Yabancı para alacaklarının iflas masasına kayıt şekli konusunda İcra ve İflas Kanunu'nun sadece 198. maddesinin 1. fıkrasında, konusu para olmayan alacakların, ona eşit bir kıymete para alacağına çevrileceği öngörüldüğü- Öğretide, konusu yabancı para olan alacakların da anılan yasa hükümlerine göre iflasın açıldığı andaki döviz kuru üzerinden Türk Lirasına çevrilerek iflas masasına yazdırılacağının kabul edildiği- İcra İflas Kanunu'nun 195. maddesinde iflasın açılması ile müflisin borçlarının muaccel olacağı ve iflasın açıldığı güne kadar işlemiş faiz ve takip masraflarının ana paraya ilave edilerek masaya kaydedileceği öngörüldüğü- Çeviri zamanının, yabancı para alacaklarının ve konusu para olmayan alacaklar için iflas kararının verildiği tarih olması gerektiği-
Alacağın ödenmesinin tasfiye sonunda masa mevcudunun sıra cetveline uygun biçimde dağıtımı aşamasında gerçekleştiği ve alacakların tam olarak ödenip ödenmeyeceği bu aşamada anlaşılabildiğinden kayıt kabul davalarında maktu karar ve ilam harcı alınması, maktu vekalet ücretine hükmedilmesi gerektiği gözetilmeden, davalı müflis şirket aleyhine nispi oranda karar ve ilam harcına ve davacı yararına nispi vekalet ücretine hükmedilmesinin doğru olmadığı-
İİK'nın 195/1. maddesinin "Borçlunun taşınmaz mallarının rehni suretiyle temin edilmiş olan alacaklar müstesna olmak üzere iflasın açılması müflisin borçlarını muaccel kılar. İflasın açıldığı güne kadar işlemiş faiz ile takip masrafları anaya zammolunur." hükmü uyarınca iflas tarihine kadar doğan iflas alacağı ve fer'ileri ile takip masrafları konusunda uzman bilirkişiden rapor alınıp, belirlenen tutarın kayıt ve kabulüne karar verilmesi gerektiği- İİK'nın 195. maddesine göre iflas masasına yazılacak alacakların iflas tarihi itibariyle hesaplanıp, belirlenmesi gerektiği- İflasın açılması ile ipotekle temin edilen alacaklar hariç, diğer alacaklar muaccel hale gelir ve iflasın açıldığı tarihe kadar işleyen faizler ve takip masrafları da asıl alacağa eklenerek masaya yazılacağı- İİK'nın 196/3. maddesi uyarınca asıl alacağa faiz işlemeye devam ederse de, bunun ancak tasfiye bakiyesi kalırsa ayrıca ödeneceği-
Fazla çalışmaların uzun bir süre için hesaplanması ve miktarın yüksek çıkması halinde, yasal bir düzenleme olmamasına karşın Yargıtayca son yıllarda hakkaniyet indirimi yapılması gerektiği istikrarlı uygulama halini almış olup, bu indirimin, fazla çalışmanın tanık anlatımları yerine yazılı belgelere ve işveren kayıtlarına dayanması durumunda uygulanacağı- İflasın açılmasıyla, İİK'nın 196/3. maddesi uyarınca asıl alacağa faiz işlemeye devam ederse de, bunun ancak tasfiye bakiyesi kalırsa ayrıca ödeneceği ve "kayıt kabul davalarında tahsile değil, alacağın iflas masasına kaydına" karar verilmesi yeterli olacağından iflas tarihinden sonra faiz işletilmesine yönelik hüküm kurulmasının doğru olmadığı- İİK'nın 206/4. maddesi uyarınca, dava konusu işçilik alacağının imtiyazlı olarak iflas sıra cetveline kaydedilebilmesi için, iflasın açılmasından önceki bir yıl içinde doğması gerektiği; davaya konu fazla mesai alacaklarının iflasın açılmasından önceki bir yıl içinde doğan alacak yönünden birinci sıraya, kalan fazla mesai alacağının ise 4. sıraya yazılacak şekilde tespiti ile buna göre karar verilmesi gerektiği-
