Maddi ve manevi tazminat davası- HMK'nın 310. maddesinin 3. fıkrası gereğince mahkeme tarafından feragat hususunun değerlendirilmesi suretiyle ek karar verilmesi gerektiği-
Davacı paydaşın "satış bedelinde muvazaa yapıldığını" ileri sürerek önalım hakkına dayalı tapu iptali ve tescil istemiyle açtığı eldeki davada, davalı davayı kabul ettiğini beyan etmişse de, davacının "bedelde muvazaa iddiasına" karşı çıktığından ve ortada HMK m. 309/4'e uygun açık bir kabul beyanı bulunmadığından HMK m. 308 anlamında geçerli bir kabulün varlığından söz edilemeyeceği- Ön inceleme duruşmasında taraflar arasında önalım bedeli konusundaki uyuşmazlığın hâlen sürmekte olduğu ve ilk derece mahkemesince de davacı tarafından ileri sürülen bedelde muvazaa iddiasına yönelik inceleme ve araştırma yapıldığı görüldüğünden, bedelde muvazaa iddiası nedeniyle önalım bedeli konusunda uyuşmazlığın devam etmesine rağmen kabul beyanının kesin hüküm gibi sonuç doğurmasının mümkün olmadığı- Eldeki davada hem İlk Derece Mahkemesinin hem de Bölge Adliye Mahkemesinin kabulünde olduğu üzere fiili taksim olgusunun varlığı sabit olup, davanın her aşamasında fiili taksim savunmasında bulunulabileceği gibi taraflarca ileri sürülmese dahi fiili taksimin varlığı dosya kapsamından anlaşılıyor ise hâkim tarafından da resen dikkate alınması zorunlu olduğu- Davalı tarafından usulünce yapılmış bir kabul beyanı bulunmadığından davanın fiili taksim nedeniyle reddine dair verilen direnme kararının isabetli olduğu- "Önalım bedelinin, tapuda gösterilen satış bedeli ile davalı tarafından ödenen harç ve masrafların toplamından ibaret olduğu, davalının davayı kabul ederken bedelde muvazaa iddiasına itiraz etmesinin talep sonucuna ilişkin kabul beyanını etkileyecek nitelikte bir şart olarak değerlendirilemeyeceği, kabulün davayı sona erdiren tek taraflı hukuki bir işlem olması nedeniyle daha sonra kabul beyanından dönülerek fiili taksim savunmasında bulunulamayacağı, davalı cevap dilekçesi ile davayı kabul etmiş olduğundan davanın kabul edildiği aşamaya göre yargılama gideri ve vekâlet ücretinden yapılacak indirimlerin de belirlenmesi suretiyle bir karar verilmesi gerektiği" görüşünün HGK çoğunluğu tarafından benimsenmediği-
Kabulün; davacının talep sonucuna, davalının kısmen veya tamamen muvafakat etmesi olduğu- Kabulün ancak tarafların üzerinde serbestçe tasarruf edebilecekleri davalarda hüküm doğuracağı- İhalenin feshi istemine ilişkin davanın, tarafların üzerinde serbestçe tasarruf edemeyecekleri bir dava (şikâyet) olmadığı; bu nedenle ihalenin feshi isteminde davayı (şikâyeti) kabulün mümkün olduğu ve kabulün hukuki sonuç doğurması için borçlular tarafından yapılan şikâyette hem alacaklı hem de ihale alıcısının davayı (şikâyeti) kabul etmesi gerektiği-
Kamulaştırmasız el atılan taşınmaz bedelinin tahsili davasında feragat-
Temel olarak davacı tapu maliki ile davalı idare arasındaki kamulaştırmasız el atılan taşınmaza müdahelenin önlenmesini, zarar gören ağaçlarının değerinin biçilmesi ve bedelinin tahsili-
Davacı vekilinin verdiği feragat dilekçesinde özetle; dava konusu talepleri bakımından davalı şirketi ile sulh olduklarını, bu kapsamda dava konusu taleplerine ilişkin olarak davadan feragat ettiklerini, bu hususta gereğinin yapılmasını talep ettiği; davalı vekilinin dilekçesinde ise özetle; davacı tarafın davasından feragat ettiğini, feragat nedeniyle vekalet ücreti ile yargılama giderlerine ilişkin bir taleplerinin bulunmadığını beyan ettiği- Davanın tarafların üzerinde serbestçe tasarruf edebilecekleri "Maddi Tazminat" davası olması, davacı vekilinin vekaletnamesinde feragat etmeye özel yetkisi bulunması, feragatin karşı tarafın yahut mahkemenin muvafakatine bağlı olmaması hususları nazara alınarak davacı vekilinin kayıtsız ve şartsız feragati sebebiyle davanın reddine karar verilmesi gerektiği, davacının kesin hüküm gibi hukuki sonuç doğuran ve ön inceleme duruşması yapıldıktan sonra sunulan feragat beyanı sebebi ile davanın feragat nedeniyle reddine ve yargılama giderlerinin davacı üzerinde bırakılmasına karar verildiği-
Taraflar arasındaki davanın itirazın iptali davasına ilişkin olduğu - Bir davaya ait şeklî anlamda kesinleşmiş olan hükmün, diğer bir davada maddi anlamda kesin hüküm oluşturabilmesi için, her iki davanın taraflarının, dava sebeplerinin ve ilk davanın hüküm fıkrası ile ikinci davaya ait talep sonucunun aynı olması gerektiği, taahhütnameye dayalı olarak açılan eldeki itirazın iptali davası ile ipoteğin kaldırılması davasının tarafları aynı olsa da, dava sebeplerinin ve ilk davanın hüküm fıkrası ile ikinci davaya ait talep sonucunun aynı olmadığından davacı tarafça ipoteğin kaldırılması davasından feragat edilmiş olmasından dolayı taahhütnameden de feragat edildiği sonucu çıkarılamayacağı, nitekim ipoteğin kaldırılması isteminin dava dışı bankaya karşı ileri sürülmesi gereken bir talep olduğu - Bu nedenle mahkemece, davalının davacıdan alacaklı olduğu beyanı ve takas-mahsup talebi dikkate alınıp ibranamenin verildiği 29.09.2016 tarihi esas alınarak, ibranamenin ilâma bağlı alacağı kapsayıp kapsamadığının tespiti ile, kapsamadığının anlaşılması hâlinde davacının alacak talebi ile davalının takasa konu olabilecek alacaklarının karşılaştırılması ve sonucuna göre karar verilmesi gerektiği -
Feragatın, davacının talep sonucunda kısmen veya tamamen vazgeçmesi olarak tanımlandığı, aynı zamanda feragatin kesin hüküm sonuçlarını doğurduğu-
Feragatın, dosyanın temyiz incelemesine gönderilmesinden sonra yapılması halinde, Yargıtay temyiz incelemesi yapmaksızın dosyayı feragat hususunda ek karar verilmek üzere hükmü veren mahkemeye göndereceği-
Feragat davaya son veren bir taraf işlemi olup, davacının talep sonucundan kısmen vaya tamamen vazgeçmesi olarak tarif edildiği- Feragatin, kesin hüküm gibi hukuki sonuç doğuracağı- Davacı (temlik alan) vekilinin vekaletnamesi incelendiğinde davadan feragat etme yetkisinin olduğu anlaşılmakla, davayı sona erdiren taraf işlemleri olduğundan asıl dosya yönünden ve birleşen dosya yönünden davanın feragat nedeniyle reddine karar verileceği-