Akıl hastalığının ortak hayatı diğer eş için çekilmez hale getirecek nitelikte olup olmadığı ve hastalığın geçmesine olanak bulunup bulunmadığını resmi sağlık kurulu raporuyla tesbit etmek gerekeceği-
Dava ve taraf ehliyeti kamu düzenine ilişkin olduğundan, davacının ruhsal rahatsızlığının ileri sürülmüş olması halinde, mahkemece «davacının vesayet altına alınmasının gerekip gerekmediği»nin ön mesele sayılarak, MK. 462/8 uyarınca işlem yapılması ve sonucuna kadar yargılamanın bekletilmesi gerekeceği–
Davalı baba akıl hastası olup velayet görevini gereği gibi yerine getiremediğinden, küçüğün velayet hakkının anneye verilmesi gerekeceği–
Akıl hastalığına dayalı boşanma davalarında, durumun sulh hukuk mahkemesine bildirilip (MK. 462) vasi tayininin istenmesi gerekeceği- Bu davlarda da husumetin “davalı eşe”mi, “atanacak vasi”ye mi yöneltilmesi gerekeceği–
Emekli maaşı alan -ve yoksulluk nafakası isteyen- eşin aldığı maaş tutarı tesbit edilmeden ve bu maaşın onu yoksulluktan kurtarıp kurtarmayacağı belirlenmeden yoksulluk nafakası hakkında karar verilemeyeceği–
Medeni Kanunun 133. maddesine göre boşanmaya karar verilebilmesi için, akıl hastalığının üç seneden beri devam etmesinin, şifasının kabil olmamasının ve müşterek hayatın devamını çekilmez hale koyduğunun gerçekleşmesi gerekeceği- Davacının MK. 133 ve 134/1 maddelerine dayandığı, bilahare davasını 134/1. maddeye hasrettiği, bu durumda şiddetli geçimsizliğin varlığına ilişkin davalıdan kaynaklanan somut bir olayın gerçekleştiği sonucuna varılırsa; davalının tedavi gördüğü hastanelerdeki dosyaları celp edilerek, Adli Tıp Meclisinden gerçekleşen olayların iradi olup olmadığı konusunda görüş alınmasının ve sonucuna göre karar verilmesinin gerekeceği-
Akıl hastalığı nedeniyle açılan boşanma davalarında, akıl hastası olduğu ileri sürülen eş hakkında verilen raporların çelişkili olması ha-linde, Adli Tıp Kurumundan rapor alınması gerekeceği-
Akıl hastası eşin, akıl hastalığı nedeniyle boşanma davası açamayacağı, bu hakkın diğer eşe ait olduğu-
Akıl hastası olan davalı eş hakkında açılan boşanma davasında, davalıyı hacir altına alma (vasi tayin etme) yetkisinin, eşlerin son altı aydan beri yaşadıkları yerdeki mahkemeye sulh hukuk mahkemesine) ait olduğu-
Davalının yaptığı -müşterek çocuğu öldürmek gibi- şuursuzca bir eylemin, MK. 162 ve 163’de öngörülen boşanma sebebine esas alınamayacağı–