Mahkemece, iflasına karar verilen davalı borçlular yönünden iflas idaresi oluştuğuna ve İİK'nın 226. maddesine göre adi tasfiyede iflas masasının kanuni mümessili iflas idaresi olduğuna göre, iflas idaresine tebligat yapılarak, münferiden ya da müştereken temsil durumuna göre iflas idare memuru ya da memurları veya varsa vekili huzuru ile davaya kayıt kabul davası olarak bakılması; iflas idaresince, kaydına karar verilen miktar yönünden davanın konusuz kaldığının kabulü, varsa kabul edilmeyen kısım yönünden ayrıca kayıt kabul davası açılmamışsa alacağın iflas masasına karşı kayıt kabul davası olarak devam edilmesi, diğer davalılar yönünden de uyuşmazlığın esası incelenerek sonucuna göre bir karar verilmesi gerektiği-
İİK'nın 195. maddesi gereğince, iflasın açılması ile müflisin borçları muaccel olur. İflasın açıldığı güne kadar işlemiş faiz ile takip masrafları ana paraya eklenir. Somut olayda hükme esas alınan bilirkişi raporunda davacı alacağı İflasın açıldığı güne kadar işlemiş faiz ile birlikte hesaplanmış ise de yasa hükmü gereğince takip masrafları dahil edilmediğinden verilen karar doğru olmadığı-
Davalı yüklenici şirketin yargılama aşamasında 28.07.2011 tarihinde iflasına karar verildiği ve iflas idaresinin davada temsil edildiği görülmüş olup, mahkemece İİK'nın 235. maddesi anlamında davaya kayıt kabul davası olarak devam edilip, İİK'nın 195. maddesi gereği iflasın açıldığı güne kadar işlemiş faiz ile takip masrafları ana paraya zammolunur ilkesi de gözetilerek karar verilmesi gerekli iken yazılı şekilde dava tarihinden itibaren faize dair tahsil hükmü kurulmasının hatalı olduğu- Kayıt kabul davalarında vekalet ücreti ve harcın maktu tayin edilmesi gerektiği-
Fatura tarihinin temerrüde esas alınamayacağı, borçlunun ayrıca temerrüde düşürülmesi gerekeceği- İcra takibine konu edilen alacağın masaya kaydı halinde, henüz bir tahsilat yapılmadığı ve tasfiye sonucunda yapılacak tahsilat nedeniyle harç alınacağı dikkate alındığında, takipte hesaplanan tahsilat harcının masaya kaydının mümkün olmadığı-
Davacı tarafça fazlaya ilişkin hakları saklı tutularak dava kayıt kabul davasına dönüşmüş olup, davacı tarafça saklı tutulan kısım ile ilgili ilanlardan itibaren İİK'nın 235. maddesindeki hak düşürücü süre içerisinde davaya ıslah dilekçesi sunulmadığından, saklı tutulan kısım yönünden de davanın kayıt kabul davasına dönüştüğünün kabulünün isabetli olmadığı- Hükme esas alınan bilirkişi kurulunca, davacı tarafça talep edilen gecikme cezasının BK'nın 158/2 maddesine dayalı ifaya ekli cezai şart niteliğinde olduğu ve davacının gecikme cezası istemekte haklı olmadığı bildirilmiş olup, mahkemece hükmün gerekçe bölümünde bu görüşe uygun olarak davacının sadece ÜFE farkı ve erteleme faizi isteyebileceği kabul edilmesine rağmen, gecikme cezasını da içeren ıslah edilmiş miktarın kayıt ve kabulüne karar verilmesi, hüküm fıkrasında da davanın kabul edildiği belirtilmesine rağmen çelişkili olarak fazlaya ilişkin istemin reddine karar verilmesinin hatalı olduğu; mahkemece, gecikme cezası yönünden davanın reddine ve davalı lehine vekalet ücretine hükmedilmesi gerektiği- Davacı yüklenici tarafından yapılan imalatlarla ilgili hak ediş tutanakları ve ekleri istendikten sonra, gerekirse mahallinde keşif ve inceleme yapılarak davacının sözleşme kapsamı dışındaki bölgede yapmış olduğu imalatların bedelini isteyebileceği de gözetilerek, imalat bedelleri ile ilgili rapor alınması ve sonucuna göre, talep miktarı da gözetilerek, bir hüküm kurulması gerektiği-
Mahkemece, davanın kayıt kabul davası olduğu kabul edildiğine göre, iflas tarihi itibariyle davacının alacağı ve fer'ileri tespit ettirilerek talep miktarı da dikkate alınarak, alacağın iflas masasına kayıt ve kabulüne karar verilmesi gerekirken, iflas tarihinden sonra işleyecek faizleri de içerecek şekilde tahsil hükmünün kurulmasının doğru olmadığı-