Salt hatalı ödemenin idare tarafından sebepsiz zenginleşme kurallarına göre geri istenebileceği- Ödemenin şart tasarrufa dayanmadığı gözönüne alınarak, davacının davaya konu eksik vergi kesintisi nedeniyle davalıya yaptığı fazla ödeme miktarına ilişkin dava açmakta hukuki yararı bulunduğunun kabl edilmesi gerektiği-
Yersiz ödemeler nedeniyle meydana gelen Kurum zararının tahsilinde 22.02.2000 ile 06.07.2004 tarihleri arasında yapılan yersiz ödemeler yönünden 6183 sayılı Amme Alacaklarının Tahsili Hakkında Kanun'un 102. maddesi uyarınca 5 yıllık zamanaşımı; 06.07.2004 tarihi sonrasında 818 sayılı Borçlar Kanunu'nun 125. maddesi uyarınca 10 yıllık zamanaşımı; 01.10.2008 tarihinden itibaren ise 5510 sayılı Sosyal Sigortalar ve Genel Sağlık Sigortası Kanunu'nun 93. maddesi uyarınca yine 10 yıllık zamanaşımının uygulanması gerekeceği-
Haksız haciz nedeniyle maddi ve manevi tazminat istemine ilişkin davada; davalıya yöneltilen davanın sebepsiz zenginleşme olarak nitelendirilmesi ve maddi tazminata ilişkin istemin husumet yokluğundan reddedilmesinin doğru olmadığı- Davacı şirketin haciz tehdidi altında icra dosyasına ödediği paranın iadesine karar verilmesi gerektiği- Haczin haksız olduğu sabit olduğuna göre; davacı şirket yararına uygun bir manevi tazminata da karar verilmesi gerektiği-
Davaya konu EFT talimatının sahte olduğunun anlaşılması üzerine davalının hesabına gönderilen ve el konulmasına karar verilen paranın Savcılık soruşturması kapsamında Ceza Mahkemesi tarafından itirazen yapılan inceleme sonucunda Üniversite Döner Sermaye Saymanlığı'nın hesabına iadesine karar verildiği, bu bedelin de davacı banka tarafından ilgili hesaba ödenmek zorunda kalındığı, davacının zararının bu bedel kadar olduğu, ancak davalının uhdesinde kalan bir bedel olmadığı, davalının sanık ile ya da meçhul şüphelilerle işbirliği yaptığına ve birlikte hareket ettiğine ilişkin hiç bir delil bulunmadığı anlaşıldığından, davalının sebepsiz zenginleştiğine ilişkin iddiaların kanıtlanamadığı gerekçesiyle, davanın reddine karar verilmesi gerektiği-
Davacı bankanın, sahte olduğu anlaşılan çekler nedeniyle davalıya ödediği bedeli sebepsiz zenginleşme hükümlerine göre geri isteyebileceği-
Davacı tarafından icra müdürlüğüne yapılan ödeme, ödeme emrinin tebliğinden önce olduğundan istirdat hükümleri uygulanamasa da sebepsiz zenginleşme hükümleri doğrultusunda yapılan ödemenin geri alınabileceği-
Taraflar arasındaki malvarlıklarının değişimi sözleşmeden kaynaklanıyorsa sebepsiz zenginleşmeden söz edilemeyeceği- Malvarlığındaki azalmanın başka asli nitelikteki davalarla önlenmesi mümkün ise, sebepsiz zenginleşme davası gündeme gelmeyeceği- Dava konusu ihtilafta uygulanacak zamanaşımı süresinin, taraflar arasında sözleşme ilişkisi bulunması nedeniyle TBK mad.146 gereğince 10 yıl olduğu-
Taraflar arasında imzalanan protokole göre yediemin depo ücretinin davacı tarafından ödeneceğinin kararlaştırıldığı, yedieminliğe kaldırılan mallara ilişkin depo ücretinin 6183 sayılı Kanunun tanıdığı haciz hakkını kullanarak haciz yolu ile 05.08.2011 tarihinde tahsil ettiğinin her iki tarafın da kabulünde olduğu, İİK mad. 72 uyarınca 1 yıllık hak düşürücü sürenin dava tarihi itibariyle dolduğu, davacı şirketin davalı TMSF'yi ibra ettiği ve herhangi bir dava açmayacağına ilişkin ibraname bulunduğu, davalının depo ücreti ile ilgili açılan dava ile ilgili olarak herhangi bir itirazda bulunmadığı, yasal hakkın kullanımının hakkın kötüye kullanımı olarak değerlendirilmesi için geçerli sebep olamayacağı, protokol hükümleri doğrultusunda yediemin depo ücretinin tahsilinin talep edildiği anlaşılmakla sebepsiz zenginleşme hükümlerinin uygulanması imkanı bulunmadığı-
Yersiz ödenen aylıkların istirdadı davasında 5510 sayılı Kanun'un özel düzenleme içeren 96. maddesi hükmünün genel nitelikteki mülga 818 sayılı Borçlar Kanunu'nun 63. maddesi hükmüne nazaran uygulama önceliğine sahip olduğu-
Davanın, Kurum işleminin iptali ve malullük aylığı bağlanması istemine ilişkin olduğu- 07.09.2005 tarihinde yapılan kontrol muayenesi sonucu belirlediği, malullük halinin ortadan kalktığını 29.04.2008 tarihli yazıyla davacıya haber veren ve bu tarihe kadar ödediği malullük aylıklarını davalı Kurumun geri istediği somut olayda, bilgi ve belgelere göre davacının kötü niyetli olmayıp, Kurumu yanıltmadığının belirgin olması, davalı Kurum tarafından da kötü niyetli olduğunun iddia ve ispat edilememesi, yaşam deneyimleri ile günümüzün ekonomik koşullarına göre aldığı malullük aylıklarını tükettiğinin anlaşılmasına göre objektif iyiniyet kuralına açıkça aykırı olması nedeniyle eldeki davaya konu olay nedeniyle davacının borçlu olmadığının belirlenmesi gerektiği-