Davacı borçlunun bu bononun genel kredi sözleşmesinin teminatı olarak verilen teminat senedi olduğuna ilişkin iddiasını HMK. m. 201 uyarınca yazılı delil ile ispat etmesi gerektiği- Senet metninde de senedin genel kredi sözleşmesine istinaden verilmiş teminat senedi olduğuna ilişkin herhangi bir açıklamada bulunmadığından davanın reddine karar verilmesinin yerinde olduğu-
Davacı vekili yemin deliline açıkça dayanmış olduğundan duruşmada yemin teklif etmek istediğini belirtmiş olmasına rağmen mahkemece davacıya yemin teklif etme hakkı kullandırılmaması savunma hakkını kısıtladığından hükmün bu nedenle bozulması gerekmtiği-
İcra takibinden sonra açılan menfi tespit davalarında takibe dayanak senetteki itiraz hususu HMK. 209'da özel olarak düzenlendiğinden yazı veya imza inkarına dayalı menfi tespit davalarında takip dayanağı belgedeki imzaya ve yazıya itiraz bulunduğu takdirde, bu konuda özel hüküm olan HMK. 209'un uygulanması gerektiği- Menfi tespit davasında, Cumhuriyet Başsavcılığının soruşturma dosyasında alınan Kriminal Polis Laboratuvarı Müdürlüğü raporu dikkate alınarak, icra takibinin "teminatsız" olarak durdurulmasına karar verilmesinin isabetli olduğu-
Çift taraflı talilde ispat külfetinin yer değiştirmeyeceği- Dava konusu bonoda "nakden" kaydı olup gerek davacı ve gerekse davalı bononun alım satım ilişkisi sebebiyle düzenlendiğini ifade ettiklerine göre; bu durumda çift taraflı talilin söz konusu olduğu dikkate alınarak ispat yükümlülüğünün davacı borçlu üzerinde olduğunun kabül edilmesi gerektiği-
Kambiyo senedinden dolayı borçlu olmadığının tespitini isteyen davacının sözleşme gereğini yerine getirdiği ve borçlu olmadığını senetle ispat etmesi gerektiği-
Dava konusu bonoda "malen" kaydının bulunmasına karşın senet alacaklısının taraflar arasında mal alım/satım ilişkisi olmadığını beyan ettiği gibi bu şekilde bononun düzenlenme sebebini talil ettiği dikkate alınarak ispat yükümlülüğünün davalı alacaklının üzerinde olduğunun kabül edilmesi gerektiği-
Komisyonculuk sözleşmesine dayalı ücretin ödemiş olmasına rağmen takip başlatıldığı dolayısıyla borçlu olmadığının tespitine ilişkin davada, davalı, davacıdan parayı aldığını ancak aldığı paranın komisyonculuk sözleşmesine ilişkin olmadığını iddia ettiğinden, 'başka bir alacak iddiasını' ispatlama yükümlülüğünün 'davalı tarafa' ait olduğu-
İmzalı boş belgenin anlaşmaya aykırı doldurulduğunun yazılı ve usulüne uygun belge ya da davalının beyanı ile ispat edilebileceği-
Davalı-alıcının, "matbu ve boş olarak imzaladığını belirttiği tellallık sözleşmesine davaya konu taşınmazın adresinin sonradan eklendiği" iddiasının "tanık" ile ispatlanamayacağı- Taşınmazın tellalı saf dışı bırakılması suretiyle alınması hâlinde tellallık ücretinin cezası ile birlikte ödeneceğine ilişkin hükmün (TBK. mad. 20)  "genel işlem koşulu" olark kabul edilemeyeceği, anılan kararlaştırmaların "sözleşme serbestisi" ilkesi çerçevesinde geçerli ve tarafları bağlayıcı olduğu- Tellal ile yapılan sözleşmeye rağmen, tellalın saf dışı bırakılması suretiyle taşınmaz maliki ile irtibata geçilerek taşınmazın satın alındığı anlaşıldığından, davaya konu sözleşmenin geçerli olduğu ve anlaşmaya aykırı doldurulduğunu davalının ispatlayamadığından davacı tellalın sözleşme gereği alacağa hak kazandığı-
Somut olayda; taşınmazın gezdirilmesi, gösterilmesi tellallık amacıyla ve buna bağlı hukuki sonuçların doğması iradesiyle yapıldığından, hukuki işlemin içindeki maddi vakıa oldukları, hukuki fiil olmadıkları anlaşıldığı-  Bu durumda, taraflar arasında düzenlenen sözleşmede davaya konu taşınmazın gezdirildiği, gösterildiği belirtilmesine karşın aksinin tanıkla ispatının kabul edilemeyeceği- Davalı matbu ve boş olarak imzaladığını belirttiği sözleşmeye sonradan davacı tarafından davaya konu taşınmazın bilgilerinin eklenmiş olduğunu iddia ettiğine göre, sözleşmenin taraflar arasındaki anlaşmaya uygun bir şekilde doldurulduğunun karine olarak kabul edilmesi, hukuki işlem olan bu durumun aksini ise yani iradesine aykırı doldurulduğunu ancak yazılı delille davalının ispatlaması gerektiği-