıt gösteriliyor